27. Bölüm

1.4K 45 91
                                    

Duştan çıkan Melek bornozunu giyip aynanın karşısına geçti. Yüzüne nemlendiricisini sürerken çenesindeki morluklara baktı. Ateş dün çenesini sıktığı için morarmıştı. Anlaşılan bugün makyajı biraz abartmalıydı bu morlukları kapatmak için. Banyodan çıkıp odaya gelince aklına gelen şeyle hemen çekmeceye koştu. İçinden aldığı ertesi gün hapını hemen ağzına attı ve su içti. Bu adamdan bir çocuk daha düşünmek bile istemiyordu. Giyinme odasında çıkan Ateşse aceleyle ilacı içen kıza bakıp
"O hapı  vaktinde içseydin şu an hepimiz daha mutluyduk" dedi kravatını düzelterek. Siyah takım elbise çok şık durmuştu üstünde parfümünüde sıkıp tamamen hazır olmuştu

 Siyah takım elbise çok şık durmuştu üstünde parfümünüde sıkıp tamamen hazır olmuştu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Ben hiç bir şekilde mutlu olmayacaktım. Senin mutluluğunda şu an umrumda bile değil. Ama iyiki içmemişim şimdi en azından bir oğlum var" dedi ve oda giysi odasına girdi. Çiçekli hoş, şortlu bir takım giydi. İpli topuklu ayakkabılarıyla çok güzel görünüyordu.

Morluğunu kapatmak için makyajını dediği gibi biraz fazla yaptı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Morluğunu kapatmak için makyajını dediği gibi biraz fazla yaptı. Hazırlanıp odasında çıktı ve oğlunun odasına gitti. Babası evde kaldığı günler annesi onu almadan çıkmazdı odasından. Tam tahmin ettiği gibi uyanıp giyinmesine rağmen annesini bekliyordu.
"Günaydın bebeğim" dedi içi paramparça olsada neşeli sesiyle
"Günaydın anne"
"Hadi aşkım gel kahvaltımızı yapalım sonra beraber gideriz" dedi ve elini tutup birlikte kahvaltıya gittiler. Ateş kahvaltı yapmadan çıkmıştı. Yine sadece ikisi kalmıştı. Oğluna yemeğini yedirip kendiside yedikten sonra hazırlanıp çıkacakken kapıdaki koruma önlerini kesti
"Noluyor?" Dedi Melek
"Melek hanım Ateş beyin kesin emri var siz dışarı çıkamazsınız" dedi.
"Ne? Saçmalama oğlumu okuluna götüreceğim"
"Küçük beyi okula biz bırakacağız. Ateş bey sizin evden çıkamayacağınızı söyledi" beyninden vurulmuşa döndü Melek. Bu adam ne yapıyordu böyle. Anlamaz gözlerle kendisine bakan oğlunu korkutmamak için onun boy hizasına geldi
"Anneciğim ben bugün seninle gelemeyeceğim maalesef" dedi. Anında yüzü düşen Aslan anlamıştı ne olduğunu artık, yine babası onları cezalandırıyordu. Annesini üzmemek için kafasını salladı usulca
"Tamam üzülme sen önümüzdeki yıl yine gösteriler olacak onlara gelirsin" dedi koca adam gibi. Oğlunun yaşından olgun düşünüp annesini üzmemeye çalışması Meleğin canını acıtıyordu. Daha 4.5 yaşındaydı oğlu. Bunları düşünecek yaşta değildi. En azından oğlu babası gibi acımasız değildi. Olmasınada asla izin vermeyecekti.
"Tamam anneciğim hadi git sen abilerle döndüğünde anlatırsın bana her şeyi" dedi ve yanaklarında öpüp gönderdi oğlunu. Korumanın elinden tutup giden Aslan annesine el sallayarak arabaya bindi. Melek sinirle odaya döndü ve telefonu eline alıp Ateşi aradı. Bir kaç çalıştan sonra açılan telefondan Ateş sert bir şekilde
"Noldu?" Dedi
"Sen ne yapıyorsun ya? Ne demek evden dışarı çıkmama izin yok?" Dedi Melek sinirle
"Sen salak gibi dünkü konuşmadan sonra bugün dışarı çıkmaya mı çalıştın? Hiç mi akıllanmayacaksın sen?" Dedi Ateş sakin ama sert bir şekilde.
"Oğlumun gösterisine gidecektim sadece sen gitmiyorsun bari bırak ben gideyim"
"Hazırlan saat 8de seni alacağım eğer 8de eve gelip seni hazır görmezsem oğlun eve gelmeyecek Melek" dedi ve telefonu kapattı.

Gözümden Düşdüğün An Where stories live. Discover now