1.4

462 41 10
                                    

o günden sonra birazda olsun pedri'yle arama mesafe koymak istesem bile o benden önce mesafeyi koymuştu bile

bugün akşam barcelona-real madrid maçı vardı ve benim burada hala durduğum bir kaç fotoğrafımın çekilmesiyle onaylanmaya devam ediyordu

üniversite başvurum ise kabul olmamıştı,üniversiteyi barselona'da okuyamayacaktım,

bunu yaklaşık iki gün önce öğrenmiştim ve pedri'ye hala bunu söylememiştim,zaten dün gece eve bile gelmemişti

belkide en gerekli şey olan üniversite okumayı ingiltere'de gerçekleştirecektim,çünkü yaklaşık üç saat sonra ingiltere'ye olan uçağım kalkıyordu

bu da bir terkediş gibi olacaktı,jude'u terkettiğim gibi pedri'yi de terkedecek gibiydim

valizimi hazırlarken ise o sırada görüntülü aramak istediğim birisi vardı,her zaman bana iyi gelen birisiydi

"özledim seni..."

"bende raika,belki karşı takıma gitmeseydin hayat daha güzel olabilirdi..."

"merak etme fede',bugün ingiltere'ye uçağım kalkıyor" dediğimde ince bir sesle federico "ne!" diye bağırmıştı

"barselona'ya gitmemdense ingiltere'ye gitmemin daha iyi olacağını söyleyen sendin fede',gidiyorum işte..." derken valizimin fermuarını çekip yere indirdim

"maç için zaten barselona'dayım raika,konum at hemen geleceğim..."

"gerek var mı fede?"

"elbette gerek var..."

🇪🇸

"çok saçma ama,senin gibi bir öğrenciyi bulamayacaklar..." dediğinde başım eğik bir şekilde gülümsemiştim,eminim ki çok daha iyileri vardı...

"ingiltere'de annemlerden kalan bir ev var zaten,orda kalırım..." derken kendimi ağlamamak için zor tutmuştum

annem,babam öldükten sonra o evde tek başına kalmaya başlamıştı ve o da bir kaç ay önce kalp krizinden ölmüştü,

"annenlerden kalan ev mi?" diye kaşları çatık bir şekilde fede' suratıma bakarken anlayamamıştı bile,belkide anlamak istememişti

"bi saniye,annen öldü mü?" dediğinde başımı eğip aşağı yukarı salladım,tanrım,bundan kimsenin haberi yoktu

jude milli aradayken maçlar için almanya'ya gitmişti,bense ingiltere'ye gidip annemin yasını tutmuştum bir iki haftalığına

"ne zaman?" diye merakla sorduğu soruya fede'ye sarılıp "milli arada..." dediğimde fede' benden ayrılıp "jude'un haberi olmadığını söylersen küfür ederim"

"haberi yok..." dediğimde sessizce bir küfür etmişti valverde

"tanrım,neden kimseye söylemedin,milli aradan oldukça iyi döndün raika..." diyip bana tekrar sımsıkı sarıldığında başımı federico valverde'nin omzuna yasladım

"çok zordu,ama böyle olması gerekiyordu,zaten jude tamamıyla kariyerine odaklıydı,bunun için üzülmesini istemezdim..." dediğimde fede' sorgularcasına suratıma bakıyodu

"o senin sevgilindi,tabiki acını onunla,bizimle birlikte paylaşacaktın raika..." derken federico'nun telefonu çalmaya başlamıştı

"evet jude?" diyip telefonu açtığında jude bir şeyler söylemişti ve fede'de yanıt olarak "dışarıdayım,geleceğim birazdan" diyip telefonu kapatmıştı

"gittiğinde ingiltere'ye geleceğim raika..." diyip koltuktan kalkmıştı,gideceğini anlayıp bende koltuktan kalktım ve fede'ye sımsıkı sarıldım,

"sonra görüşürüz valverde..."

"uzun bir zaman olmayacak bu prenses,geleceğim,hatta hep beraber geleceğiz,vini',toni,luka,ben,lucas,brahim,hepimiz geleceğiz prensesimizi görmeye..." diyip başımın üstüne bir öpücük bırakıp evden gitmişti

bende bu hüzünlü andan kendimi toparladıktan sonra bir kağıt ve kalem bulup pedri için bir şeyler yazmaya başladım

bu biraz zordu,vedalar her zaman zordu...

'pedri,bunu okuduğunda umarım bana kırgın olmazsın,o gece beni öpmemen için yalvarmamdan dolayı çok üzgünüm,gerçekten o günden sonra berbat hissettim,ve sen bunu okuduğunda belkide ingiltere uçağıma binmişimdir bile,evet ingiltere'ye gidiyorum,üniversite başvurum kabul olmadı,bugün olmasını istemezdim,formanı giyip seni tribünlerden desteklemek çok isterdim ama bugün değilmiş o gün'

'sevgilerle,raika...'

notu salondaki kahve sehpasının üstüne koyup uçmaması içinde notu yazdığım kalemi kağıdın üstüne koydum ve valizimi almak için üst kata çıktım

valizimi alıp odadan dışarı çıkardıktan sonra tüm odayı toparlayıp,ilk geldiğim günki gibi yaptıktan sonra odadan çıktım

elimdeki valizle dikkatlice merdivenlerden inmeye başladım,

yaklaşık iki saat kalmıştı uçağın kalkmasına,ama erken gitmem her zaman daha iyi olurdu

telefonumla bir uber çağırıp kapının önünde beklemeye başladım,umarım çok beklemezdim,uçağı kaçırmak istemiyordum

🇪🇸

ubere bindikten yaklaşık kırk beş dakika sonra ise istediğim yere,havaalanına gelmiştim,daha uçağın kalkmasına biraz daha süre olduğu için hemen etrafta yemek yiyebileceğim bir yer aramaya başlamıştım,biraz acıkmıştım

kore yemeği satan bir restorana girip oradaki geniş menüsünden göze ve kulağa güzel gelen bir yemek sipariş verip onu beklemeye başladım

yemekten sonra ise uçağa doğru gidecektim...






yarın hikaye akışından dolayı iki bölüm gelecek...

Nuevo Destino ~ Pedri GonzálezDonde viven las historias. Descúbrelo ahora