Tanışma

20.7K 491 203
                                    

Bugün işten erken çıkmıştım oldukça yorgundum bunun sebebi ise her şeye benim koşturuyor olmamdı. Çalıştığım kafede bir süredir eleman eksikti fakat patron, kâr etmek için yeni birisini işe almıyordu ve bu durum beni bir hayli yoruyordu. Artık cidden bıkmıştım fakat çalışmak zorundaydım.

Annem ben küçükken bizi bırakıp gitmişti, zaten hep benden nefret ettiğini söylerdi. 'Annemin gidişinin sebebi gerçekten ben miydim?' Bu soruyu hep düşünmüşümdür fakat cevabını veren ise babamdı 'EVET, SENDEN NEFRET EDİYORUM!'
Basit denklem aslında.

Babamdan şiddet görüyordum fakat bu brnim için önemli değildi, sevgi istemiştim ben. Sadece sokakta aileleriyle birlikte gülümseyerek dondurma yiyen çocuklar gibi olmak istemiştim hep. Şimdi 17 yaşındaydım, kaybolan çocukluğumun asla geri gelmeyeceğini bana öğreten yaştaydım.

Çalığtığım kafe deniz kenarına oldukça yakındı. Belki de biraz kafa dinlemekten zarar gelmez diye o tarafa doğru ilerledim. İçimde garip bir his vardı, biri beni takip mi ediyordu?
Eğer biri beni takip ediyorsa...
Umarım o kişi babam değildir, vücudumun daha fazla darbeyi kaldırabileceğini düşünmüyorum.

Deniz kıyısının hemen önüne bağdaş kurarak oturdum ve düşünmeye başladım, neden ben?

Bir anne çocuğundan neden nefret eder? Peki ya bir baba çocuğundan neden nefret eder?
Annesi ve babasının nefret ettiği bir çocuk kendi hakkında neler düşünmeli?

Tüm bu sorular kafamın içinde dönüp duruyordu, bir cevap arıyordum fakat nafile. O cevabı asla bulamayacaktım.

Hemen yanımda bir hareketlilik hissettim bu irkilmeme sebep olmuştu.

"Sorun ne ufaklık?"

Adam bu soruyu sorana kadar gözlerimden akan yaşları farkında bile değildim.

"Sorun yok, iyiyim ben. Soruduğunuz için teşekkür ederim."

"Bir sorun olduğu aşikâr eğer anlatırsan çözmene yardımcı olabilirim. Hem kaç yaşındasın bakalım sen?"

Aslında içimi döksem fena olmazdı, hem adamla tesadüf eseri karşılaşmıştık yani belki de bir daha yüzünü bile görmeyecektim.

Bu fikir mantıklı geldi ve anlatmaya başladım.

"17 yaşındayım ve sorun ailem"

"Kavga mı ettiniz?"

"Benim hiçbir zaman kavga edecek bir ailem olmadı. Kim bilir belki de beni kavga edecek kadar bile önemsemiyorlardır ha?"

"Böyle düşünme ufaklık sonuçta her baba oğlunu sever sadece senin baban annen için fazla üzülmüş olmalı bunun sorumluluğunu sana yüklediği için de bu şekilde davranıyor, 17 yaşındasın önünde uzun bir gelecek var. Bunları düşünmek yerine o adamdan nasıl uzaklaşacağını düşünmelisin. O adam sana zarar veriyor, kasten ya da istemsizce fark etmez, ondan uzaklaşmalısın."

"Sen tüm bunları nereden biliyorsun?"

2 ihtimal var

1 adam medyum

2 başım dertte

Lütfen medyum ol, lütfen medyum ol.

"Siktir"diye mırıldandı adam.

Kesinlikle medyum değil.

Hemen ayağı kalktım ve koşar adımlarla yürümeye başladım.

Nereye gittiğim hakkında en ufak fikrim yoktu fakat eve veya kafeye gitmeyecektim sonuçta çalıştığüm yeri ve oturduğum evi öğrenirse peşimi bırakmayabilirdi. Gerçi adam annemin bizi terk etmesine kadar biliyordu, çalıştığım yeri ve evimi de biliyor olmalıydı.

