17; babalık yakıştı bize, ne dersin?

1.2K 190 48
                                    

Ocakta ısınan sütü belli aralıklarla kontrol ederken, kucağımdaki kızımı uyutmamaya çalışıyordum.

Gözlerini yummamak için verdiği savaşı gülerek seyrediyor ve şarkılar mırıldanarak dikkatini çekiyordum. Sütünü içirmeden uyutmayacaktım.

Sütün yeterince ısındığından emin olduktan sonra ocağın altını kapattım ve sol kolumla bebeğimi sıkıca tutup boş kalan elimle sütü küçük biberonuna doldurdum dikkatle. Evde şimdilik yalnızdık ve kızım bana zorluk çıkarmadığı için minnettardım.

"Seni doyuralım bakalım." diye mırıldandım ve salona geçerek koltuğa oturdum. Bebeğimin ağzına biberonu tuttuğum gibi iştahla içmeye başladığında, dudaklarımı büzdüm. "Çok acıktın değil mi? Üzgünüm bebeğim." dedim ve dudaklarımı alnına bastırdım hafifçe.

Sütü içtikçe gözleri daha da kapanıyordu. Gülümseyerek onu seyrettim. Küçücük elleriyle biberonu kavraması, çok ama çok sevimli bir görüntüydü benim için.

Bakışlarımı kısa bir anlığına bebeğimden çektim ve telefondan saati kontrol ettim. Taehyung bizi eve bıraktıktan sonra yanımızdan ayrılmıştı. Şirketteki son işlerini halledeceğini, daha sonra ise bebeğimiz büyüyene kadar işe gitmeyeceğini söylemişti. Ayrıca benim okul kaydımı da bir seneliğine donduracaktı.

Hiç çalışmasak bile bize bir ömür yetecek kadar paramız vardı. Daha doğrusu Taehyung'un parası vardı ama artık kızımız olduğuna göre parasını daha rahat harcayabilirdim. Dünyaları alabilirdim ona.

Bebeğim sütünü bitirip tamamen uykuya daldığında, onu dikkatle koltuğa yerleştirdim ve minderleri kaldırdım. Açıkta kalan kısımlara küçük yastıkları koydum ve üzerine de bir battaniye örttüm. Koltuk oldukça rahat ve yatak kadar geniş olduğu için odasına çıkarmayacaktım şimdilik.

Kapının kilit sesini duyduğumda, başımı hızla oraya çevirdim. Taehyung içeri girerken bana ufak bir gülümseme vermiş ve anahtarı rastgele  bir yere atıp bize doğru yürümeye başladı.

"Uyudu mu?" diye sordu üzgün bir şekilde.

"Beş dakika erken gelseydin kaçırmazdın." dedim gülümseyerek.

Derin bir iç çekerek bebeğimize baktı. Ciddi anlamda üzgün olduğunu anladığımda, gülüşüm genişledi. Onu sevebilmek için can atıyor olmalıydı.

"İşlerini halledebildin mi?"

Bakışlarını bana çevirip başını salladı ve siyah kabanını çıkararak yanıma oturdu. "Birikmiş imzalarımı hallettim. Tüm projelerimi ve gezilerimi diğer seneye erteledim. Şirket batmadığı sürece gitmeyeceğim. Ve senin de kaydını dondurdum."

"Tek işimiz bebeğimizi büyütmek desene." diye mırıldanırken başımı koltuğa yasladım.

Taehyung da başını koltuğa yaslayıp gözlerini yumdu. Yorgun görünüyordu. "Bebeğimizin kimliği kabanımın cebinde." diye mırıldandı.
Heyecanla üzerine doğru uzandım ve yanındaki kabanının cebinden kimliği çıkardım.

"Kim Aera." diye fısıldadım ve alt dudağımı dişledim.

"Kim ailesi şimdi tamamlandı."

İkimizin de bakışları uyuyan kızımızdayken, dudaklarımızda içten bir gülümseme vardı. Hala hayal gibi geliyordu ama gerçeklik gözümün önündeydi işte.

21 yaşımda Kim Taehyung ile evliydim ve Aera adında üç aylık bir kızım vardı.

"Onu kendi evimizde büyütmeye karar vermek en doğrusuydu." diye mırıldandım.

Vernem Nidahen | Taekookحيث تعيش القصص. اكتشف الآن