19.Bölüm

1.2K 19 10
                                    

1.5 Ay Sonra

İnanılmaz kötüydüm. Bir ay önce Asya ile nişanlanmamıza rağmen kilidimi açmamıştı. Bir buçuk aydır çok kötü durumdaydım. Finaller zamanı dahil beni bu konumda bırakmıştı. Son bir aydır da tavırları garip, ters ve soğuktu. Finalleri sıkıntısız atlatmıştık ama şu an çok kötü durumdaydım. Çok kilitli olduğum zaman olmuştu ama böylesi olmamıştı. Ayaklarına dokunmaya izin verip kilidimi açmıyordu. İsyan etmemi mi bekliyordu emin değildim. 

Anahtarın bir yedeğinin olmaması benim mallığımdı ama itaatsizlik edersem daha çok güvenini kıracağımdan korkuyordum. Hülya Hanım evde olmadığından bir arada yaşıyorduk. Üst kata taşınmıştım yani. Anneme bahsediyordum durumdan ama beni çok umursadığı yoktu. Asya'nın soğuk yapmasını kavrayamıyordum. Saat akşam saati olmuştu ama kendisi ortalarda yoktu. Hesap sormama izin yoktu. Nerede olduğunu, nereden geldiğini sormama izin yoktu. Bir aydır iki üç günde bir becerilerek kilitli kafesimden boşalıyordum. Arkam baya genişlemişti. Yalan yok, o dominant tavrı beni kendisine daha bağlıyordu ama kilidimin açılmasını hak ettiğimi düşünüyordum. Araya girdiğimizden beri de plugı heves edinmişti. Hem önüm hem arkam anlayacağınız folloş olmuştu.

Telefonla ilgilendim, zamanı geçirmeye çalıştım. Prensesimi beklerken saatler geçti. Cam önünde beklerken saat 00.00 ı geçiyordu. Kapının önünde lüks bir araba durdu. Asya gülerek arabadan indi. Biraz sarsıldım. Heyecan, korku hepsi bir aradaydı. Hafif sallanıyordu. Sen bekle der gibi bir işaret yaptı. Araba gitmedi. Park etmesini seyrettim. Çok geçmeden kapı çaldı. Kapıya koştum. Çabucak açtım. Asya çakırkeyif olmuş, kapıda bekliyordu.

"Selam Koriş, beklettim mi? Hemen geçeyim içeri."

Hafiften düşecek gibi olunca tuttum. Güldü.

"Biraz fazla kaçırmışım ya, pardon. Şu ayakkabılarımı çıkarır mısın?"

Beyaz topuklu ayakkabılarını ayaklarından kurtardım. Kapıyı çektim. Salona sallana sallana geçip oturdu. İçim içimi yiyordu. Yanına doğru gittim. Bu ilişkide ipler onun elindeydi. Hiçbir zaman almamıştım ve alamazdım da. Yapım gereği alamazdım ama camdan dışarı baktım. Araba orada bekliyordu. Motoru durdurmuştu. Asya'nın sesiyle ona döndüm.

"Sormayacak mısın?"

Sesi çok net ve katıydı.

"Ne-neyi?"

Püfledi ve kafasını geri attı.

"Arabadan indiğimi gördün. Nerede olduğumu, kiminle döndüğümü, arabadakinin kim olduğunu sormayacak mısın?"

Önüne gidip diz çöktüm. Ayaklarını ellerimin arasına uzattı. Alışkanlık gereği ovmaya başladım. Hafif terli ayaklarından önemli konular vardı ama ayaklarından kendimi alamıyordum.

"Ayaklarımdan dikkatini çek. Sormak istediğini biliyorum. İzin veriyorum, sor."

"İzin veriyorsan, nereden geliyorsun, hatta geliyorsunuz? Kimle geldiniz?"

Bana baktı. Ayağını ovmaya devam ediyordum. Bir süre kıkırdadı ve ciddiyete geri döndü. Ayaklarını ellerimin arasından çekmemişti.

"İşte izin aldığım kadar varsın. Sorabilirsin dedim cevaplayacağım demedim. Kaç gündür kilitlisin?"

"Bir buçuk aydır."

Tekrardan güldü.

"Boşalmaya bile iznin yok. O da benim ellerimde. Koray, senin bu itaatkar tavrını çok seviyorum. Benim egomu hep yükselten, hep destekleyen birisisin ama yeterli mi?"

Elini çenesine atıp düşünmeye başladı. Yeterli değildim ama bunu biliyordu. Bunu bilerek benimle olmuştu. Bir ay içerisinde bir insan ne kadar değişebilir onu görüyordum ama sevgim azalmamıştı. Saygım azalmamıştı. Sadece onu dinliyor, vereceği kararları uygulamayı bekliyordum.

Koşulsuz İtaatKde žijí příběhy. Začni objevovat