Arkamdan geldi ve kolumdan tutarak beni kendisine çevirdi.

Sahilden ne ara bu kadar uzaklaştığımızı bilmiyordum fakat ara sokaktaydık yine düşüncelerimle boğuşmaktan önüme bakmayı unutmuş olmalıydım ki bunu bana yine o adamın sesi hatırlatmıştı.

"Bak Yekta, benim adım Lodos. Sana yardımcı olabilirim."

"Beni nereden tanıyorsun?"

"Söz veriyorum hepsini anlatacağım ama öncesinde bir sorum var."

"Dinliyorum."

"Benimle gelmek ister misin?"

"Ne?"

"Bak ufaklık, seni uzun zamandır tanıyorum ve şiddet gördüğünü biliyorum. Eğer sen de istersen benimle gelebilirsin, dünyanın en mutlu insanı olmanı sağlarım."

Tanımadığım biriyle gitmek hangi aklın kârı bilmiyorum gerçi en fazla ne olabilir ki? Bi' ihtimal organ mafyasıdır ve organlarımı satar yani özetle öldürür, aslında ben öleli çok oluyor.

Diğer bi' ihtimalle beni kölesi yapar. Ahh hadi ama ben zaten bi' köle gibiyim bu resmiyete geçse ne olacak ki?

Anlık bir gaza gelişle kabul ettim.

"Kabul ediyorum."

"Bak hemen redde-
Dur bi' dakika, ne?"

"Kabul ediyorum."
Siktir bu kadar çabuk gaza gelmemem gerekiyordu.

Umarım hayatım iyice boka sarmaz.

Bir anda kolumdan tutup beni kendine çekerek sarıldı, bu eylemine karşılık verdim, sonuçta anladığım kadarıyla artık onunla yaşayacaktım.

Mutlu muydum? Evet.
Çünkü en sonunda babam olacak adi heriften kurtuluyordum. Yani umarım...

"Gel hadi benle."

Sanırım bi' tık fazla aceleci davranmıştım fakat bu adamın bana zarar vereceğini düşünmüyordum bunun sebebi ise teklifini kabul ettiğimden beri ağzı kulaklarındaydı, gerçi bunun sebebi satacağı organlarımdan fazlasıyla para kazanacak olması da olabilirdi.

Lütfen organlarımı satmasın, lütfennn.

"Nereye?"

En azından bunu sormaya hakkım vardı bence.

"Arabaya bebeğim."

Bebeğim?
Senin anandır bebek! Demeyi çok isterdim ama diyemedim maalesef.

"Şey...
Bebeğim demesen?"

İç sesim ve konuşma şeklim tamamen çelişiyordu. Bunun sebebi kesinlikle Lodosun öldürücü bakışları değildi(!)

Öldürücü demişken...

"Bu konuyu sonra konuşuruz bin hadi."

Arabada yolcu koltuğuna oturdum ve kapımı kapatmasının hemen ardından ön taraftan dolaşarak sürücü koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırdı. Araba ilerledikçe daha fazla içimde tutamayacağımı fark ederek onu gördüğümden beri içimi kemiren soruyu soruverdim.

"Organ mafyası mısın?
Bak benim organlarım hiç güzel değildir bence hem bak çok dayakta yedim kollarım falan hep patlıcan gibi-renginden dolayı- bak vallaha para etmez benim organlar ye-"

Tam yemin etmek üzereyken mükemmel bir kahkaha eşliğinde sözüm kesildi. Bana gülüyordu, bu hoşuma gitmemişti.

"Ne diye gülüyorsun? Organlarımı alacağın yetmedi bi' de gül zaten dimi?"

Daha da sesli gülmeye başladı.

Sinirlerim bozulmuştu.

"Keser misin artık gülmeyi. Böyle mafya mı olur ya benden çok gülüyo' "

"Güzelim-"
Bak hâla gülüyor.

Ah bi' de gülmekten konuşabilsen bari.

"Ben organ mafyasi değilim ki."

Evet, şimdi size bir sorum olacak.

Sizce ben ne yapmalıyım.

A) şükür namazı kılmak

B) götümü kollamak

Umarım B şıkkı yalnızca yanıltmak için vardır.

MY LITTLEWhere stories live. Discover now