12.BÖLÜM

68.8K 2.1K 110
                                    

Esen ılık yaz meltemi, güneş rengi saçlarımda geziniyordu.

Alpaslan benim olduğum tarafın camını açmıştı. Aksi gibi de kendi olduğu tarafı kapatmış, siyah film kaplı camı izliyordu.

Ben güneşle ne kadar barışıksam, o da o denli karanlığa uyum sağlıyordu.

Tabi güneşle olan barışımda, doksan faktörlük güneş kremimin payı bir hayli büyüktü.

Rüzgâr saçlarıma vururken, yanımda bir adet Alpaslan hiç yokmuşcasına, tenimi ısıtan güneşe huzurla gözlerimi kapattım.

Gözlerim kapalı, boğaz havasının tadını çıkarıyordum ki lanet beynim susmadı. Yetmedi, dilimi de beraberinde oynattı.

"Düğün davetiyesi, gelinlik, mekan? Tüm bunlar..." diye mırıldandım sızlanırcasına.

Cevap vermedi.

"Yemek... Kokteyl... Bir davet bile-" Devam edecektim ki sözümü kesti.

"Düğün olmayacak Alina!"

Soğukluğuyla donakalmıştım.

Gözlerimi açıp ona döndüm. Film camdan yansıyan keskin bakışları, hemen fark ediliyordu. Zaten tam da bana bakıyordu. Sesli bir şekilde yutkunduğumda, Alpaslan daha sakin devam etti.

"Amaçtan çok da sapmak istemiyorum. Neyi, ne için yaptığımız belli."

Gerçekten mi Alpaslan, bu sebeple mi tüp bebek yöntemini, harakiri yöntemi zannettin, diye sormak istedim fakat dilimi ısırdım. Gözlerim dolu dolu lakin mağrur bir çehreyle derin derin nefesler alarak tekrar önüme döndüm.

Alpaslan, şoföre sağa dön anlamında el işareti yaptı. Sanırım Salacak tarafına gidiyorduk.

Sakinleşmek ister gibi sol ayağımı tekletiyordum.

"Nereye gidiyordun?" dedi soğuk ve kibirli sesiyle.

"Anlamadım?" dedim başımı yine ona çevirdiğimde.

"Geldiğimde, sen bir yere gidiyordun."

Bir anlık afallamayla gözlerimi kırpıştırdım. Ama çok sürmedi ve gülümseyerek Alpaslan'a baktım.

"Merak mı ediyorsun beni?" diye sordum sahte bir ilgiyle.

Gözlerini filmli camdan bana çevirdi. Sahteliğimi ve alaylı tınımı anladığı için bakışları alev almıştı.

"Evet," dedi çenesi kasılırken.

"Ne hakla?" diye devam ettim tek kaşımı havalandırarak.

Kasılan çenesiyle Alpaslan, başını yana doğru eğdiğinde karanlık gözleri oldukça hiçlik içinde baktı bana. Hatta o kadar derindi ki bu hiçlik, başka birinin tüylerinin ürpermesine ve gözlerini ondan kaçırmasına sebep olabilirdi. Ama benim değil.

"Tüm haklarınla..." diye fısıldadı boğuk ve bir o kadar da keskin bir sesle. "Bende saklı olan tüm haklarınla."

Net bir şekilde;

"Yanılıyorsun. Seni ilgilendirmez," der demez Alpaslan'ın beklemediği bir hamleyle yüzümü aniden ondan çevirdim ve onunla iletişimimi bir anda kestim.

Öyle ani ortada bırakmıştım ki onu bir iki saniye bana bakakaldı. Artık ne şekilde kendini teskin etti bilemem ama bir nefes dahi vermeden, derin bir sessizliğe gömüldü.

Bu sessizlik çok uzun sürdü. Sanki yan yanayken nefes dahi almıyorduk. İkimiz de nefeslerimizin sesini bile birbirimizden kısıyorduk.

Düştüğümüz sessizlik, derindi. Benimle daha yol boyu konuşmaz diye düşünüyordum ki;

TOHUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin