⋆1⋆

49 5 2
                                    

🐈‍⬛

"Max, Max! Buraya gel!"

Kapı gıcırtı ile aralandı, kısa saçlı küçük kız kapının eşiğinden koridora baktı.

"Baban gitti. Gelebilirsin."

Küçük kız yavaşça kapıdan çıktı ve annesinin yanına gidip ona sarıldı.

"Şimdi ne yapmak istersin?"

Küçük kızın gözleri ışıldadı ve heyecanla konuştu.

"Tarçınlı ve zencefilli çörek adamlar alalım!"

"Tarçınlı ve zencefilli çörek adamlar öyle mi?"

"Evet!"

"Bu fikri sevdim. Hadi tarçınlı ve zencefilli çörek adam almaya gidelim."

"Yaşasıın!"

⍣ ೋ

"Anne bunlar çok güzel sürekli alalım!"

"Alalım tabii"

Küçük Max çörek adam olarak adlandırdığı kurabiyeleri iştahla yemeye devam ederken annesi Marie bir süre onu izledi ve tekrar konuşmaya başladı.

"Max"

"Efendim anne?"

"Hogwarts'da okumak ister miydin?"

𓆝 𓆟 𓆞 𓆝 𓆟

'Yaklaşık iki yıl önce Seçmen Şapka tarafından Hogwarts'da Hufflepuff binasına seçildim. Babam Hogwarts'ın başarılı bir Slytherin büyücüsü olan John Gibson, Karanlık Lord için kendini eğitmiş ve Profesör Dumbledore'dan aldığı derslerin hepsini ona karşı kullanıp Karanlık Lord için önemli bir hizmetkâr olup bütün Hogwarts ve ailesine ihanet etmiş. Annem on dokuz yaşında babamla tanıştı ve yaklaşık bir buçuk yıl sonra anlaşıp evlendiler mutlu bir evlilikleri oldu, oldu olmasına ama annem babamın davranışlarında değişiklik sezmiş babamla konuşmaya çalıştığı zamanlar babam onu hep geçiştirmiş. Babamın ters davranışlarına dayanamayan annem beni dedeme bıraktı ve kendisi geri geleceğim bahanesi ile dedemin kulübesinden ayrıldı fakat bir daha geri dönmedi.

Annemi anlıyorum. Mutlu olduğu adamla evlendi, fakat evliliği hayal ettiği gibi gitmedi ve vazgeçti.

Küçükken her kötü hissettiğimde dedemin kulübesine giderdim. Annem hakkında konuşurduk. Onun ne kadar güleryüzlü, kibar ve şefkatli insan olduğu hakkında. Fakat zaman geçtikçe artık bunları konuşmamaya başladık. Herşeyi geride bıraktık ve dedem Victor Thompson ile beraber yeni bir hayat kurduk. Artık benim ailem oydu ve onun ailesi bendim. Anneannem büyücü değildi, dedemi çok seviyormuş ailesine karşı çıkıp dedemle evlenmiş ve gerçekten çok güzel hayatları olmuş. Dedem arada sırada Anneanneme nasıl büyü yapacağını öğretiyormuş Anneannem bir muggle olsa bile az da olsa dedem sayesinde büyü yapabilmeyi öğrenmiş annemin safkan mı yoksa melez mi olduğunu dedem de ben de bilmiyoruz ^^ ama olsun kan grubu bana göre önemli değil ama bulanık bir baba ile melez bir annenin çocuğunun safkan olabilme ihtimali ne kadar olabilir? dedem bir bakımdan melez olduğumu düşünüyor. Yani ben de öyle düşünmüyor değilim olabilirim belki Annem de dedemin zoruyla Hogwarts'da başarılı Hufflepuff bir cadı olarak mezun olmuş. Tıpkı dedem gibi güleryüzlü, kibar ve şefkatli bir Hufflepuff olarak.

Babamın soyadını kullanmıyorum çünkü onun soyadı önemli değil ve taşınabilmeyi hak ettiğini düşünmüyorum. Bu yüzden annemin soyadını kullanıyorum.

Okula ilk geldiğimde gerçekten çok yabancılık çektim. Küçükken çevremde sadece dedem ve her gün koşup oynadığımız çocukluk arkadaşım Lorenzo Berkshire. Okula adımı attığım an gerçekten gergindim muhtemelen 20 dakika sonra Lorenzo'nun bana baktığını gördüm onu tanıdım, oda beni tanıdı ve 7 yaşındaki halimizmiş gibi yabancılık çekmeden konuşmaya başladık. O beni istasyonda ve vagonda farketmiş ama valizleri yerleştirme derken gelememiş yanıma. Ama olsun en azından artık bu gerginliği tek kişi yaşamıyordum ve tabii benimle birlikte olan yüzlerce öğrenci daha. Tanıdık olunca işler değişiyor tabii.

Lorenzo Slytherin'e seçildi ama ona rağmen konuşmayı hiç kesmedik ve neredeyse eskisi gibi her gün birlikteyiz ve konuşmaya devam ediyoruz. Ek olarak ilk gün tanıştığım diğer arkadaşlarım. Harry, Hermonie, Ron, Ginny, Luna, ikizler Fred ve George. Ayaküstü beklerken birsürü kişiyle tanıştım bu yüzden mutluyum ve tabii o gün ortak salonda rastadığım, sonra ki yıllar da ona platonik olacağım, bana bakan ölü gözleri ile, Theodore Nott.

𝐒𝐭𝐨𝐫𝐲 𝐨𝐟 𝐌𝐚𝐱 𝐓𝐡𝐨𝐦𝐩𝐬𝐨𝐧 || 𝑯𝑷⋆𝑭𝒂𝒏𝒇𝒊𝒄𝒕𝒊𝒐𝒏          Where stories live. Discover now