🥀 Yeni Sezon 🥀

740 16 4
                                    

#EvlatAcısı

Yazar...
Yaşarken nefessiz kalıp ölmekti genç kadının çektiği acının tarifi. Günleri, haftaları, ayları sayarak sabrsızlıkla beklediği. Kucağına almak için can attığı oğlunu. Hazar'ını kaybetmişti nihayetinde. Nasıl dayanılırdı bu acıya? Bilemedi Dilan. O acı günden sonra her gece gördüğü aynı kabusla uyanmış ve uykusu kaçınca da ayağa kalkıp odadan çıkarak doğacak oğlu
için 2. Ayına girerken babaannesinin oğlunu uyuttuğu beşiğin bulunduğu ve yine doğacak çocuğu için hazır bekletilen odaya girdi. Odanın ortasında duran beşiğe doğru yaklaşırken siçim gibi akan gözyaşlarının yüzünden başlayıp gerdanına ıslatmasını umursamadan yürüyerek yanına oturdu ve sanki içinde oğlu varmış da uyumuyormuş, O da O uyusun diye boş beşiği sallamaya başlayarak ona

Bebeğin beşiği çamdan

Bebeğin beşiği çamdan
Yuvarlandı düştü damdan
Bey babası gelir Şam'dan

Nenni nenni
Nenni nenni
Nenni nenni
Nenni bebek oy

Çamlıbel'den çıktım yayan
Dayan ey dizlerimdayan
Kardeş atlı bacı yayan

Nenni nenni
Nenni nenni
Nenni nenni
Nenni bebek oy

Nenni nenni
Nenni nenni
Nenni nenni
Nenni bebek oy

Bebek beni del eyledi
Yaktı yıktı kül eyledi
Her kapıya kul eyledi

Nenni nenni
Nenni nenni
Nenni nenni
Nenni bebek oy

Nenni nenni
Nenni nenni
Nenni nenni
Nenni bebek oy

Diyerek ninnili türkü söylemeye başladı. Ta ki kolunu yana doğru attığında karısının yokluğunu fark ederek uyanan Baran'ın yine kendisine bir şey yapacağından korkarak hızla odadan çıkıp etrafı aramaya başlarken odalarının karşısında bulunan boş odadaki ışığın açık olduğunu görüp derin bir nefes alıp verdikten sonra odaya girerek yanına yaklaşıp kolundan tutarak ayağa kaldırana kadar. O anda hızla arkasına dönen Dilan yüzünü avuçları arasına alıp gözyaşlarını silerken kendisine

" Yapma artık. Yeter, yapma. Yapma. Bunu kendine de bana da yapma. Ne kadar acı çektiğimi görmüyor musun? Bak, oğlumun acısı yüreğimi dağlarken bi de senin acın kanatmasın daha da. Seni de kaybedersem eğer. Benden, Baran Karabey'den geriye hiç bir şey kalmaz. Anlıyor musun beni? Kalmaz. O yüzden nolur, yalvarıyorum sana. Yapma. Aylardır kabuk bağlasın diye uğraştığımız yaramızı kanatarak mezarında huzur içinde uyuyan
oğlumuzu üzme daha fazla. Nolur, yapma. Yalvarıyorum sana, yapma. "

Diyen ve konuşmasının sonlarına doğru önünde siz çöküp yapma diye diye ağlamaya başlayan kocasının bu yalvarışı karşısında ne yapacağını bilemedi bir an. Haklıydı kocası. Fakat elinde değildi işte. Olmuyordu. Yapamıyor, unutamıyordu oğlunu. Hangi anne evladını unutabilmişti ki zaten? Evladını kaybeden her anne gibi Dilan da unutmamıştı işte. Ama herşeye rağmen onu bir an olsun yanlız bırakmayan kocasına da haksızlık etmek istemiyordu. Bu yüzden de kendini toparlayarak diz çöktü onun gibi. Kollarını doladı usulca ve sımsıkı sarıldı ona. Yaşamak için tutunacak bir dal, sığınacak bir limandı artık onun için. Öte yandan karısının kendisine sarılmasıyla onu bekletmeden hemen karşılık veren Baran kollarında küçücük kaldığı kadınını sarıp sarmalarken ağlamaya devam etti. Peki nasıl olmuştu tüm bunlar?

4 ay önce...
Arkalarından gelen Orhan ve Kerem aradıkları adamı bulamadıkları gibi gördükleri manzara karşısında bir süre şoka girerken ardlarından gelen polisler yardımıyla kendilerine gelip hızla yerde kanlar içinde yatan ikiliye doğru yürüyüp nabızlarına baktılar ve attığını hissederek yaşadıklarını öğrendiklerinde de hemen ambulansa haber verdiler.

BİR AŞK HİKAYESİWhere stories live. Discover now