8-uçuruma yaklaştı...

39 5 43
                                    

"sevgilimdi"

Aydın'ın gözleri alev saçarcasına açıldı
Emre Aydın'ın kendisinden hoşlandığını biliyordu ama birşey demek istemiyordu
ne yapabilirdiki "izninle" diyerek önlüğünü alıp garsonluğa çıktı öğle arasına girmişlerdi 40, 45 dakika öğle araları vardır normalde hep yanlarında gezen aydın bu sefer odasından çıkmamıştı emre biraz şaşırmış olsa bile umrunda olmıyarak balkondan
dışarı bakıyordu.
arabalar geçiyor çocuk parkından çocukların
bağırmaları kulağına geliyordu
emrenin başı iyice ağrımıştı ilacı mutfak tezgahının üzerinde unutmasa şu anda içerdi

kapı aralandı cafede çok samimi olmasa da konuştuğu Berk girdi içeri Emre'nin yanına doğru ilerledi "emre" Emre'ye seslenmesi ile
arkasını dönüp ellerini yasladı "efendim"
"aydın seni çağrıyor odasına"
"tamam giderim şimdi teşekkürler"
iç çekerek yürümeye başladı ani bir göz kararması ile birkaç saniye kendine gelemedi
biraz daha iyi hissettiren sonra Aydın'ın odasına yöneldi
kapıyı tıkladı içeriden gel sesini beklemeden
içeri girdi. karşısında üst tarafı çıplak olan
aydın vardı biraz bekleseydi emre, üstünü giyme şansı olabirdi

"niye gel dememi beklemeden geliyorsunuz- ha emre senmiydin pardon"
emre göz devirip
"efendim aydın beni çağırmışsın"
Emre'nin başı fazlasıyla ağrıyordu ayakta sallanarak duruyordu resmen eliyle başına
okşuyordu
"iyimisin emre"
"biraz başım ağrıyor iyiyim"
"birazmı yerinde duramıyorsun hap içtinmi"
"hayır"
"ah emre otur şu koltuğa"
Emre'yi deri koltuğa oturmuş aydını bekliyordu elinde bir hap ve su ile geldi aydın
emre hapı alıp yuttu hafif baş ağrısı geçiyordu daha net görebiliyordu bu sefer
kafasını kaldırıp Aydın'a baktı gülümsüyordu

ha iyimiydi bu çocuk neden böyle gülümsüyordu biraz vakit.geçtikten sonra ayağı kalkmak istedi emre ama başarısız olmuştu anlıyamıyordu bedenini hareket ettiremiyodu biraz daha zorladı ancak hala gene hareket edemedi "ınh" Aydın'a döndü tekrardan kapıya doğru ilerledi kapıyı kilitledi
sallanarak Emre'nin önündeki masaya oturdu

"ah emre ölümden bile döndün ama hala zayıf ve masumsun seni bu zamana kadar normal olarak elde etmeye çalıştım ama sen inatla reddettin beni şimdi gelmiş bana 'sevgilim' diyorsun sana herşeyi verdim para şans sevgi ama hala o piçin peşinden gittin
unuttunmu onun yüzünden az kalsın öleceğini"

"sen ona değil bana aitsin emre sadece benimsin ister istiyerek kabullen ister zorla"

(bi arkadaş araya giricekmiş yazsın bakalım)

aydın kemerini çıkarmaya başladı yavaş adımlarla ilerliyordu çünkü öğle arasına girmişler ve daha çok vakti vardı oyuncağı ile oynamak için
"NAPIYORSUN SEN"

aydın kafasını kaldırıp "AA ama sen bağrırsan olmazki emre ha dur bak şurda oyuncak var veriyimmi sana"

"SEN ÇOK İĞRENÇ BİRİSİN"

"hah bunu sen istedin emre"

aydın yerinden kalkıp dolabına yöneldi bir kısa etek ve crop ağzını bağlamak için bir kumaş parçası masanın üstüne atıp perdelere yöneldi dışarı bir bakış atarak perdeyide kapadı içerde loş kırmızı ışık kalmıştı emreye baktığında hıçkırıklar içerisinde ağlıyordu kısa bir gülüş ardından
ağzını bez parçası ile başladı ardından tişörtünü çıkarıp crop tarzı kısa bir kıyafet giydirdi. ardından koltuğu açıp rahatça Emre'yi yatırdı ve pantolonunu çıkardı tek hamlede göz yaşları ve boğazına düğümlenen sözleri emreyi daha fazla canını yaktı boxer elini atıp çıkardı Emre'nin ağlaması gittikçe fazlalaşıyordu
eteğe benzeyen kısa şeyide giydirip
Emre'ye sinsice baktı.

"benimsin emre ister oyuncağım istersem sevdiceğim olucaksın ha-ha-ha"
bacağından öperek yukarı doğru ilerledi
hep öpücükte bir yaş daha süzülüyordu yanağından boynuna ulaşmış boynunu öperken hafifçe sürtünüyordu emre sesiz inlemeleri onu dahada tahrik ediyordu kalçasını tutarak göğüsünden öpüyordu şimdide daha fazla sürtünmeye başlamıştı
ve evet o noktayı bulmuştu emre artık dayanamayıp sesli şekilde inlemişti bu sefer
"ahnm" Aydın'ın sinsi gülüşü ile oraya dahada baskı yapıyordu boxerını çıkarıp kenara fırlatmıştı emreden büyük ve biraz daha güçlüydü ardından kendisi yatıp Emre'yi
bir hamle ile üstüne çıkardı Emre'nin göz yaşları Aydın'ın boynunu ıslatıyordu
aydın Emre'nin kalçalarını sıkarak kendisine. bastırdı ardından aşşağı geri yaparak
inlemelerini artırıyordu Emre'nin tekrardan üstüne çıkıp penisinin kenarlarından öpmeye başlardı.

yukarı doğru çıkıp ağzını açıp kulağına bişey fısıldadı emrenin ağlaması artmıştı
ellerini artık hareket ettirebiliyordu ama söylediği şeyden dolayı devam etti.
aydın bacaklarını iki yana açarak kollarını yasladı ardından Emre'nin ağzına almasını bekledi emre yavaşça sürüklenerek Aydın'ın penisin ağzına aldı ağlaması daha ne kadar şidetlene bilirdi bilmiyordu
"ahh tatmin et beni miniğim en kısa zamanda bırakırım bu oyunu, en iyi hamleni göster bana"
"senden nefret ediyorum aydın"
"seni seviyorum emre"
Aydın'ın üstüne çıkıp hafif hareketlerle sürtünürken boynunu emmeye başladı emre
sürtünmeleri hızlanıyordu aydın dayanamayıp Emre'yi kaldırıp yere yatırdı domalır vaziyetye arkasını dönderip içine girdi "ahh" zor olsada girmiş ileri geri yapıyordu "yeter aydın" aydın gülerek içinden çıkıp üsstünü giydi "kalk yerden giyin izinlisin bu gün"

aydın odadan çıktığı anda emre göz yaşlarını daha fazla tutamamış etrafı bile göremiyecek dereceye gelene kadar ağlamıştı.
insan kendi bedeninden irenirmiydi
evet emre artık ireniyordu o dudaklara hürkandan başkasının değmemesi için çabalamıştı ama...
emre üstünü giyip telefonunda alıp çıkmıştı
taksiye binmiş canı her sıkkın olduğunda gittiği ucu uçurum olan bir tane ağaç ve genellikle kimsenin gelmediği yada bilmediği bir yerdi
geldiğinde parayı uzatıp aşşağıya inip uçuruma doğru ilerledi "hey para üstünü unuttun" arkasına bakmada uçuruma ilerlemeye devam etti takiyi süren adam isi orda çıkıp gitmişti.

emre uçuruma yaklaştı biraz daha.

𝖘𝖚𝖎𝖈𝖎𝖉𝖊Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum