2.6

95.6K 3.5K 1.1K
                                    

Bu bölümü Kübra'm için hemencecik yazıp atıyorum. Keyifle okuyun ballarım ve Kübra için dua edin olur mu?🥺

***
Arabadan inmiş nereye gittiğimi bilmeden ağlayarak yürüyordum. Başımı çevirip yan tarafıma bakmaktan ödüm kopuyordu çünkü lunaparkı görmek istemiyordum.

Hıçkırarak ağlarken arkadan belime sarılan kollar durdurdu beni. Bırakması için, "Barlas bırak lütfen," dedim ama sesim çok kısık çıkıyordu. Yüzümü kendisine çevirip ıslanan yanaklarımı sildi önce. Alnıma, yanaklarıma, dudaklarıma hafif öpücükler bıraktı ve sıkıca sarıldı.

İhtiyacım olan omuza sığınmanın verdiği hissiyat bambaşkaydı. Barlas'ın omzunda ağlarken, "Korkuyorum," diye itiraf ettim. Saçlarımı okşadı yavaşça.

"Bunu yapmak zorundasın." Değildim.

"Değilim Barlas yalvarırım gidelim buradan. Nolur götür beni." Başımı kaldırıp yaşlı gözlerle yüzüne baktım ama başını iki yana sallayıp, "Daha fazla kaçma," dedi akan her yaşı silerken.

Tam konuşacağım zaman bir hıçkırık kaçtı dudaklarımdan. Peşi sıra diğerleri de koptu ve ben başımı çevirip lunaparka bakmak gibi bir hata yaptım. Dönme dolaba ve hız trenine bakarken ağlayışlarım şiddetlendi. Yere dizlerim üzerine çöküp ellerimi yüzüme kapattım.

Elif dönme dolap düştüğü için altında kalarak ölmüştü. Beraber gelmiştik buraya. Annem ve onun annesi Sevgi teyze bizi bırakıp sohbet ederken ben yükseklik korkum yüzünden binememiş, atlı karıncaya binmiştim.

Şiddetli bir gürültü sarmıştı etrafı. Dönme dolap düşmüştü ve herkes çığlık çığlığa beraber onun altında kalan insanları kurtarmaya çalışıyordu. O yöne gittiğimde Elif'in bedenini çok aramış ve arka kısımlarda bulmuştum.

Çok kötü bir hâldeydi. Yüzü gözü kanlar içinde kalmıştı. Bedeninin yarısından fazlası lunaparkın altındayken sadece kafası ve bir kolu dışarıdaydı. Üçümüzün taktığı bilekliğin olduğu koluna gidip tutunmuş onu çekmeye çalışmıştım.

Gözleri açıktı. Onun gözleri çok güzeldi. Güneş gibiydi, parlardı. Açıktı gözleri korkmuştum. Kendime gelip annemleri çağırmıştım ama onun öldüğünü söyledikleri zamanı çok iyi hatırlıyorum. Ağlayıp, kendimi kaybetmişdim çünkü Elif artık yoktu.

Tedavi sürecine on dört yaşında, üç yıl sonra başlamıştık. Üç yıl boyunca günden güne tükenip gitmiştim. İlaçlar, tedavi hiçbir boka yaramadığı zaman kendi yaramı kendim sarmış, her şeyi alaya vurarak iyileşeceğimi düşünmüştüm.

Barlas sarıp sarmaladı beni. Onun yanında huzurluydum ama şu anda kendimde değildim ve Barlas'tan bile uzaklaşmak istiyordum.

"Barlas bırak istemiyorum. Kaçmak istiyorum ben bırak." Çığlığım yankılandı etrafta. Barlas geri çekilmedi. Beni sıkıca sarmaya devam ederken, "Beraber atlatacağız bunu. Sen çok severdin lunaparkı," diye fısıldadı kulağıma. Ses tonu yatıştırıcıydı.

Severdim. Ama eskiden. Çünkü her güzel şey, Elif'le beraber toprağın altına gömüleli on bir yıl olmuştu. On bir yıl olmuştu, sevdiğim her şeye kilit vuralı.

"İstemiyorum." Hıçkırarak ağlarken başım omzuna düştü. Bugün böyle olmamalıydı.

"Korkularımız bizi yenmemeli Liya. Yıllarca kaçtığın yer, çocuk Liya'nın sevdiği tek yerdi. Elif gitti ama geride seni bu hâlde bırakmak ister miydi sence? Siz çok severdiniz burayı. Kaçıp kaçıp geldiğin yerden kaçmak isteme. Asıl ben yalvarırım artık yüzleş bu korkunla. Daha fazla kötü olma bir tanem. Güzel sevgilim, kendin için yap bunu. İstersen bakma yüzüme, bağır, çağır, kov beni yanından ama artık iyi ol. Artık gerçekten gülümse. Alayla yada sahteden değil. İçten gülümse bebeğim."

KOMİSER BEY | texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin