Final

3.2K 149 17
                                    

Onun varlığıyla; Düşüncelerim değişmişti, hislerim değişmişti, hayata bakış açım değişmişti. O beni değiştirmişti. Tavan arasındaki odadan çıkarıp kollarına hapsetmişti beni ve ben sonsuza dek bu hapiste mahkum olmak istiyordum.

Birlikte geçirdiğimiz her vakit değerliydi benim için. Düşündükçe gözlerimin dolmasina engel olamıyordum. Eskiden beni 'Erkekler ağlamaz!' der sustururlardı. Peki ya o izin verir miydi ağlamama? Her ağladığımda omuzlarında sakinleştirmişti beni. Eskiden beni 'Aptalca hareketlerini kes ve büyü artık!' gibisinden laflarla kısıtlamışlardı. Peki ya o? Her anımda arkamdaydı, bana destek olmak için yanımdaydı.

Huzur bulduğum bedene daha da sırnaşarak, usul usul saçlarımı okşayan ince parmakların tadını çıkardım.

Mayışmaya başladığımı hissettim.

"Bebeğim, yorgunsan eğer uyuyabilirsin seni daha sonra yatağına götürürüm."

"Süt?"

"Catherine!"
Aniden yükselen sesiyle irkilmiştim.

"Buyurun efendim."deyip başını öne eğen otuzlu yaşlarındaki kadın, babamın ev işleri ile ilgilenmesi için tuttuğu yeni birkaç hizmetçiden yalnızca biriydi.

"Çilekli süt hazırla."

"Tabii efendim."

"Baba, oyun."

"Güzelim oyunumuzu sonra oynarız, şimdi uyku vakti."

"Ama oyun?"

"Sonra bebeğim, yorgun görünüyorsun. Önce iyice dinlen sonra söz oynayacağız."

"Ben Joker olayım sen de Batman ol sevgili olalım sonra olur mu?"

"Joker ve Batman takıntının geçeli çok olduğunu düşünüyordum."

"Bu takıntı değil baba! Aşkla bağlıyım ben onlara!"

"Oynamıyoruz Batman falan!"

"Ya baba!"

"Aşkla bağlı olmadığın bir şey söyle oynayalım!"

Kıskançlık kokusu alıyordum, hem de en komiğinden!

"Ama baba lütfenn... Hem söz verdin!"

"Ben oyun oynayacağımıza söz verdim. Senin Jokerle bilmem Batmanle aşk yaşamana izin vermedim."

"Ama..."

"Aması yok."

"O zaman sen Lodos ol ben de Yekta. Her şey aynı kalsın."

"Süper kahramancılık oynamak istemiyor muydun?"

"Sen zaten benim kahramanımsın."
Kocaman sarıldım babama! Kocaman hem de!

Onu çok seviyordum, beni çok seviyordu.

Ben o gün kendime bir söz verdim;
Sonsuza dek birlikte.

Her şey gelip geçicidir bu dünyada bakarsın etrafına, bir varsın bir yoksun. Geri dönüşü olmayan yollara girersin bazen. Bazen ise tanımadığın bir yabancının arabasına binerek yaptığın aptallığın sefasını sürersin. Mutluluk dediğimiz de buydu işte ansızın gelir ve geldiği gibi neşelendirirdi çevreyi. Sevgiyle birlikte olmak bunu gerektirirdi.

Çoğu insan geçmişte yaşadıklarını unutamaz ve geleceğini bu yaşanmışlıklara göre şartlardı, oysaki durum göründüğünden çok farklıydı.
Kim bilebilirdi ki, o tavan arasındaki çocuğun ileride masal gibi bir evde hayallerini süsleyen insanla mutluluğu bulacağını? Kim bilebilirdi ki, uğradığın sayısız tacizden sonra yeniden güvenli kollara varacağını? Kim bilebilirdi ki, baba sevgisi görmemiş bir çocuğun karşısına çıkan rastgele bir adamın ona bu sevgiyi sonsuza dek yaşatacağını?

Kimse bilemezdi, o tavan arasından çıkıp rüya gibi bir evde sevdiğiyle yaşamanın verdiği hissi. Kimse bilemezdi, sayısız tacize uğrayan kimsesiz ve çaresiz bir çocuğun benimsenmesinin verdiği hissi. Kimse bilemezdi, babasından göremediği sevgiyi sevgilisinden görmenin verdiği hissi.

Önceden hayalini kuramadığın hayatı yaşıyor olmanın hissini bilemezdi kimse.

Geriye dönüp bakınca aptallılarla dolu mutluluklar görüyordum.
Sahi ya, ben ani gaza gelişlerim ve aptallıklarım sayesinde mutlu ve özgürdüm.

Ya o arabaya hiç binmeseydim?

Şey...
Aslında o gün organlarımı alabilirdi...
Yani, en basitinden bir böbrek bile 2500 dolar ederken organlarımı almaması bi' tık şaşırtıcı gelmiyor değil...

Yekta, aptal olma!

Ahh
Her neyse...

Özetle; hayatta bazen bazı çılgınlıklar yapmak gerekir, her ne kadar işin sonu öbür tarafta bitebilecek olsa bile...

Bana göre 'risk' her zaman alınmaya değerdi.

Ben risk almıştım ve buna kesinlikle değmişti.

"Oğlum, süt biteli 10 dakika oluyor. Boş biberonu emip duruyorsun, emzik uzatıyorum elimi ittiriyorsun. Bir sorun mu var?"

"Süt, biraz daha süt."

Onunla başlayan hikayemin onunla bitmek üzere kapatılmıştı kapağı. Beni, yeni ve güzel anılar beklerken sizler de mutlu olmaya bakın. Unutmayın, hayat geçmişe takılıp üzülmek için fazla kısa.

Ana odalanın, anı yaşayın. Her kötülük içinde bir iyilik, her üzgünlük ise içerisinde bir nebze de olsa mutluluk barındırır. Sizin göreviniz ise üzgünlükler ve kötülüklerle dolu bu hayatta iyiliği ve mutluluğu bulmak. Kim bilir, belki de oldukça yakınınızdadır?

***

Uzun sayılabilecek bir aradan sonra tekrardan merhabalar.

Biliyorum, kurgu biraz acamiceydi.
Umuyorum ki ileriki kurgularda bunu düzleteceğim.

Şunu söylemeliyim, bu kitap benim yazıp yazıp sonunda yayınlamaya karar verdiğim ilk kitabımdı dolayısıyla fazla duygusal bir an yaşıyorum şu an.

Bu süreçte yanımda olan, bana destek olan herkese çok teşekkür ederim.

Her biriniz yazdığınız yorumlarla kimi zaman güldürdünüz, kimi zaman ise içimi sıcacık yaptınız.

Tüm bunlar için hepinize çok teşekkür ediyorum ve sizleri, kısa bir süre içerisinde yayınlanacak olan 2. Kitabıma davet ediyorum.

Veee sormak istediğim birkaç soru varrr!!!!

Kitapta en sevdiğiniz yer?

Kitapta en sevmediğiniz yer?
(Evet, cevapları tahmin ettim bile.)

Hepinizi çok seviyorum.

Sevgiyle kalın, hoşça kalın♡♧

MY LITTLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin