33.bölüm

1.4K 53 53
                                    

"Arzu" dedi Ateş şaşkınlıkla. Çocuklar o sırada koşarak içeri girdiler. Deniz babasına koşup
"Babaaaa!" Diye kucağına atladı. Hemen kızını kucağına alan Ateş hala Arzuya bakıyordu.
"Hala sende mi burdaydın?" Diye sordu Melis
"Evet halacım Aslanı ziyarete geldim bende" dedi Mira yeğenine
"Demek Aslanı ziyarete geldin. Ne güzel bir ziyaret bu böyle" dedi Arzu kinayeyle
"Bende gidiyordum zaten" dedi Mira
"Yok rahatsız olma, ben çocukları bırakmaya geldim zaten Aslanı görmek istiyordular. Gidiyorum" deyip gidecekken
"Arzu, bekle bir dakika lütfen konuşmak istediğim bir konu varda" dedi durdurmak için
"O zaman ben kaçıyorum sonra görüşürüz" dedi ayrıldı ordan Mira.
"Kızlar hadi siz gidin Aslanın yanına bizde geliyoruz şimdi" dedi Ateş
"Baba Aslan bizimle bahçeye çıkmıyor" dedi Deniz
"Tamam ben onunla konuşacağım sen Melise odanı gösterdin mi?" Diye sordu Ateş
"Hayır unuttum" dedi ve ablasının elini tutup odasına doğru koştu. Onların çıkmasıyla Arzuya bakan Ateş
"Arzu bak düşündüğün gibi bir şey değil birden yapıştı dudaklarıma anlamadım bile" diye açıklama yapınca Arzu eliyle onu durdurdu
"Senin özel hayatın beni zerre ilgilendirmez. Umrundaki değil sen bu açıklamaları karına yap, beni ilgilendiren çocuklar. 2 tane çocuğun var senin, biride bu evde seninle yaşıyor, evinin salonunda genç bir kızla öpüşünce bunlarıda hesaba kat. Eğer biraz daha erken olsaydı kızlar sizi o halde görecekti. Ben kızımın böyle bir şeye şahit olmasını istemiyorum"dedi.
"Ya tamam bende salak değilim zaten evimin içinde kızla öpüşeyim. Kız bir anda yapıştı ne yapayım?" Dedi Ateş
"Sana zaten her kes her şeyi zorla yaptırıyor sen sütten çıkmış ak kaşıksın" dedi sinirle
"Benim ne suçum var geri çektim işte hemen"
"Bir araştır istersen Ateş belki buda annenin oyunudur. annenin yeni modelidir. Eğer öyleyse yapıştır tokatı hamile kalmadan gönder" deyince Ateş
"Bak konuyu saptırma" dedi
"Konuyu saptırmıyorum. Aslanla bir arpa boyu kadar yol sarfetti mi acaba?" Diye sordu kollarını önünde birleştirerek
"Konuşmuyor benimle inatçı herif"
"Neden acaba?"
"Arzu Allah aşkına ne yapayım daha. Çocuk değil mi bu oyun oynarsın iki seversin yumuşar işte, bu benden beter"
"Hayır Aslan çok mülayim ve yumuşak kalpli bir çocuk ama sen onun kalbini öyle kırdın ki sana yumuşatamıyor. 5 yıldır senden sadece korku duygusunu gören bir çocuk için bence gayet normal bir tavır"
"Tamam haklısın ne yapayım peki?" Dedi
"Onunla aranı sadece Melek düzeltebilir sende bunun farkındasın" koltuğa oturdu Ateş
"Biliyorum. O kadınla aramda bu kadar büyük bir bağın olması canımı sıkıyor" güldü Arzu oda aynı şeyi Ateş için düşünüyordu. Yanına gitti ve oda oturdu
"Dünyada boşanan ilk evliler siz değilsiniz hele sen hiç değilsin. Boşacanacaksan adam gibi boşan Meleği cezalandıracağım diye Aslanı cezalandırıyorsun"
"Aslanı arada görmesine izin versem bile asla onunla kalmasına izin vermem"
"Ateş Aslan çok hassas bir çocuk ve bunca yıl sadece annesine bağlanmış. Şimdi bir anda annesini ondan aldın. Bu çocuk hastanede gözlerini açtığında annesi yoktu ve halada nerde olduğunu bilmiyor bu sana bir yerden tanıdık geliyor mu?" Diye sordu. Güldü Ateş, tanıdıktı. Oda aynı şeyi yaşamıştı. Hastanede gözlerini açtığında Arzu yoktu. Ateş için en değerli insan Arzuydu ve hastanede terkedilmişti Aslan içinde en değerli şey annesiydi ve oda babası gibi hastanede terkedilmişti
"Nasıl unutulum?" Dedi ona bakarak
"Aynı şeyi şu an Aslanda yaşıyor ve oda tıpkı senin gibi acısını annesini ondan alandan çıkarıyor yani senden"
"Yarın götüreceğim annesine bakalım ne olacak" başını salladı Arzu, Selim salona girdi o sırada
"Ooooo kimler buradaymış?" Dedi ve Arzuyla sarıldı.
"Nasılsın canım?" Dedi Arzu arkadaşına
"İyiyim yüzünü gören cennetlik" dedi
"Sorma bu aralar biraz karışığım yarın işe başlıyorum"
"Öyle mi güzel haber o zaman kutlayayım bunu"
"Şimdi değil ama benim Elifle randevum var" deyince Elifin adını duymasıyla yüzü düşdü Selimin, onun bu halini farkeden Ateş
"Elif nasıl?" Diye sordu Ateş. Şaşırmıştı onu sormasına
"İyide ne alaka sen şimdi Elifi sordun?"
"Öylesine uzun zaman olmuş görmeyeli" dedi. Selim araya girip
"Ben gidip bir çocuklara bakayım. Arzucum bu hafta içi arkadaşına bir yer ayırıyorsun ve görüşüyoruz" dedi ve Arzuya sarılıp çıktı salondan. Arzu onun gitmesiyle Ateşe döndü
"Bunların olayı ne?" Dedi
"Arkadaşın arkadaşımı reddetti" dedi kısaca. Şaşırmıştı Arzu
"Benim niye haberim yok. İyide niye? Yani Elif bayağı hoşlanıyordu Selimden" dedi şaşkınca. Ateş niyesini biliyordu ama ne Arzu nedeki Selim bilmiyordu niyesini.
"Onuda arkadaşına sorarsın" dedi Ateş
"Neyse gidiyorum ben dönüşte alırım çocukları" dedi ve oda çıktı salondan Ateşte onunla birlikte çıktı ve yolcu edip çocukların yanına gitti. Selim çocuklarla birlikte bahçede oturmuş bir şey konuşuyordu ve onlarda kahkahayla gülüyordular. Aslanın ayağındaki kırıklar nedeniyle oyun oynayamıyordular o yüzden Selimde onlarla oturarak oynana bilecek bir oyun bulmuştu. Aslanın yüzündeki mutluluk ve kahkahası Ateşin içine işliyordu. Eğer yanlarına gitse oğlu yüzünü asacaktı o yüzden salona geri döndü. Kendisine içki koyup koltuğa oturdu. Bir süre sonra Selimde geldi yanına oda bir içki alıp yanına oturdu
"Ne yapıyorlar?" Diye sordu Ateş
"Miranın getirdiği Legolarla oynuyorlar" dedi Selim
"Eeee anlat bakalım konuşamadık" dedi arkadaşına. Arkasına yaslanan Ateş bütün olanları anlattı Selime
"Yani senin anlayacağın oyuna gelmişim" dedi sonda
"Tamam da Ateş hani matematikte bir kurar vardır ya toplananların yeri değişsede sonuç değişmez diye sendede biraz o hesap sanki. Tamam sizin Mardin'e gidene kadar olan her şeyi annen planlamışta sonuç yine aynı, sen yinede Arzuya ihanet etti bu değişmediki"
"Biliyorum ama en azından bunu yapanlar cezasını çekecek"
"Ateş bak sinirini anlıyorum ama Aslanı düşünmelisin. Aslan annesi olmadan yapamaz. Boşansan bile oğlunun annesinden ayıramazsın"
"Bana kalsa ayırırımda Aslan annesine fazla düşkün. 1 haftadır açlık grevine başladı resmen. Yarın seni annene götüreceğim dedim ilk defa bugün yemek yedi doğru düzgün"
"Al işte bunları hesaba katmalısın. Arzuyla nasıl peki?" Dedi bu sefer
"Arzunun biran önce o kılkuyruktan boşanması gerek ama nasıl? Bir yolunu bulmalıyım. Arzuya kalsa hayatta boşanmaz benim öyle bir şey yapmam lazımki Barış boşanmayı istemeli"
"Valla bence asıl Barış hayatta boşanmaz. Acaba diyorum bıraksan mı peşlerini milleti bir rahat mı bıraksan" dedi Selim. Ateş sertçe baktı ona
"Selim bu işin sonunda ya Arzu benim olacak, yadaki benim olacak. Ben ikinci bir seçenek görmüyorum ve tavsiyeleride kabul etmiyorum kardeşim" dedi ve önüne döndü.
"Lan Arzudan önce bir kendin boşan"
"Melekten boşanmak bir dakikamı bile almaz. Ama..." deyip durunca ona baktı Selim
"Ama?"
"Biri bitmeden diğeri başlıyor kardeşim. Şu Barışın kardeşi Mira" dedi
"Ha biliyorum onu Mira şımarığın tekidir kolay kolay etkilenmez birinde. Çok güzel kız ha" dedi
"Kız kafayı taktı bana. Zaten ilk gördüğümdede bir yanaştı ama o zaman fazla üstünde durmadım. Bugün buraya geldi güya Aslanı ziyarete, çocuğumun olduğu evde gün ortasında salonda dudaklarıma yapıştı kız" dedi ve içkisinden içti. Selim şok olmuşcasına ona bakıyordu.
"Yuh! Sen ne yaptın?"
"Ne yapacağım geri çektim hemen ama işte biraz geç kaldım"
"Neye?"bakışlarını tekrar ona çevirdi
"Arzu gördü" deyince bir şok daha geçirdi Selim
"Ne diyorsun oğlum sen eee ne oldu sonra?" Dedi merakla
"Ne olacak aradan çıkıp gitti. Hayır bide tam o sırada çocuklar içeri girdi. Ya onlar görseydi?" Dedi söylenerek
"Peki Arzu tam olarak ne tepki verdi? Yani kıskanma falan hissettin mi?" Diye sordu Selim
O an dikkat etmemişti Ateş ama Arzu zaten dün ona hala aşık olduğunu söylemişti.
"Dikkat etmedim ama daha çok sinirliydi, ya çocuklar görseydi diye, ki haklıda"
"Sen ne yap biliyor musun? Kıza ilk iki evliliğini ve nasıl sonuçlandığını anlat arkasına bakmadan kaçar" dedi şakayla, onun sözleriyle güldü Ateş
"Sence kızın derdi evlilik mi? Neyse zaten benim uğraşıracak adam olmadığımı anlayıp kendiliğinden gider"
"Umarım"
Saat akşama geliyordu Ateş çocuklar ve Selimle birlikte yemek masasında oturmuş yemek yiyordular. O sırada Arzu içeri girdi Elifle birlikte. Elifi gören Selim heyecanla yerinde kıpırdandı. Ateş ayağa kalktı
"Hoşgeldin Elif" dedi. Elif elindeki çiçekleri yardımcıya verip
"Hoşbulduk. Ben geçmiş olsun demek istedim" dedi Selime bakmamaya çalışarak
"Teşekkür ederim, buyrun otursanıza"
"Yok biz yemekten geliyoruz zaten Arzu kızları almaya gelecekti bende bir geçmiş olsun diyeyim dedim"
"İyi yapmışsın sağol bari bir kahve ısmarlayayım" dedi. Selime baktı kendisine bakmıyordu.
"Olur" dedi Ateş masadan kalkıp
"Bahçeye çıkarım" dedi.
4ü birlikte deniz kenarındaki oturma alanında oturmuştular hava çok güzeldi ve yavaş yavaş karalıyordu. Evin ışıklanmasıyla harika bir görüntü oluşmuştu. Kahvelerini içerken kimseden ses çıkmıyordu.
"Uzun zaman olmuş görüşmeyeli, neler yapıyorsun?" Diye sordu Elife Ateş
"İyi iş güç yeni bir şey yok" dedi aslında Ateşten hiç haz etmezdi ama kimsesinin bilmediği sırrını yıllardır onunla sakladığı için bir minnet borcu vardı. Selimede aslında bu yüzden "hayır" demişti. Ateş o dönem ne kadar bu meseleyi halledebileceğini söylesede kabul etmemişti.
"Anladım. Sen boşanma avukatıydın değil mi?"
Kafasını salladı Elif kahvesini yudumlarken
"Evet. Galiba ihtiyaçın var" dedi Arzu bugün anlatmıştı olanları
"Var ama senden iyi olmasın benimde iyi avukatlarım var. Ayrıca biliyorsundur benden boşanmak çok kolaydır. Arzu misal mahkemesiz boşandı benden" dedi Arzuya bakarak
"Sende kendini o vaziyete getirmeseydin o zaman" dedi Arzu sinirle, bakışlarını tekrar Elife çeviren Ateş
"Ben sana başka şey soracaktım. Şimdi ben boşandığımda Aslanın velayetinin bende olmasını istiyorum. Yani 4,5 yaşındaki bir çocuğun velayetini annesinden almak olur mu?" Diye sordu aslında bunları merak etmiyordu. Zaten öyle yada böyle Aslanın velayetini alacaktı ama Elif ve Selim aynı ortamda rahat olmuyorlar diye muhabbet açıyordu.
"Kanunen mümkün tabi ama vicdanen 4,5 yaşındaki çocuğu annesinden ayırmak ne kadar doğru bilemem"
"Annesini tanısan anlarsın ne kadar doğru olduğunu"
"Sanki babası çok normal" dedi Arzu kinayeyle
"Evet çocuk genel olarak biraz şanssız" diye yanıtladı onu Ateş. Biraz daha oturduktan sonra Arzu yavaş yavaş gitmeye hazırlanıyordu.
"Geç oldu artık. Kızlarında uyku vakti geliyor. Ben kalkayım" diye ayaklanınca Elifte kalktı
"Bende kalkayım"diye,
"Tamam gidip çocuklara bakalım ne yapıyorlar" dedi Ateş ve çocukların yanına gittiler. Arzuda ayağa kalkınca Selim ve Elif yalnız kaldılar.
Odaya geldiklerinde Arzu kapıyı açtı. İçeri girdiğinde dönüp kaldı. Çünkü kızının odası fazlasıyla büyük ve gösterişliydi.

Gözümden Düşdüğün An Where stories live. Discover now