🥀 Bölüm 19 🥀

620 39 16
                                    

#SeniSeviyorum

Yazar...
Yorgun bedenini yavaş adımlar atarak ulaştığı koltuğa bırakıp derin bir nefes alıp verirken bir süre sonra odaya girip yanına gelerek kendisine

" Ne yaptığını sanıyorsun sen? Neden silah çektin Fırat'a? Neden savundun beni ona karşı? Neden korudun? Ha, neden? "

Diyerek bağıra bağıra soran kocasının bağırarak söylediği sözler üzerine hızla yerinden kalkıp giydiği siyah tişörtüne yapışan Dilan ona

" Çünkü seni seviyorum tamam mı? Bunu söylemem sana garip hatta. Hatta inanılması zor geliyor, biliyorum. Ama gerçek bu. Seni, herkesten, herşeyden çok seviyorum Baran Karabey. Bugün de değil üstelik. Eskiden beri. Seni, küçükken babamla birlikte atlara bakmak için çifliğe geldiğim günden beridir seviyorum ben. Nasıl olur? Diye soruyorsundur kendine belki de şimdi. Ama inan bana ya da inanma. Sen bilirsin. Fakat gerçek bu. "

Diyerek içini döküp bir süre sustuktan sonra kendisine şaşkınlıkla bakan kocasına

" Şimdi sen söyle Baran Karabey, nasıl korumam seni ben? Bu kadar çok severken nasıl korumam? Ha, nas. "

Diye sordu. Sonra da sözünü keserek sorduğu soruya cevap vermek yerine ona

" Ben de. Ben de seni seviyorum Dilan Karabey. Hemde ilk gördüğüm andan beri. Çünkü onlar gibi değildin sen. Masumdun. Günahsızdın. O yüzden de hep yakın hissettim seni kendime. Fakat insanlara kolaylıkla güvenemediğim için senden uzak durdum hep maalesef. Ama biliyor musun? Hep üstündeydi gözüm benim. Okumak için İstanbul'a gittiğin zaman da bile. Hep izliyordum seni. Sadece son birkaç ay izlememiştim. O da baban yüzündendi. Yıllar sonra geldiğin gün seni tanıyamamamın sebebi de bu yüzdendi zaten. Sonra sen olduğunu anlayınca da şoka girdim önce. Daha sonra da intikam almak istedim. Ama asıl amacım seninle olmaktı. Yine de baban yüzünden seni üzüp intikam almak için çok uğraştım. Fakat. Haaah. Başarılı olamadım. "

Deyip içini dökerek yanıt verdikten sonra hiç beklemediği bir anda dudaklarına yapışırken bedenini de hızla kendine çekerek koltuğun yanındaki duvarla kendi arasına alan kocasıyla şaşkına uğradı bir anda. Fakat dudaklarında hissettiği sıcak
dudaklarla kendine geldiğinde hiç düşünmeden karşılık vermeye başladı acemice. Bir süre dudaklarını öpüp sömürdükten sonra zorlukla ayrılarak boynuna geçip orayı sömürmeye başlayan kocasıyla adeta kendinden geçip başını geriye doğru yavaşça atan Dilan gözlerini kapatarak ilk defa olan ve içini bir hoş eden bu garip ama güzel hissin tadına varmaya çalıştığı sırada aniden tıklanan kapıyla bir anda kendine gelip boynundan gerdanına inmiş öpücüklere boğan kocasını boğuk çıkan sesiyle ona

" Ba. Ba. Baran, kapı. Kapı çalıyor. Bırak beni. "

Diyerek itmeye çalışınca kendisine

" Bırak çalsın. "

Dedikten sonra yine dudaklarına sokulup öpmeye başlarken giymiş olduğu yeşil uzun elbisesinin yakasını açmaya çalışan kocasının yaptığı hamle ile tekrardan kendinden geçti. Ta ki tekrardan tıklanan kapının tıklanma sesini duyana kadar. Hiç istemese de hızla kocasını kendisinden uzaklaştırırken kendisine

" Bırak çalsın dedim ya. "

Diyerek yaklaşmasıyla göğsüne dokunarak uzaklaştırdı onu ve ona

" Yahu rezil olacağız be adam. Ama sen. "

Deyip yutkundu. Sonra da utandığı için kızaran yüzünü sözleri ile bıyık altından gülümserken kendisine

" Tamam, tamam. Utanma hemen. Bakıyorum şimdi. Bekle. "

Diyen kocasından saklamak için başını eğip ona

" Yiaaaa. Git hadi. "

Dedi. Deyişiyle gülüp kapıya giden kocasının

" Gel. "

Demesi üzerine içeriye girip ona

" Kusura bakmayın Baran beyim. Acil olmasa girmezdim ama. Azade xanım onu çağır konuşacağım diye ısrar edince gelmek zorunda kaldım."

Diyen Kadriye'ye gülümserken ona

" Tamam Kadriye abla, geliyorum şimdi. "

Diyerek kendisine başını sallayıp karşılık vererek giden kadını gönderdikten sonra arkasına dönüp yavaş adımlar atarak yanına yaklaşıp kollarını incecik olan beline dolayan kocasının kendine doğru çekerek kendisine

" Akşama yarım kalan işimizi tamamlamak için hazırla kendini. Sonra da seni Berivan teyzeme, el öpmeye, köyüne götüreceğim. "

Diyerek dudaklarını öptükten sonra yanından ayrılıp gitmesi ile kendini yatağa bırakırken derin bir soluk alıp verdi ve gözlerini kapatarak anın keyfini çıkarmaya çalıştı.

Karısı mutluluktan uçarken hiç istemesede yanından ayrılıp babaannesinin yanına geçen Baran ona

" Beni çağırmışsın babaanne. Bir şey mi oldu? "

Diye sorduğunda kendisine

" Daha ne olacak oğul? Karın gelip amcaoğluna silah çekti. Sense, bunu gördüğün halde susup izledin. Nasıl bir anda böyle değişebildin oğul? De hele bana. "

Diyen babaannesine

" Asıl sen, de hele bana Azade xanım. Karımın yaptığını doğru bulmaz, gelmiş beni çağırarak hesabını sorarken Fırat'ın bana silah çektiğini unutur musun ha? Korkup indirmeye yanaşmasaydı. O silah göğsüm de patlayacaktı belki de. Bunları unutup da ne diye sorarsın bana karımın yaptıklarını. Bir Karabey gelini ne yapması gerekiyorsa onu yaptı benim karım. Kocasını, beni savundu. Sen de gelip bana hesabını soracağına Fırat denen gerizekalı torununu vurmaya gönderen oğluna sor. Bir daha da karşıma bu gereksiz konularla çıkma. Büyüyümsün. Saygım sonsuzdur sana. Ama haksızlığa da boyun eğip sessiz duracak değilim. "

Deyip bir şey söylemesine izin vermeden ona

" Neyse, şirkete gitmem gerek benim. Akşama dönerim. Karıma da bulaşma sakın. Bu sefer fena patlarım çünkü. Ona göre. "

Dedikten sonra derin bir nefes alıp verirken başını aşağı yukarı sallayarak karşılık veren babaannesinin yanından ayrılıp çalışma odasına geçti ve bir dosya alıp evden ayrılarak arabaya bindiği gibi şirkete doğru yola koyuldu.

BİR AŞK HİKAYESİWhere stories live. Discover now