2.0

117K 7.2K 3.3K
                                    

Dağhan'ın süründüğü üçüncü bölüme hoş geldiniz <3

Hikayeme oy vererek destek olmayı unutmayın
Keyifli okumalar 🦋

Bol bol yorum yapmayı ihmal etmeyelim.

Size yakında seveceğinizi düşüğüm bir sürprizim olacak :)

🫶🏻

Bir Dağhan'a, bir de fotoğraf bakıyordum. Muhtemelen fotoğraftaki küçük kız 4-5 yaşlarındaydı. Bunu anlamıştım ama yazılanlara anlam verememiştim. Bildiğim kadarıyla Dağhan'ın bir kızı yoktu. Olsaydı da saklayacağını düşünmüyordum fakat böyle bir ihtimal de vardı. Kendi kafamda senaryolar kurmakta istemiyordum. Bu yüzden fotoğrafı cüzdanın arasına bırakarak üzerinde durmadım.

Kafamda senaryolar üretipte gidip Dağhan'a senin çocuğun mu var diye sormak gibi aptallık yapmayacaktım. Fotoğraftaki çocuk kimdi bilmiyordum ama Dağhan'ın Güneş'e olan bağlılığını şimdi biraz daha anlıyordum. Çocukları sevmediğini söylesede görünen o ki fazlasıyla değer veriyordu.

Komodinde duran telefonun ekranı parladığında bunun Dağhan'ın ki olduğunu gördüm. Ekranda yazan Cüneyt ismini görmüştüm. Dağhan'a doğru döndüm ve hafifçe omzuna dokundum.

"Dağhan." Ona sessiz bir şekilde konuştuğumda Güneş'i uyandırmamaya çalışıyordum.

Tekrar koluna dokunurken gözlerini araladı. Bakışları etrafta gezinip beni buldu. "Telefonun çalıyor." Uykulu bakışları komodine döndü ve ekrana bakıp kafasını salladı.

Çalan telefonunu umursamadan göğsünde uyuyan Güneş'e dönmüştü. Onun saçlarını hafif hafif okşarken gözümün önünde az önce gördüğüm fotoğraf belirdi. Anında silip attım bu görüntüyü, düşünmeyecektim.

Koltuğa tekrar otururken söze girdim. "Belin ağrıyacak. Yatağa yatıralım istersen Güneş'i?" Onu düşünerek konuştuğumda beni reddetmişti.

"Dağhan, çok yoruyorsun kendini. Eve gidip dinlen biraz." Dedim dayanamayarak. Günlerdir bizimle hastanede yatıp kalkıyordu. Bazen eve gidiyordu ama o da anca gece yarısını buluyordu. Sabahın erken saatinde yeniden geliyordu.

"İyiyim ben." İnatlaşmasına karşılık gözlerimi devirdim. Ne kadar inat bir adamdı bu?

"Tamam iyisin ama dinlenmen gerek. Güneş iyi, gördüğün gibi uyuyor. Sen de gidip dinlen biraz."

"İyiyim ben İzem. Zaten Açelya'nın işleri bitsin onu yakında bir otele bırakacağım. Ameliyata iki gün var, hastanede perişan olmasın."

"Dağhan, Açelya bizim için burada. Uçak biletini almama da izin vermedin, şimdi oteli ayarlıyorsun. Bunları bizim yapmamız lazım." Diyerek durumdan rahatlığımı dile getirdim. "Şimdi yakında bir otele rezervasyon yaptıracağım, sende itiraz etmeyeceksin."

Onun sessizliğini olumlu bir cevap olarak kabul ettim ve telefonumdan yakınlardaki otellere bakmaya başladım. Onu evime de götürebilirdim ama hastaneye uzak olduğu için bu mantıklı olmazdı. Buraya arabayla beş dakika olan güzel bir oteli seçtikten sonra Açelya adına iki günlük bir rezervasyon oluşturdum.

Tam o sırada annemlerde gelmişti. Açelya'ya nasıl olduğunu sorduğumda her şeyin yolunda gittiğini öğrenmiştim. Ardından ona otele gidip dinlenmek isteyip istemediğini sordum. Sabah fazlasıyla erken bir saate geldiği için yorgunluğunu anlayabiliyordum. O da bu teklifimi kabul etmişti.

Bunu duyan Dağhan'da Güneş'i yatağa yatırdıktan sonra kalkmıştı. "Ben bırakayım otele." Dediğinde ben de kalktım koltuktan. Zaten odada fazlasıyla bir kalabalık oluşturmuştuk. Doktor görmeden dağılmamız iyi olurdu. "Ben de geleceğim." Annemleri Güneş'in yanında bırakırken üçümüz odadan çıktık.

Canlı | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin