"Sen bilirsin Jungkookie. Oraya vardığında beni ara ve minik Alice'imi benim yerime öp olur mu? İyi yolculuklar."

"Tamam, teşekkür ederim Jimin. Seni arayacağım." dedim telefonu kapatırken.

O anda ekranıma düşen bildirimle gelen mesaja baktım. Taehyung benimle konuşmak istediğini yazdığı bir mesaj atmıştı. Üstten okuduğum mesajı kapatarak ayağa kalktım. Alice gideceğimiz için pek mutlu değildi bu yüzden kendisini odasına kapatmıştı. Onun yanına gidip, onunla konuşmam gerekiyordu.

"Bebeğim benim." dedim yatakta üzgün bir şekilde oturan kızımın yanına yaklaşarak. Yanına oturduğumda yumuşacık, mis kokulu saçlarından öptüm. "Saçlarına çok sevdiğin havuçlu tokalarından takalım mı?" diye sordum. Gözleri anında patlarken usulca kafasını salladı. Bende komidinin üzerindeki kutudan o çok sevdiği tokaları alıp yanına geri döndüm. Önce güzelce saçlarını taradım. Ardından önüne düşen tutamları geriye doğru yatırıp havuçlu tokaları taktım.

"Bak bakalım aynaya nasıl olmuşlar?"

"Güzel olmuş ama baba ben gitmek istemiyorum."

"Bu tatil ikimiz içinde iyi olacak Alice. Yeni yerler keşfedecek, yeni arkadaşlar edineceksin."

"Teyung da bizimle gelsin o zaman." dediğinde derin bir iç çekmeme sebep oldu. Göğsümün ortasına saplanan ağrıyla burnumdan akan kan eş zamanlı bir şekilde beni iki büklüm yaptı. "Baba, babacım burnun kanıyor." diyordu Alice. Bense koşarak banyoya girmiş ve kanı temizlemeye çalışırken alt kattan gelen zil sesi ile çabucak kanın durması için peçetelerle tampon yapmaya başlamıştım. Bu ağrı ve kanın sebebi Taehyung'dan uzaklaşacak olmamdı bunu biliyordum. Kendimi uzaklaştırdıkça bedenim böyle tepkiler vererek beni zorluyor, kurdumun da acı çekmesini sağlıyordu ruh eşi bağı.

Neyse ki kanama durduğunda özel şoförümün geldiğini düşünerek alt kata inmiş ve ısrarla çalmakta olan zil başımı ağrıtırken adımlarımı hızlandırıp kapıyı açtığımda karşımda kesinlikle Taehyung'u görmeyi beklemiyordum.

"Kapıyı uzun süre açmayınca bir şey oldu san- olmuş. Kurdum hissetmişti, ne bu halin sevgilim yüzün bembeyaz olmuş."

"Önemli bir şey değil, iyiyim ben." dedim gözlerimi kaçırarak. Elleri anında yanaklarıma yaslanıp okşarken beni kendine çekip sarılmasıyla ağlayacak gibi hissetmeye başladım. Başımı göğsüne yaslayıp, kollarımı beline doladım." İyi olmadığını biliyorum bana yalan söyleme Jungkook. Bizi ayrı iki kişi gibi düşünme, senin hissettiğin her şeyi bende hissediyorum. Bu yüzden bana yalan söyleyemezsin tamam mı güzelim?".

Biliyordum ama iyi olduğumu söylemek daha kolay gibiydi. Kafam o kadar karışıktı ki düşüncelerim birbirine giriyordu. Ama onun kolları arasındayken kafamın içini kemiren o düşünceler, sesler susuyordu. Bedenim mayışıyor, kalbim onun nabzıyla eş atıyordu. "İyiyim gerçekten." dedim bu yüzden. Onun kolları arasında olduğum her an iyi olacakmışım gibiydi.

"Bir yere mi gidiyordun?" diye sorarken geri çekilip bedenlerimizin ayrılmasına sebep oldu. Bakışları arkamızda duran valizlerden bana döndüğünde dudaklarımı birbirine bastırıp yutkundum.

"Evet." dedim. "Kısa bir iş seyahati için Japonya'ya gidiyoruz kızımla. Sana haber vericektim ama çok acil olduğu için hazırlanırken veremedim."

"Bu bir bahane değil mi?" diye sorduğunda sanki bir suç işlemişim gibi bedenim kaskatı kesildi. "Benden uzaklaşıyorsun." dediğinde kaşları çatılmıştı.

"Kısa bir süre sadece, temelli gitmiyorum."

"Dün gece annem seni kırdı biliyorum. Ama sana daha önce de söyledim kimsenin ne düşündüğü umrumda değil."

My Omega - taekookजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें