39.bölüm

1.1K 49 14
                                    

Elif karşısında oturan adama bütün nefretiyle bakıyordu. Artık korku yoktu içinde sadece nefret vardı.
"Senden nefret ediyorum" dedi bütün ciddiyetiyle, Onur koca bir kahkaha attı.
"Evet, haklısın bende zaten seni seviyorum demeni beklemiyordum" dedi
"Hayatımı mahvettin. Senin yüzünden yıllarım gitti. Senin yüzünden bir daha hiç kimseye güvenmedim. Senin yüzünden yıllardır bu acıyı sadece içimde yaşayarak kendimi yedim, şimdi nasıl utanmadan karşıma çıkıyorsun? Nasıl peşime düşe biliyorsun?!" Dedi sonlara doğru sesini yükselterek gözleri dolan kadına bakan  Onur adamına işaret verdi mekanı boşaltması için. Bütün müşteriler ve çalışanlar dışarı çıktı. sadece ikisi kalmıştı. Onur ona yaklaştı.
"Ben hayatımda tek bir şey istedim Elif. Baba olmak istedim. Bunu soyum devam etsin falan diye değil, sadece bir çocuğum olsun istedim. Umrumda bile değildi annesi kim olacak. Sen değilse başkası, para karşılığında çocuğumu doğacak binlerce kadın vardı zaten ama... ama sen bambaşkaydın Elif. Ben seni çocuğumu doğurmak için hayatıma almadım ailem sürekli baskı yapıyordu. Burcu'dan boşanamazdım. Ya senle ilişkimiz devam edecekti yadaki sen hamile kalacaktın bende bebeği Burcu'ya verecektim. Ben daha kararımı vermeden sen hamile kaldın. Başka şansım yoktu. O bebeği doğursaydın seninle devam edemezdim" onu şaşkınca dinliyordu Elif, ne anlatıyordu bu adam böyle saçma bir açıklamamı olur?
"Tamam anlattığın bütün saçmalıkları es geçiyorum. Duymamış gibi yapacağım ama bana tek bir şeyin cevabını ver. Niye karşıma çıktın? Ne istiyorsun?" Derin bir nefes verip suratını koltuğa yasladı Onur
"Artık zincirlerimden kurtuldum. Burcunun babası ve babam bütün işlerin başındaydı. Bense onlar ne derse yapmak zorunda olan bir elemandım ama artık her şey benim. Burcunun babası öldü. Babamda yaşlı artık emekli oldu bi nevi. Artık korkacağım kimse yok"
"Yanılıyorsun. Korkacağın biri var"
"Kim?" Dedi alayla Onur
"Ben" bu sefer gülmeye başladı.
"Sen?"
"Evet ben. Çocuğunun karşısına çıkıp bana yaptıklarını anlatıp senin gerçek annen benim desem mesela? Senden nefret eder değil mi? Bide yeterince büyük yani anlaya bilecek bir yaşta babasının nasıl bir pislik olduğunu. Hani uğruna beni paramparça ettiğin çocuğunun sana nefretle bakmasını kaldırabilir misin acaba?" Yüzündeki gülümse anbean silindi Onurun. Eğer Efe bunları öğrenirse ondan nefret ederdi yaşına göre fazla olgun ve ondan farklı olarak fazla vicdanlı bir çocuktu oğlu. Annesinin öz annesi olmadığını öğrenmesi bir yana babasının öz annesine yaptıklarını öğrenirse onun için atlatamayacağı bir travma olurdu. Yinede ona belli etmeden
"Onu bulabileceğini mi sanıyorsun?"
"Onu buldum bile, Ateş için çok kolaydı onu bulmak"
"Ateş" deyip başını salladı
"Galiba önce onu halletmem lazım" dedi dişleri arasından. Elif ayağa kalktı
"Eğer onu istersem senden alırım Onur. Ve sen her karşıma çıktığında ben onu daha çok istiyorum" dedi ve çıktı mekandan. Onursa giden kadının ardından baktı uzunca. Elifi geri istiyordu ama oğlunu kaybedemezdi. Şu an karşısında o korkak kız yoktu artık, belkide onu rahat bırakıp gitmeliydi fakat bu sefer roller değişmişti o rahat bıraksa bile görünen o ki Elif onu rahat bırakmayacaktı

Ateş arabayı büyük bir hışımla durdurup indi ve karşısındaki eve doğru hızlı adımlarla ilerledi. Kapıyı sanki kıracakmış gibi çalmaya başladı. Kapıyı açan adam
"N'oluyo be alacaklı gibi..." diye söylenerek açtığında Ateşi görmesiyle sözü yarıda kesildi. Kafasını sallayan Ateş
"Alacaklıyım. Doğru bildin" dedi ve onu iterek içeri girdi
"Noluyor Ateş ağa ne bu tavır?" Diyen adama ölümcül bakışlar atan Ateş
"Kızın nerde?" Diye sordu. Adamım kaşları çatıldı
"Sen hayırdır benim kızımı sormalar falan? Ağasın bizden güçlüsün diye evimi basıp kızın nerde falan diyeceğini mi düşündün?" Adama yaklaşan Ateş
"Lan zaten o kızı evime kadar gönderip benimle evlendirmeye çalışan sen değil misin şerefsiz! Şimdi noldu gururun mu incindi? Senin o kızın benim oğlumu kaçırdı! Şimdi bana cevap ver nerde kızın?!" Diye bağırmasıyla adam korkuyla bir adam geriye çekildi. Dediklerinden bir şey anlamasada kızının konuyla alakası olmadığını düşünüyordu.
"Dün arkadaşında kaldı. Şimdide okuldadır. Hem senin oğlunsa onunda yeğeni ne diye kaçırsın?" Gülmeye başladı Ateş
"Arkadaşında kaldı öyle mi? Dün senin kızın benim evimdeydi. Gecede bende kaldı. Arkadaşında falan değildi yani sabahta oğlumu alıp habersiz çıkmış ve ne tesadüf ki uyanır uyanmaz beni biri arıyor ve  oğlun elimde diye tehdit ediyor" adamın kaşları çatılmaya başladı.
"Ne demek sende kaldı gece?" Diye kendi kendine söylenen adamla iyice sinirlenen Ateş
"Bak senin zaten namussuzun biri olduğunu her kes biliyor o yüzden bu yalandan tepkilerini bırak ve bana bir şey söyle" dedi sakinleşmeye çalışan ama başarılı olamadığı sesiyle
"Bilmiyorum. Ben dün sende olduğunu bile şimdi öğreniyorum nerde bileyim nerdedir ama onu bir elime geçireyim o zaman bakacağım icabına. Seninde başın belaya girecek Ateş ağa" diye tehditler savunurken Ateş bu boş adamla daha fazla vakit kaybetmemek için çıktı evden. Arabaya oturup başını direksiyona dayadı. Sakinleşmeye çalıştı ama olmuyordu. O kız oğlunu kaçırmıştı bundan emindi ama niye? Telefonunun çalmasıyla eline aldı. Arayan Arzudu. Açıp kulağına koydu
"Ateş, benim bugün biraz işlerim varda Denizi sana bırakabilir miyim? Aslanla oynarlar" dedi. Başını arabanın koltuğuna dayayan adam cevap vermeyince
"Ateş beni duyuyor musun?" Diye sordu Arzu
"Aslanı kaçırdılar" dedi Ateş sadece. Kullandığı arabayı ani bir şekilde durduran Arzu
"Ne?!" Diye bağırdı. Onun tepkisiyle korkan Deniz
"Anne noluyor?" Diye sordu.
"Yok bir şey bebeğim" deyip sakinleşmeye çalıştı
"Ateş sen ne diyorsun? Kim yaptı?" Diye sordu Denize belli etmemeye çalışarak
"Teyzesi ama neden bilmiyorum"
"Tamam ben Denizi babanlara bırakıp geliyorum yanına nerdesin?"
"Gelme Arzu bende zaten mekana gideceğim bir iz bulmak için sende kendi işinde ol haber alırsam söylerim" dedi ve kapattı telefonu, yüzüne kapanan telefona şaşkınca bakan Arzu arabayı çalıştırdı ve doğru Arslanlı malikanesine sürdü. Denizle birlikte arabadan inip eve doğru yürüdü. Eve girmesiyle Defne hanımla karşılaşmıştı her ne kadar görmek istemesede. Denizi görmesiyle gözleri parlayan Defne hanımın anlaşılan bir şeyden haberi yoktu. Kendisine doğru koşan torununu kollarına alan kadın Arzuya bakıp
"Hoşgeldin Arzu" dedi, sadece başını sallayan Arzu
"Deniz bir kaç saat burda kalabilir mi? Benim işlerim varda" dedi
"Tabikide kalabilir, bende çok özlemişim zaten bitanemi" dedi Denizi öperek
"Teşekkür ederim" Arzu kızının yanına gelip
"Bebeğim benim işlerim bitene kadar burda kalacaksın uslu dur tamam mı?" Dedi. Başını sallayan Deniz annesiyle vedalaştı. Arzu malikaneden çıkıp arabasına binecekken Cihan beyle karşılaştı bu sefer
"Arzu hoşgeldin, umarım yalnız değilsin Denizle geldin değil mi?" Diye sordu.
"Evet Denizi buraya bıraktım" dedi tereddütle oda bilmiyordu anlaşılan Arzu söyleyip söylememek arasında kalmıştı
"Harika o zaman bugün işe gitmek yok bana Aslanıda getirteyimde torunlarımla birlikte ağız tadıyla bir emeklilik yaşayayım" dedi sevinçli sesiyle,fakat Arzunun endişeli ve düşünceli yüzüne bakınca gülüşü yavaş yavaş düştü
"Arzu sen iyi misin?" Diye sordu. Arzu kararsızdı ama zaten öğrenecekti hem belki Ateşe yardım ederdi
"Cihan bey" dedi saçlarını kulakları ardına vererek
"Aslan.." Cihan beyin yüzünde büyük bir endişe yarandı
"Nolmuş Aslana?"
"Aslanı kaçırmışlar" dedi bir çırpıda. Gözleri büyüyen adamın o az önceki neşeli yüzüne birden bir öfke indi
"Nasıl Aslanı kaçırmışlar? Sen nerden biliyorsun?" Dedi sert sesiyle
"Ateşle konuştun anlaşılan sizi endişelendirmek istememiş ama sesi çok kötüydü. Kendi mekanına gidecekti orda bir şeyler bulmaya çalışacaktı..." Arzu sözün bitirmeden hemen arabasına geri bindi Cihan bey
"Cihan bey!" Ardında oda arabasına binip Ateşin yanına gitti. Cihan beyle aynı anda varmıştılar. Mekana girdiklerinde Ateş etrafa ateş saçıyordu. Gelen ikiliye baktı kaşlarını çatarak
"Baba?" Dedi şaşkınca Arzu ve babasının aynı anda gelmesi galip gelmişti
"Kim kaçırdı torunumu?" Dedi Cihan bey öfkeyle, Ateş bu sefer Arzuya baktı, Arzuysa omuzlarını silkti.
"Şu beni evlendirmeye çalıştığınız kız" dedi öfkeyle, Arzu yüzünü buluşturarak
"Ne?!" Dedi şaşkınca, Ateş onunla konuşmayı sonraya not etti
"İyide niye böyle bir şey yapsın? Yeğeni değil mi bu çocuk onun" dedi Cihan bey
"Belkide intikam istiyordur" dedi Arzu Ateşe bakarak. Zaten en başından beri haz etmemişti o kızdan
"Büyük ihtimal öyle, aklınca ablasının intikamını alacak ama tek başına değil. Beni arayan bir erkek sesiydi. Birisi ona yardım ediyor"
"Peki senden bir şey istemedi mi? Arayıp ne söyledi?" Diye sordu Cihan bey
"İstedi. Ölmemi istedi" ikiside şaşkınca bakıyordu ona Ateş bunu sanki normal bir şeymiş gibi söylüyordu.

Gözümden Düşdüğün An Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang