Derin bir nefes aldım.

Küçük dolaptan şampuan alıp saçıma bir miktar sıktı. Duş başlığını verince hemen tutup karşımda ki fayansla kaplı duvara odaklandım. Barlas saçlarımı köpürtürken narin ve özel bir şeye dokunur gibi davranıyor, her an dizlerim üzerine çöküp ağlatacak kadar da şefkat veriyordu.

"Mis gibi oldu bebeğim benim." Tek yaptığım başımı arkaya atıp boynuna yaslamak oldu. Islak alnıma dudakları uzunca bir süre dokundu. Çekmedi, çekmesini de istemedim. Sonunda elleri karnıma kayıp, karnımın üzerini bir mengene gibi sarmaladığında bu bana iç çektirdi.

Dudakları şakağıma minik öpücükler dizerken, "Yağız ve Kübra'nın çocuğu doğmuş," diye mırıldandı ama sesi durgundu. İkimiz de aslında aynı şeyden korkuyorduk ama dile getirmek bizim için zordu. Sanki dile getirsek büyük bir kıyametin kucağına düşüp yanacaktık.

Barlas'ı üzmek bu hayatta yapacağım en son şey bile olamazdı.

"Çok güzel," diyebildim sadece. Bedenimi ona çevirip ıslanmış yüzüne bakarken ellerimi kısa kestirdiği kumral saçları arasına daldırdım. Uzanıp çenesine minik bir öpücük kondururken, "Onlar adına sevindim," dedim sesimi neşeli çıkarmak için uğraştım ama ne kadar başardığım bilinmezdi.

Barlas'ın yeşil gözleri pür dikkat yüzümün sınırlarında gezinirken elleri çıplak belimi ovuyordu. Hiçbir şey demeden sadece yüzüme bakması gerilmeme neden olsa da gülümsemekle yetindim. Bakışları gülümsememe dokunduğu zaman bulaşıcı gibi onun yüzünde de geniş bir gülümseme peyda oldu.

Duştan çıktığım zaman duşa kabin camından gördüğüm kadarıyla Barlas yere çökmüştü. Onun yeterince yorgun olduğunu uzun zamandan beridir biliyordum. Bu yorgunluk ona çocukluktan emanetti. Bedenime doladığım kısa havluyu daha sıkı tutup dolabın önüne geçtim. Beyaz bir gömlek ve kareli, kahverengi tonlarında olan eteği aldım. Mini etek giymeyi soğuk havalarda daha çok tercih ederdim ama şimdi hava sıcaktı ve yine giymek istiyordum.

İç çamaşırları üzerime geçirip doğrulurken telefonum çaldı. İlerleyip baktığımda annemin aradığını görüp beklemeden açtım. "Alo?"

"Nasılsın anneciğim?" Gülümsedim annemin sesini duyunca.

"İyiyim anne sen?" Arkadan gelen sesler kaşlarımı hafiften çatmama neden oldu. 

Annem cevap vermedi ama arkadan ağlama sesleri duymak bu sesin dün dünyaya gelen yeğenim Toprak'a ait olduğunu düşünmeme neden oldu. "İyiyim bende anneciğim."

Banyodan çıkan Barlas'la göz göze geldik. Üzerimde siyah iç çamaşırı takımıyla dikildiğimi görmek kaşlarını kaldırıp ıslık çalmasına neden oldu. Ona hâlâ bakarken, "Abimler mi sizde yoksa siz mi onlardasınız?" diye sordum.

"Abinler bizde kızım. Siz de gelin diye aramıştım ben seni." Barlas yatağın ucuna oturup bedenimi kendisine çektiğinde açtığı iki bacak arasında, önünde dikildim. Külotun yan kısımlarından tutup lastiği çekiştirip bırakınca çıkan ses ve tenimde bıraktığı ince sızı tırnaklarımı ensesine bastırmama neden oldu.

Dudaklarımı ıslatıp sessizce Barlas'a, "Annem bizi çağırıyor," dedim. Annemin benden bir cevap beklediğini biliyordum ama öncelikle Barlas'ın da onaylaması gerekirdi.

"Emniyete gitmem gerekiyor." Anneme cevap vermek için aralanan dudaklarım tek bir hareketle kapandı. Ne tepki verebildim ne de nefes alabildim.

Barlas göbeğimin üzerine öpücük kondurmuştu.

Durdum ve onunla başka bir anda, karnımda eğer bebeğimiz varsa, onu ilk hissettiğimiz anda bu şekilde dursak, o karnıma öpücükler bırakırken ben bebeğimin babasıyla ilk anlarını hissetsem, nasıl olurdu?

KOMİSER BEY | texting ✓Where stories live. Discover now