İsimsiz #2

0 0 0
                                    

İkizlerden biri hızlıca Oliver'ın sırtına atladı. Sağır olanıydı o. İkisinin de sarı, düz saçları vardı. Birinin gözlerine simsiyah bir kurdele bağlıydı, o da kör olan ikizdi. Bu ikizlerin kimliği asla bilinmiyordu. Adları, nereli oldukları, aileleri... asla öğrenemeyeceğiz herhalde.
"Rahat bırak beni, manyak!" diye çığlık attı Oliver. Boğazına dayanan hançeri uzaklaştırmaya çalışırken. "Yeter! Size bir zararım yoktu benim, ne bu öfke?" İkizlerden kör olanı konuştu. "Bize bir şey yapmadın Oli. Şair'in emrindeyiz."
Oliver sinirle bağırdı. "Hangisi 'Şair', William mı? O olamaz, William sayısalcıdır. Valeriy? Yok.. o şiire ilgili değildir..! Aleksey? O aptalın tekidir, kalemi bile tutamaz o!"
Tam o anda rüzgar sertçe çarptı ve koyu ahşaptan yapılmış çalışma masasının üzerindeki yeni basılmış, tertemiz el yazısı ile donanmış kağıtlar yerdeki bembeyaz yün halıya süzülüverdi. "Özür dilerim ama haklıyım, bana kızamazsın Feliks!"
Oğlu hakkıbda yapılan aptal yorumlar haylice sinirlendirmişti Feilks'in can çekişen ruhunu. Oliver'ın gözlerinde bir ruh canlandı. Derisi çürümüş, yüzündeki yaralar açık, kanları kurumuş bir ruh. Tabii ki de kim olduğunu biliyordu. Ortağı, ilk ve tek arkadaşı, sırdaşı... -

(Devam edebilir)

WritingsWhere stories live. Discover now