2.Deniz mi,gökyüzü mü?

En başından başla
                                    

Babam da yanımda siyah botlarını giydiği sırada çıkmamız için hemen kapıyı açmıştım.

Tam 3 ay 11 gün olmuştu beni görmeye gelmeyeli, ama tek bir sözle gönlümü almaya başarmışlardı. Geldiklerinde beraber alışverişe gidecek,renkli boyalar ve beyaz kağıtlar alacaktık.

Büyüdükçe yok olmak zorunda kalsalar da resim çizmek, şarkı dinlemek, bazen de piyano ya da gitarın arkasına geçip notalarda kaybolmak hobilerim arasındaydı.

Sözlerini mecburen ve kısmen tutmak için alışverişe babam gelmişti. Kapıdan çıktıktan sonra hızlı adımlarına yetişmek maksadıyla arkasından koşmuştum.

Bir adım beş küçük adım, bir adım beş küçük adım derken mağazaya varmıştık.

İçeri girer girmez görüş açıma ulaşan sulu boyalar, renkli kalemler, beyaz kağıtlar yüzümü gülümsetirken kendimi büyülenmiş gibi hissediyordum. Tabii ben mağazanın içinde dolaşırken babam bir kenarda oturmuştu.

Hangisine bakayım diye şaşırıp başımı bir sağa bir sola çevirirken kulağımı müzik sesinin doldurmasıyla kaşlarımı çatmam bir olmuştu. Burası resim eşyaları satılan yerdi, müzik neden vardı ki?

Her zaman bir şeylere meraklı olduğum için arkama bakıp babamın beni izlemediğini kontrol ettikten sonra müzik sesinin geldiği yöne doğru yürümüştüm.

Küçük adımlarımın sayı ve hızı arttıkça müzik sesi daha da yükseliyordu. Sözler yoktu, sadece sakinleştirici bir melodi vardı.

Parmaklarımı vitrinde asılı olan kalem kutularının üstünde gezdirirken köşeyi dönmemle orta yaşlı bir amcayı görüp kaşlarımı çatmam bir oldu.

Müzik sesi onun olduğu yerden geliyordu.

Bir elinde fırça olduğunu düşündüğüm çubuğu sabit tutmaya çalışırken diğer elinin işaret parmağının tersiyle fırçanın üstüne vuruyordu.

Kaşlarımı daha da çatıp yanına yaklaştığımda başını bana doğru çevirip hafif tebessüm ettikten sonra tekrar önüne döndü.

"Selam" diye mırıldanarak bir adım daha attım.

"Selam küçük misafir, hoş geldin." dedi fırçanın üstüne vurmaya devam ettiği sırada. Önünde durduğu masanın üstünde ne olduğunu görmek için parmak uçlarıma kalkarken dudaklarımı hafifçe araladım.
"Hoş buldum, ne yapıyorsunuz?"

Bana bakmadan işine devam ederken "resim yapıyorum" dedi sevecen bir tonla. Kaşlarım daha da çatıldığında yüzüne baktım.

"Hayır" dedim hızla "fırçaya vuruyorsunuz."

Gözlerimi kısarak şarkı sesinin nereden geldiğini bulmak isterken "ve şarkı dinliyorsunuz" diye devam ettim.

Gülümsedi, elindeki fırçayı masanın kenarına koyarken doğrulup yüzüme baktı.

"Evet, şarkı dinleyerek ve fırçaya vurarak resim yapıyorum."

Parmak uçlarımdan ayaklarımın üzerine indiğimde kocaman gözlerle yüzünü inceledim.

"Nasıl yani? Nasıl yapıyorsunuz bunu?"

GÖLGELERİN KAÇIŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin