3.2

72K 4.9K 2.3K
                                    

Yeni bir bölüme daha hoş geldiniz <3

Hikayeme oy vererek destek olmayı unutmayın
Keyifli okumalar 🦋

Bol bol yorum yapmayı ihmal etmeyelim.

🫶🏻

"Ya Dağhan, yeter artık. Ya git ya!"

Sinirle ellerimi klavyeden ayırdım ve arkama yaslandım. "Oynamıyorum ben." Kollarımı birleştirmiş ona ters ters bakarken o bana gülmekle meşguldü.

"Yenge, gel sen. Biz ikimiz hallederiz onu." Kulaklıktan Kaan'ın sesini duyduğumda Dağhan'a ters ters bakarak tekrar yanaştım bilgisayara doğru. Görecekti o şimdi gününü.

"Gidiyorum işte senin dükkanından, Kaan'la ortak olacağım." Dediğimi anında yapıp Dağhan ile ortaklığımı bitirip Kaan'ın yanına gitmiştim.

Dağhan'ın yayına dahil olmuş, hatta dahil olmakla kalmayıp resmen odasına yerleşmiştim. Gitmesine sadece 1 hafta kalmıştı. Dağhan gitmeden önce bol bol vakit geçirmek istediğim için her boş anımı onunla değerlendiriyordum. Bugün yayınına denk geleceğim için bana sürpriz yaparak masasına bir ekran daha eklemişti onunla oyun oynayabilmem için.

Hoş sürpriz mi yapmıştı, yoksa benden intikam mı alıyordu anlamamıştım. Restoran işletme oyunu oynuyorduk ve ister tek başımıza, ister de bir ortak ile yapabiliyorduk. Tabii ben Dağhan ile ortak olmuştum ama o gittikçe çirkef bir ortağa dönüşmüştü. Amacımız müşteri memnuniyeti sağlamak ve en yüksek kârı yapmaktı oyun bitene kadar. Oyun içinde geçen birkaç günü birincilikle tamamlasakta Dağhan beni deli etmeye başlamıştı.

Neymiş efendim ben oyunda da olsa erkek müşterilere servis yapamazmışım! Yobaz! Allah'ın odunu! Ne yemek yaptırıyordu, ne servis yaptırıyordu. Ondan gizli yaptığımda da bana gelip çarpıyor ve elimdeki tepsiyi devirmemi sağlıyordu.

Dağhan ve benim ortak, Kaan'ın tek, Serkan ve Yiğit'in de ortak olduğu bir oyuna başlasakta şimdi onu terk etmiş, Kaan'ın restoranına ortak olmaya gelmiştim.

"Görürsün sen, bütün erkeklere servis yapacağım şimdi." Söylenene söylene Kaan'la yeni restoranımızda yemek yapmaya başladım.

"O restoranı yıktırtma bana İzem." Son derece ciddi bir şekilde konuştuğunda dönüp ona bakmadım bile.

"Yenge, şu makarnayı götürür müsün?" Oyunda Kaan'ın elinde tuttuğu tepsiyi ondan alıp masaya doğru ilerlediğimde masadaki müşterinin erkek olduğunu gördüm.

Sırf Dağhan'a inat olsun diye servis yaparken konuştum. "Afiyet olsun yakışıklı."

Ondan hiç ses çıkmazken kulaklığın diğer ucundaki Kaan, Serkan ve Yiğit üçlüsünden gülüş sesleri geldi. Ben de Dağhan'ın sessizliğini fırsat bildim ve ondan daha iyi bir restorana sahip olmak için çabalamaya başladım.

"Ağabey, hayır! Allah için bak, sakın diyorum." Kaan'ın sessini duyduğumda kaşlarımı çatarak yanımda oturan Dağhan'ın ekranına baktım.

Gözlerim anında irice açıldı. Ruh hastası adam elinde balyozla gelmiş dışarıdan restoranımızı yıkmaya çalışıyordu.

"Dağhan saçmalama, git şuradan ya!" Sinirle ona söylenirken bir yandan hala müşterilere servis yapıyordum.

"Ben sana dedim değil mi? Restoranı yıktırtma bana dedim." Sinir krizi geçirmemek için zor duruyordum.

Canlı | TextingΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα