Düşmanın gibi...

5.1K 576 553
                                    

Jisung'dan

"Tamam da napmışımkine." Bana bakan öldürücü gözlere masum bir bakış attım.
"Ananınkini!" Jeongin'den gelen sert tepkiyle iyice ezilip büzülmüştüm olduğum yerde.

"Ama bir dinle, bak dinlemiyorsun..."

"Ya oğlum öpüştük diyorsun, namusun elden gitmiş lan senin!" Seungmin atarlanmıştı bu kez, sanarsın hiç kimseyle fingirdeşmiyor. Tamam, fingirdeşmiyor.

"Ooo yalnız bir saniye, öpüştük demedim ben! Öptü dedim, öpmek yani sadece o şey etti?" Harika açıklamamdan sonra herkesten bıkkınlıkla çıkam nefes sesini duymuş ve gülmeye başlamıştım.

"Oğlum... Şaka maka, güzeldi." Arka sıramda oturan Felix tarafından kafama defteri yememle susmuştum. Neden bu kadar sinirlendiniz bayım?

"Ne diyeceksin çocuğa piç?"

"Tamam diyeceğim, abi kalpsizim gibi davranmayın bana amınıza koyasım geliyor. Aşık olabilirim, tamam belli etmedim ama ciddi anlamda hoşlanıyorum şerefsizin oğlundan." Sıramdan bir hışımla kalktım. "Sen varya Seungmin hiç konuşma biliyorum ne haltlar yediğini senin."

Seungmin garip garip suratıma bakıp konuştu "Ne yapmışım lan?" Meraklı çıkan sesiyle sırıttım. "Instagram'ının bende açık olduğunu unutuyorsun köpecik." Elimde ki kendi telefonumu sallayarak gösterdim, olayı yeni anlamıştı. "Offf... Kafama sokayım nasıl yaptım böyle bir hatayı ya." Kendi kendine hayıflanırken ben sadece gülerek onu izliyordum.

Dün gece Chan ile Instagram da saatler boyu yazışmışlar hatta arada flört bile etmişlerdi. Belli ki bu kamp sadece Changbin ve Felix ikilisini değil onlarıda yakınlaştırmıştı.

"Ondan hoşlanacağını düşünmezdim, nasıl olabilir abi aklım almıyor ki... Yumruk yumruğa kavga ettiniz oğlum?" Felix sorarcasına gözlerime baktığı zaman umursamazca omuz silktim. "Aşk bazen böyledir, bebeğin gibi sevip düşmanın gibi... Herneyse!" Nazikçe gülümseyerek yarıda bıraktığım cümleyi bitirmiştim.

"İçim içime sığmıyor... Ben Minho'yu bulup konuşacağım abi." Seungmin gıkını çıkartmamış Jeongin ve Felix başka seçenekleri olmadığı için beni onaylamak zorunda kalmışlardı.

"Git konuş bari... Ne olacaksa olsun yapacak bir şey yok." Felix konuşunca haklı bulmuşçasına onayladım, kaderin size ne getireceğini bilemezsiniz ne de olsa. Sadece ben ölmeden önce Minho'nun bana 'sevgilim' diye seslenmesini istiyorum. Gerisi pek umrumda değil, ne olacaksa olsun işte. Olsun ve bitsin.

Arkamı heyecanla dönerek merdivenleri ikişer üçer atladım, gözlerimle okulun etrafında Minho'yu ararken kantin de tek başına oturmuş halde görünce daha iyi bir fırsat olmayacağını düşündüm ve yanına gittim.

Yolda gelirken topladığım özgüven birden yok olmuş utangaç Jisung ortaya çıkmıştı. "Ee..." Ne söyleyeceğimi unuttuğum için Minho'nun meraklı bakışları karşısında birkaç saniye boyunca bir şeyler geveledim. Bu işin böyle olmayacağını anlayınca sandalyenin birini ters çevirip ayaklarımı yaslanma kısmının yanlarından sarkıtarak oturuştum.

"Noluyoruz?" Minho kıkırdayarak baktı, hiperaktif çocuklar gibi gözüktüğümün farkındaydım ama elim kolum heyecandan durmuyordu. "Ben düşündüm ve randevu defterime baktım." Minho'nun kaşları merakla havalanmış dikkatle gözlerimin içine bakarak beni dinlemeye başlamıştı.

"Hmm, anlat bakalım." Öyle tepkiler veriyordu ki tüm özgüvenim yerle bir oluyordu, kucağına atlayasım geliyordu hatta piçin.

