Gitmek İstemiyorum

8.9K 888 180
                                    


Sınır koyunca kendimi kötü hissediyorum ama böyle daha adil oluyor diye düşünüyorum. Umarım sizde öyle düşünüyorsunuzdur. Çünkü siz sınırı aştığınızda bende sözümü tutup bölümü paylaşarak sizi bekletmemiş oluyorum. Bu bölüm sınırı da 110 volte 75 yorum. İyi okumalar.

...

Taehyung

Jungkook'u ilk kez gördüğüm o an kalbimdeki değişimi hissetmiş, onun benim için özel biri olduğunu anlamıştım. O benim ruh eşimdi, kaderimiz beraber olmamız için yazılmıştı. Onunla geçirdiğim her an bu his devleşerek hızlı bir şekilde büyüyordu içimde...

Kızgınlığının üçüncü günüydü ve ben onun evinde, onun yatağında olmaktan öyle mutluydum ki. Kucağıma çıkışı, dudakları ve o koca gözleri aklımı başımdan alıyordu omeganın. Normalde kızgınlığıma daha vakit olmasına rağmen bu sefer erken başlamıştı. İkimizde durmak bilmiyor, birbirimize doymuyorduk. Aramızdaki duygular çok yeni olmasına rağmen, yıllardır hayatımdaymış gibi hissediyordum. Jungkook hayatımın aşkı olmak için doğmuştu.

Geceyi sabahladığımız ve sayamadığım kaçıncı kez birlikte olduğumuz için yorgun düşen bedeni, yanımda mışıl mışıl uyuyorken yanağına dudaklarımı bastırıp geri çekildim. Şekerli portakal kokusunu solumak için burnumu boynuna yaslayıp içime çekmiş ardından köprücük kemiğine de küçük bir buse kondurup yataktan kalkmıştım. Kızgınlığımız bittikten sonra buradan ayrılıp kendi evime geçmek benim için zor olacaktı.

Kısa bir duş alıp sadece şortumu giyerek mutfağa ilerledim. Öğle vaktiydi ve çok acıkmış hemde  Omegam için güzel bir kahvaltı hazırlamak istiyordum. Dolabı açtığımda üç gündür market alışverişi yapmadığımızdan hiç bir şey kalmadığını görüp telefonu elime aldım.

"Beyimiz sonunda yaşam belirtisi veriyor. Liderim sesini duyan cennetlik" diyen Yoongi dalga geçmek için bu fırsatı kaçırmazdı elbette. Ama ona kızmayacak kadar iyi hissediyordum.

"Kapa çeneni Yoongi. Ne iş yapıyorsan bırak hemen markete git. Kahvaltılık, et, sebze ne bulursan al Jungkook'un evine getir."

"Ben senin uşağın mıyım lan git kendin al mk "

"Bir günlüğüne arabamı sana veririm"dediğimde buna hayır diyemeyeceğini biliyordum. Gözü vardı arabamda herifin. "Hemen gidiyorum yarım saate orda olurum" diyerek telefonu kapattığında salona geçip televizyonu açtım. Omeganın rahatça uyuyup dinlenmesi için yanına gitmiyordum.

Koltuğa uzanıp, kanallar arasında gezinirken Jungkook'un sesini duyup başımı kaldırdım. "Taehyung nerdesin?" diyerek etrafta beni arıyordu paytak paytak. "Burdayım, uyanmışsın". Gözleri yarı kapalı yanıma gelip oturduğunda boynundaki izlerime baktım. Üst bedeni çıplak olduğundan teninde ki mor izler ve hafif belirgin göğsü ile yeniden sertleşecek gibiydim.

"Omegam alfanı hissetmeyince tedirgin oldu, gittin sandım."

"Burdayım hiç bir yere gitmiyorum. İstersen biraz daha uyu, hm?"

"Yanına uzanabilir miyim?"

"Gel buraya" diyerek koltukta yana kayıp onu kendime çektim. Sırtını göğsüme yasladığında kolumu beline sardım düşmemesi için. "Ne izliyorsun?" diye sorarken sesi öyle tatlı çıkıyordu ki yarı uykuluydu. "Kahvaltı hazırlayacaktım ama dolapta hiç birşey kalmamış. Bende Yoongi'ye markete gidip bir şeyler almasını söyledim. O gelene kadar dolanıyorum kanallarda işte izleyecek bir şey bulamadım henüz."

"Market alışverişi tamamen aklımdan çıkmış"

"Olsun ben hallettim."

Kapı zilini duyduğum da Jungkook'a dikkat ederek yanından kalkıp kapıya ilerledim. "Biraz daha geç gelseydin-". Kapıyı açtığım da karşılaştığım üç bedenle sözüm yarım kalmış, Yoongi sırıtarak bana bakarken Jungkook'un arkadaşı ve kızını görüp ne yapacağımı bilememiştim.

My Omega - taekook Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum