31. BÖLÜM

190 59 2
                                    

Orada ne kadar süre oturduk bilmiyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Orada ne kadar süre oturduk bilmiyorum. Ama hava karamaya başlamıştı. İkimiz de hiç konuşmadan öylece sokağı izlemiştik. Aker'in olan biteni anlamadığını biliyordum ama ben de ondan farksız değildim.

Yaşadıklarım hiç mantıklı değildi. Üç ayda kimseyi unutamazdınız. Bunun için başınıza bir şey gelmiş olması gerekirdi! Trafik kazası gibi mesela. Acaba annem bir kaza mı geçirmişti? Onun yan etkisi olabilirdi bu. Ama bunu nasıl öğrenecektim? Üstelik gayet sağlıklı görünüyordu.

Kararan havaya bakıp iç çektim. Buraya gelirken hayal ettiklerim kesinlikle bunlar değildi. Aker'e baktım. Yeni yanmaya başlamış olan sokak lambalarına bakıyordu. Bu dünyaya yabancıydı.

"Hadi gidelim," dedim saatler sonra konuşarak. İrem'in yanına gidip onunla da görüşmek istiyordum. Fazla zamanımız kalmamıştı. Belki o anneme ne olduğunu söyleyebilirdi.

"Nereye gidiyoruz?" Ayağa kalkıp üzerini düzelttikten sonra arkamdan yetişmeye çalıştı.

Sessiz kaldım. Adımlarımı daha da hızlandırdım. Güneş batmıştı çoktan. Büyücünün verdiği zaman doluyordu. İremgilin sokağına girip hızla apartmanlarına doğru ilerledim. Aker'e baktım göz ucuyla. Yüksek katlı binaları ilk defa görüyor olmalıydı ama onları incelemiyordu. Kaşları çatıktı, düşünceli bir şekilde beni takip ediyordu.

Apartmana girip merdivenlere yöneldim. Asansörü beklemek istemiyordum. Merdivenleri ikişer ikişer çıkıp sağdaki kapının ziline bastım birkaç kere.

Kapı açıldı. İrem karşımdaydı. Kahverengi saçlarını dağınık bir topuz yapmıştı, üzerinde giymeyi sevdiği pijama takımı vardı, ev haliyle karşımda duruyordu. Her zamanki İrem'di. Ama anlamıştım. Görmüştüm...

Onun kahverengi gözlerinde de aynı bakış vardı. Annemdeki bakışın aynısı...

Bu kez bağırmadım, ağlamadım. Tek yapabildiğim geriye doğru bir adım atmak oldu.

"Buyurun?" Tek arkadaşımın sesi mesafeliydi.

Konuşamadım. Omuzlarım çöktü. İrem bizden bir cevap beklerken suskunluğum devam ediyordu.

"Kimsiniz?" Dedi tekrardan. Başımı eğdim, yüzüne bakamıyordum.

Aker, benim konuşmayacağımı anladığında önüme geçti.

"Kusura bakmayın lütfen," dedi hızla "sanırım yanlış geldik."

Koluma girdi. İrem'in önemli değil dediğini duydum, Aker'in tekrardan özür dilediğini. Ama sesler net değildi. Baktığım yerler buğuluydu. Ağlamak istiyordum ama sesim çıkmıyordu. İrem de beni hatırlamıyordu.

Aker'in beni taşımasıyla apartmandan çıktık. Serin hava bu kez iyi gelmedi. İçimdeki acı büyüyor, canımı yakmaya devam ediyordu. Apartmanın önüne çöktüm, ayakta duracak mecalim yoktu.

Ay ve GüneşWhere stories live. Discover now