eleven ~ can't sleep

9 1 12
                                    

Jurin uzandığı yatakta bir sağına, bir soluna dönüyor, bir türlü uyuyamıyordu. Yanındaki boşta olan yastığı aldı, kollarını dolayıp sarıldı. Aklı öyle karışıktı ki gözüne uyku girmiyordu. Yaşadığı şeyler çok fazlaydı, her şey bir anda gelişmişti resmen.

Sonunda uyuyamayacağının farkına vardığında kalktı ve ses yapmamaya dikkat ederek mutfağa ilerledi. Belki bir kahve yapar, bu esnada da düşünürdü. Sessizce attı adımlarını, Maya'yı uyandırmak istemezdi. Oysaki o zaten uyumamıştı, Jurin bunu yanan ışığı görmesiyle anladı fakat mutfağın önüne gelmişti bile.

Maya bardağına kahve koyup makineye yerleştirmek üzereyken kapının eşiğinde onu izleyen Jurin'i farketti. "Ahh demek sen de uyuyamadın. Sen de bir kahve ister misin?" Jurin'den aldığı baş onayıyla bir bardak daha hazırladı ve makineye yerleştirdi. Bu sırada Jurin de içeri girip orta tezgahın yanındaki bar sandalyelerinden birine oturdu.

"Yaptığım her şey neden yanlış?" Jurin'in kendi kendine konuşur gibi söylenmesi Maya'nın dikkatinden kaçmamıştı. "Neyden bahsediyorsun?"

"Burada kalmayı kabul etmemeliydim." Önündeki tezgahta birleştirdiği elleriyle oynuyor, gözlerini de oradan ayırmıyordu. Maya onun karşısına geçerken merakla sordu. "Neden böyle düşünüyorsun?"

Jurin o an kafasını kaldırıp gözlerine odaklandı. "Sana umut vermek istemiyorum." Dört kelime barındıran bu cümle Maya'nın kalbine minik bir sızı girmesine neden olurken Jurin devam etti. "Onu seviyorum. Beni hiçbir zaman görmeyeceğini de biliyorum ama bundan vazgeçemiyorum."

Maya içi burkulur gibi baktı sevdiği kıza. "Vazgeçmek istemiyorsun."

"Belki de öyledir." Tekrar eğdi başını.  "Bugün yaşadığımız şey için özür dilerim."
Maya anlamamış gibi baktı suratına. "Böyle bir şeye izin vermemem gerekirdi. Kalbim ona ait, Chisa'ya."

Maya'nın boğazındaki kuruluk yutkunmasını zorlaştırırken kahve makinesinden gelen sesle o tarafa dönmek zorunda kaldı. Gözlerindeki doluluk hissinin farkındaydı, yaşların düşmemesi için derin bir nefes alıp kendini toparladı. Sahte bir gülüş yerleştirdi suratına, bardakları makineden alıp tekrar Jurin'e döndü.

"Al bakalım." Jurin kahvesini alırken baktı ona, bir cevap bekliyordu ama Maya sadece kahvesini içiyordu. Belli ki bu konu hakkında konuşmak istemiyordu. "Bir şey söylemeyecek misin?"

"Ne söyleyebilirim ki?" Sonra bardağı tezgaha bırakıp devam etti. "Tamam, bak. Eğer burada kalmak istemiyorsan anlarım ama sana karşı yanlış bir şey yapmayacağımın sözünü veriyorum. Bugün için asıl özür dilemesi gereken benim, sana o şekilde yaklaşmamam gerekirdi."

Jurin, her seferinde onun bu samimiyetine şaşırmaktan alıkoyamıyordu kendini. Şu tanıştıkları birkaç gün içinde anladığı tek bir şey vardı. O da, Maya'nın gerçekten iyi biri olduğuydu. Fakat burada kalmak ikisi için de iyi olmayacaktı, bunun farkındaydı.

"Yardım etmek istediğinin farkındayım ama gitmem ikimiz için de en iyisi olacak."

Maya isteksiz olduğunu belli edercesine başını salladı. Gitmesini istemiyordu fakat bu konuda onu zorlayamazdı.

Birlikte kahvelerini içtiler ardından birbirlerine iyi geceler dileklerini sunduktan sonra odalarına çekildiler. İkisi de uyuyamayacağını biliyordu. Maya yatağında dönüp dururken Jurin eşyalarını toparlamaya başladı, zaten her şeyini tamamen çıkarmadığından dolayı çok da uzun sürmemişti.

ꜱᴛʀᴀᴡʙᴇʀʀʏ ᴄᴀᴋᴇ ~ ᴄʜɪᴊᴜ [chisa & jurin] xɢWhere stories live. Discover now