"Uygunmuş." Diyerek ağzımın içinde lafı dolandırdım. Minho kıkırdayarak bana döndü. "Güzel, o halde..." Biraz duraksadı ve kulağıma eğildi. "Sevgilim." Diyerek devam etti. Kalp atışlarımı beynimde hissederken gözlerimi nasıl kırpacağımı unutmuştum.

"Ağzını kapat sinek kaçacak şimdi." Eliyle alttan çeneme vurunca ancak fark edebilimiştim ağzımın açık olduğunu. "Heyecanlandım." Gülerek söylediğim şeye o da gülerek ama galesiz bir tavırla cevap verdim. "Fark ettim ama hayatımda bundan daha tatlı bir şey gördüğümü hatırlamıyorum, dudaklarına sıradaki öpücüğü kondurmak için fazlasıyla sabırsızım sincap."

Sırıtmamak için zor duruyordum, belli ki Minho'da başka şeyler için zor duruyordu. Yerimden kalktım. "O zaman... Şey yaparız?" Gülerek el salladı. "Şey yaparız aynen!" Peşimden ayağa kalktı. "Önce seni sınıfına bırakayım da." Elini uzattı, beklemediğim için şaşırmış ama bir o kadarda mutlu olmuştum. Elini kavradığım zaman neredeyse aynı hizada yürüyerek sınıfıma ilerledik. Ondan bir alt kattaydı sınıfım.

"İyi dersler Han-ah." Şirin çıkarmaya çalıştığı sesiyle güldüm. "Sana da... Dinleyebileceğimi pek sanmıyorum dersi ama." Minho gitmeden önce saçlarımı karıştırdı ve gülerek el salladı. Koridordaki herkesin gözleri üzerimizde hayretle bakıyorlardı. Okulun homofobik kaynadığı doğruydu ama bu kadar sert tavırları olması garipti. Herkesin kendi hayatıydı sonuçta, kime ne ki?

"Gördüm!" Felix omuzlarıma atladığı zaman yere yapışıyorduk ki kendimi ayağımı yere bastırarak kurtarmıştım, geriye yere yapışan Felix kalmıştı. "Gerizekalı." Yerden kalkması için gülerek elimi uzattım fakat onu kaldıran el ben değil Changbin olmuştu.

"Güzelim, dikkat et demiyor muyum? Ne yapacağız bir senin bu sakarlıklarınla." Changbin'in naif çıkan sesiyle gülmemi tutamamış patlamıştım, rol falandı heralde.

Changbin Felix'i yerden kaldırınca hala aynı şekilde konuşmaya devam ediyordu, rol değildi veya kabustu.

"İyi dersler." Gülümseyerek el salladı ve merdivenlerden çıkmaya başladı. "Lan hayırdır?" Felix'e birden sert çıkışınca aşık gözlerini Changbin üzerinden çekip bana döndürmüştü. "Ha şey... Biz, yani ben ve Changbin." Yutkundu ve duraksamadan devam etti. "Jisung çok heyecanlıyım lan, okul çıkışı beni göle götürüp bir şey söyleyecekmiş oğlum!"

"İnanmam? Ciddi... Oha, götünü verme tenha yer ben bu cocuğa pek güvenemiyorum." Felix'e uyarımıda yaptıktan sonra içeride oturan Seungmin ve Jeongin'in yanına geçmiştik, tenefüs olunca sınıflarda karman çormandı tabii.

"Bir siz kaldınız." Yaşlı nineler gibi söylenince Jeongin ellerini havaya kaldırmıştı. "Hop hop, Hyunjin'i ayartmam tek kelimeme bakar gençler ayık olun ha?" Seugmin kafasına bir tane geçirince susarak dudak büzmüştü.

"Tamam, Chan'dan pek haz etmiyorum." Böldüm ve ekledim "Etmiyordun."

"Herneyse işte... Etmiyordum ama iyi çocuk gibi." Seungmin'e bakıp gülmüş ve alnınım ortasına bir fiske vurmuştum. "En başta hepinizi o gruptan birine bakmamanız için uyaran ben şimdi hepinizden önce kocaya varacağım galiba."

Hepsinin gülmesiyle bende kıkırdamaya başlamıştım.


Adım adım finale doğru :^

Umarım beğenmişsinizdir yorun yapmayı ve oy vermeyi unutmayın 💗

Bir sonraki bölümde görüşelim 💕

To już koniec opublikowanych części.

⏰ Ostatnio Aktualizowane: Nov 20, 2023 ⏰

Dodaj to dzieło do Biblioteki, aby dostawać powiadomienia o nowych częściach!

Hiç Etik Değil / MinsungOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz