2.9.

1K 79 18
                                    

...

"Selçuk, Mevsim ikinci bir emre kadar yerlerinizden kesinlikle ayrılmıyorsunuz, anlaşıldı mı?"

"Anlaşıldı komutanım!"

Tuttuğum nefesimi sert bir şekilde serbest bıraktım, gözüm dürbünde ortada adamlarıyla birlikte toplanan iş adamlarına baktım, içlerinden biri de babamdı.

Bu düşünce gülünç gelmeye başladı, dudaklarımda alaycı bir gülümseme asılı kaldı.

Batıdaki ekip ikiye ayrılarak Poyraz'ın olduğu tarafa doğru gittiler, oradan da iki kişi ekibe katıldı daha sonra doğu tarafını tutmak için o yöne ilerlediler, onların yerlerine geçtiklerinden emin olduktan sonra, ortadaki adamlara odaklandım tekrardan.

Kendilerine fazla güveniyor olacaklar ki adamlarını tırların başına göndermiş, ortada savunmasız bir şekilde kalmışlardı.

İşin içinde herhangi bir yanıltmaca olup olmadığını düşündüm, ya kendine fazla güvenen taraf bizsek, ya onlar zaten bizim burada olduğumuzu biliyorlarsa.. bir süre durdum kalbim hızla atmaya başladı.

Çok büyük bir sevkiyattı ve bu kadar önlemsiz olamazlardı, düşündüm, gerçekten gariplik var gibiydi, bir an Atilla ile göz göze geldiğimi bile düşünmüştüm.

Derin bir nefes aldım cesaretimi toplamak için, bunu onlarla da paylaşmak zorundaydım fakat nasıl bir muamele ile karşı karşıya kalacağımı da çok iyi biliyordum, her şeye rağmen tüm cesaretimi toplayıp elimi kaldırıp kulaklığıma bastım.

"Komutanım.." dedim düz bir sesle, kötü hissediyordum çünkü suçlanacağımı biliyordum, yada aptal yerine konabilirdim.

"Bir terslik var sanki." Derin bir nefes alıp odaklanmaya çalıştım, elim hâlâ kulağımda onun ne diyeceğini bekliyordum, bir süre konuşmadı, bir tek o değil hiç kimse konuşmuyordu, yutkundum, ben bu kadar korkak değildim, ama bu durum beni çok değiştirmişti.

"Ne demeye çalışıyorsun?" Sesinden bir şey anlamak mümkün değildi fakat bu durumdan hoşnut olmadığını anlamıştım, her şeye rağmen, bunu söylemek zorunda gibi hissediyordum.

"Bu büyük bir sevkiyat ve neredeyse hiç önlem almamaları size de garip gelmiyor mu?" Cesaretimi toplayarak kısa bir şekilde öksürdüm.

"Hayal gücünüzün bu kadar geniş olması çok güzel Üsteğmen ama, biz onlardan sonra geldik, uzun zamandır buradalar ve bir şey olmadığını anladıklarında geri yerlerine dönmüş olmalılar." Samet denen askerin sesiydi bu, sinirlenmemeye çalıştım fakat mümkün değildi.

Dürbünle Samet'i bulmaya çalışırken iki metre kadar arkalarında küçük, cılız bir parıltı gördüm, biraz daha yakınlaştırdım net bir şekilde görebilmek için, arkalarında biri vardı ve sanırım keskin nişancıydı.

"Hiç sanmıyorum, dikkatlice arkanıza bakın lütfen." Dedim sakin bir sesle, haklı çıkmanın hiçbir anlamı olmasa da bu durum gururumu okşamıştı, fakat bunun hiç sırası değildi çünkü çok büyük bir tuzağın içindeydik, Poyraz'ın hâlâ konuşmaması beni iyice germişti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 05 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MevsimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin