3.3

73.3K 4.9K 1.7K
                                    

Bol romantizm içeren bir bölüme hoş geldiniz efenimm <3

Hikayeme oy vererek destek olmayı unutmayın
Keyifli okumalar 🦋

Bol bol yorum yapmayı ihmal etmeyelim.

🫶🏻

"Bence bunu alma." Elimde tuttuğum kazağa baktı.

"O kazağı seviyordum, neden öyle söyledin şimdi?"

Kazağı güzel bir şekilde katlamaya başladım. "Çünkü bu kazakla çok yakışıklı oluyorsun. Amerika'lı kızların sana aşık olmasını istemem." Anında yüzüm düştü bunu söylerken. Kim bilir kaç kız ona beğeniyle bakacaktı ben sevgilimden on bin kilometre uzaktayken.

Dağhan elimdeki kazağı alıp bir kenarıya bıraktı. Beni dizlerimden tutup kendisine doğru çekti. "Asma suratını, zaten vazgeçmemek için zor tutuyorum kendimi." Omuzlarımı silktim.

"Sen bakma bana, ben öyle konuşuyorum işte." Dedim geçiştirerek. Kararını etkilemek istemiyordum ama istemeden üzüldüğümü belli ediyordum. Şunun şurasında onunla son iki günümüz kalmıştı.

"Tüm şu kıyafetleri çıkarıp seni koysam ya valize, gelirsin benimle ne güzel." Yüzüme yerleşen tebessümle uzanıp dudaklarını öptüm. "İnsan sevgilisini valize mi koyar? Ne kadar ayıp!"

Yerden kalkıp Dağhan'ın dolabına yöneldim. Askıda duran kıyafetlere göz attığımda en önde kendi elbisemi görmüştüm. Bir ara gelip yine Dağhan'ın tişörtlerinden biri ile döndüğümde kalmıştı muhtemelen. Askıyı elime alıp ona gösterdim.

"Bunu alacak mısın?"

Gözleri elbisemi süzdü. "Alacağım, geldiğin zaman giyersin." Güldüm ve elbisemi askıdan çıkarıp götüreceklerinin arasına bıraktım.

Askıdaki tüm kıyafetlerini ona tek tek sorup eledikten sonra dolapta çok az kıyafeti kalmıştı. Tekrar yere oturduğumda bu kez götüreceği kıyafetleri katlamasına yardım ettim. "Kıyafetlerin dışında hiçbir şey almayacak mısın şimdi?" Diye sordum valize katladıklarımı koyarken.

Kafasını iki yana salladı. "İhtiyacım olacak bir şey yok başka." Anladığımı belirtircesine salladım kafamı. Ev ve arabası çoktan Twitch tarafından ayarlanmıştı. Gerçekten tek yapması gereken kıyafetlerini alıp gitmekti ve o da öyle yapıyordu.

Yarın aile vedalaşması günüydü, bu yüzden yarın sabah erkenden Şile'ye gidecekti ve gününü ailesi ile geçirecekti. Ertesi günün akşamı ise uçuşu vardı ve o gününü de bana ayırmıştı. O yüzden şimdiden eşyalarını hazırlıyorduk.

"Bu da tamamdır." Doldurduğumuz valizi kapatıp diğer ikisinin yanına yolladı. Ben de dün birlikte aldığımız yeni valizlerinden birini açarak önümüze koydum. Bir valizi zaten ayakkabılar ile dolmuştu. Diğeri ise mont ve ceketleri ile kaplıydı. Az önce yerleştiğimiz ise daha günlük kıyafetlerin olduğu valizdi. Hala dolabında kıyafet vardı, muhtemelen üç valiz daha dolacaktı.

San Francisco ne çok sıcak ne de çok soğuk olmadığından ihtiyacı olan her şeyi yanına alıyordu. "Şimdi neleri yerleştirelim?" Dağhan gözlerini dolabında gezdikten sonra çekmecelerine yöneldi.

"Eşofmanlarım ve pijamalarımı koyalım. Hepsi duruyor hala." O çekmeceden çıkarıp bana verdi, ben ise alıp valize yerleştirdim. İşimize devam ederken bir yandan da onunla sohbet ediyordum.

"Peki ya gastronomi okumasan ne okurdun?" Dolaptan çıkarttığı pijamalarını bana doğru uzattı. "Bilmem, hiç düşünmedim."

"Ben hukuk okumasam mesela mimarlık okurdum." Pijamalarını güzelce düzenlemeye devam ettiğim sırada Dağhan sordu bu kez.

Canlı | TextingDonde viven las historias. Descúbrelo ahora