4.BÖLÜM

549 245 232
                                    

12 Eylül

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

12 Eylül. Doğduğum gün.

Sonradan annemden öğrendiğime göre 12 Eylüle girdiğimiz gece kapılarının önünden bir bebek ağlama sesi duymuşlar. Daha yeni doğduğu yüzündeki kurumuş kanlardan belli olan bir bebek. Annem bebeği gördüğünde gözlerine inanamamış. Babam da aynı şekilde. Annem beni daha fazla üşümemem için eve alırken babam belki bebeği bırakan birisini bulurum umuduyla bir saate yakın evimizin çevresini aramış ama tabiî ki bulamamış.

O gece eve aldıkları bebek bendim. Annem ve babamın çocukları olmuyormuş ne kadar isteseler de. Gerekli işlemleri halledip beni çocukları olarak almışlar. Bir yandan da gerçek ailemi bulmaya çalışmışlar ancak bulamamışlar. Sanki bir anda kapılarının önünde belirmişim. Gerçek çocukları gibi yetiştirdiler beni. Hiç onların çocuğu olmadığımı hissetmedim. Eğer öğrenmeseydim de sorgulamazdım galiba.

Ancak bir gün önce bir kız gelmiş ve bana farklı bir dünyadan geldiğimi söylemişti. Burada doğmamış olabilirdim, belki bir ailem vardı, belki beni isteyerek bırakmamışlardı. Belki de beni istememişler ve bu dünyaya atmışlardı. En kötü ihtimalle tabii ki. Bunu şimdilik düşünmüyordum. Kısacası bu zamana kadar düşünmediğim gerçek ailem, şimdi terk etmiyordu düşüncelerimi. Bugün 11 Eylüldü. Alçin'le anlaştığımız zaman yarın bitiyordu. Aslında bu gece. Hala kendimde bir değişiklik fark etmemiştim. Gerçi nasıl bir his olduğunu da bilmiyordum ki. Öğle arasındaydık. Alçin'le okulun bahçesinde, bankta oturuyorduk. İrem hepimize tost yaptırmak için kantine gitmişti. Alçin yanımda sırtını banka yaslamış, kafasını da arkaya atmış bir şekilde oturuyordu. Ben de bahçedeki kalabalığı izliyordum. Alçin'e döndüm.

"Nasıl yapıyorsun?" diye sordum merakla gözlerinin içine bakarak. Neyi dercesine kafasını kaldırıp baktı. "Şu sudan kuşu," kaşlarımı çattım. "Nasıl yaptın onu?"

"Suyu içimde bir yerlerde hissediyorum. O zamanda suyun ellerime doğru akmasını istedim ve almasını istediğim şekli düşündüm. Etrafında şekli bozulmadan dönmesini sağladım ama bu tabiî ki kolay değildi. O sırada seni ıslatabilirdim." Güldü "Tabii uzun süre bunun üzerinde çalışmamış olsaydım."

"Peki, suyu nasıl hissediyorsun? Yani nasıl anlıyorsun elementinin su olduğunu?"

Biraz düşündü.

"Aslında elementimin toprak olacağını düşünüyordum." Gözlerim merakla açıldı "Ya da istiyordum diyelim. Ben anneme benziyorum. Hatta onun genç hali gibiyim." Kendi kendine güldü. "Aslında su elementi olduğumu da hissediyordum bir şekilde ama görmezden geliyordum hep. Çünkü bazı sebeplerim vardı." Gözlerinde gördüğüm bir şeylerden dolayı sormadım neden görmezden geldiğini. "Zaten küçüklüğümden beri suyla oynamayı da severdim. Banyo yaptığım ya da yüzdüğüm zaman suyun içinde olmak her zaman rahatlatırdı beni. Nihayetinde de hissettiğim gibi su elementinden oldum sonunda."

Söylediklerini düşündüm. Ben de suyun altında olmayı, onun sanki düşüncelerimi temizliyormuş gibi verdiği hissi seviyordum. Rahatlatıyordu beni de. Ama bu Alçin gibi olduğum anlamına mı geliyordu? Çoğu insan severdi zaten suyu.

"İlk kez nasıl ortaya çıktı peki elementin?'

Gözlerinden kısa bir duygu geçti. Sanki hatırlamak istemediği bir anıydı.

"Bir anda oldu." Dedi kısaca "O an ne olduğunu anlamamıştım bile." Gözlerini kaçırdı ve hızla konuşmaya başladı.

"Elementim uyandıktan sonra annemle onu kontrol edebilmem için çalışmaya başladık. Tabii ki nasıl savaşacağımı, savunma yapacağımı henüz öğrenmedim. Sadece duygularımı nasıl kontrol etmem gerektiğini biliyorum. Bir de kuş gibi küçük sudan numaraları"

Anladığımı belirten bir şekilde salladım kafamı. Alçin konuşmaya devam etti.

"Eğer suyu içinde nasıl hissedeceğini öğrenmek istiyorsan, az da olsa yardım edebilirim belki" beklentiyle gözlerimin içine baktı. Engel olamadan onaylarken buldum kendimi. Hafifçe tebessüm etti.

"Pekala," bana doğru döndü ve bağdaş kurarak oturdu. "Sen de rahat bir şekilde otur" aynı hareketi tekrar ettim. Şimdi bankın üzerinde bağdaş kurmuş, karşılıklı oturuyorduk. Gözlerini kapattı. "Gözlerini kapat, çevredeki seslerden uzaklaşmaya çalış. Tamamen kendi sessizliğine odaklanman gerekiyor." Dediklerini yapmaya çalıştım. Odaklanmayı denedim ancak başaramadım. Gözlerimi açtım.

Alçin, yüzünde huzurlu bir gülümsemeyle gözleri kapalı bir şekilde karşımda duruyordu. Kendini rahatlatan bir şeyi görüyor gibiydi göz kapaklarının ardında. Onun gibi huzurlu olmak istedim.

"Olmuyor," dedim biraz sinirle. Alçin gözlerini açtı. Gülümseyerek baktı yüzüme.

"Tabii ki de ilk seferinde olmaması çok normal." Bir şeyi hatırlamış gibi devam etti "Su elementim ilk uyandıktan sonra bir süre onu hissedememiştim ben de. Bu odaklanma olayını kaç kez denedim bilmiyorum." Sesi sona doğru bıkkın çıkmıştı.

"Yani ilk seferinde olmaması doğal bir şey. Hatta Toşya'daki çoğu hükmedicinin başına gelmiştir."

"Ne gelmiştir?" diye soran sesle hızla başımı çevirdim. İrem elinde zor taşıdığı üç tost ve ayranlarla yanımıza gelmeye çalışıyordu. Hızla yerimden kalkıp elinden ayranları aldım. Bir yandan da sorusunu cevapladım.

"Ne demek ne gelmiştir? Alçin sen uzun süre gelmeyince başına bir şey mi geldi acaba dedi de." Anlamamazlıktan gelmiştim.

"Ay evet," deyip bıkkınca banka oturdu. "kantin çok kalabalıktı."

"Her zamanki gibi' dedim ben de yanına otururken. "Ne zaman boş oldu ki?"

Sessizce tostumu yemeye başladım. Alçin ve irem kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı ancak onları dinlemiyordum. Garip bir şekilde ikisi de iyi anlaşmışlardı. İrem, Alçin'i hala yeni öğrenci sanıyordu tabii.

Aklım Alçin'in odaklanma konusunda söylediklerindeydi. Şimdi hissedememiştim elementimi ama belki yarın farklı olacaktı. Belki de hiç olmayan bir şeyi hissetmeye çalışmıştım. Derin bir nefes aldım. Az bir zaman kalmıştı. Ne olacaktı, nasıl olacaktı bilmiyordum ama hiç istemesem de içimden bir ses Alçin'le aynı olduğumu ve elementimin uyanacağını söylüyordu. O sesi görmezden geldim ve yemeğimi yemeye devam ettim.

Ay ve GüneşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin