12.Bölüm

1.6K 20 1
                                    

Kafesimin takılmasından bu yana bir gün geçmişti. Şimdi ise koşturarak ekmek almaya gidiyordum. Biraz rahatsız hissetsem de baya alışmıştım. Tecrübeliydim artık. Biraz oyuna daldığım için saati geçirmiştim ve ekmek almayı unutmuştum. Koşar adım sokağı dönerken birisiyle çarpıştım ve birbirimizin üstüne düştük. Acıyla iç çektim ve gözlerimi açtım. Tanıdık bir yüzdü üzerimdeki kişi, Asya'ydı. Direkt kontrol etmek istercesine sordum.

"Ku-kusura bakma. İyi misin, bir yerine bir şey oldu mu?"

Suratını buruşturarak bacağını ovuşturdu.

"İyiyim iyiyim, birazcık sert düştüm. Sen iyi misin? Garip bir tesadüf oldu gene."

Ensemi kaşıyarak tebessüm ettim. Bu sırada konumlarımız aynıydı.

"Evet öyle oldu, bir bakayım istersen bacağına."

Pozisyonlarımızın farklılığından ötürü şaşırdı ve reflekse kalkmak isterken aletime tutunmuş oldu. Hafifçe kendimi geri çektim ama metali hissettiğinden emindim. Tedirginlikle kalktım.

"Pa-pardon çok pardon. İstemeden oldu."

Başımı başka yere çevirip elimi uzattım.

"Önemli değil. Ucuz atlattık. Kalk bakalım."

Elimi tutarak ayağa kalktı ama suratındaki muzip ifadeyi görmemek elde değildi. Gözüm aşağılara indi. Güzel bacaklara sahipti. İnce bir şort ile spora çıkmıştı demek ki. Dizindeki ufak yarayı gördüm.

"Dizin yara olmuş var mı bir yara bandı falan?"

Bana olan bakışlarını çekip dizine baktı.

"Önemli değil ya. Sen iyisin değil mi? Beraber düştük sonuçta."

"İyiyim, iyiyim ama yara bandı falan varsa kanıyor, yaran çabuk iyileşir."

Sosyal şeylerde iyi olmadığım için tam suratına bakamıyordum. Ensemi kaşıyarak, farklı yönlere bakarak söyledim. Bakışlarını suratıma odakladı. Sanırım birden fazla tesadüf yaşamıştık. Silkelenip kendine geldi. Çantasını karıştırdı ve yara bandını buldu. Tam eline alıp eğiliyordu ki elinden kaptım. Benim yüzümden yaralanmıştı. En azından bir şeye yaramalıydım. Direkt diz çöktüm.

"Sen eğilme şimdi. Zaten benim yüzümden düştün. Başka bir yerinde bir şey yok değil mi?"

Nazikçe yara bandını yapıştırdım.

"Beraber düştük ama teşekkür ederim. Çok naziksin. Koray'dı değil mi adın?"

Aşağıdan kafamı salladım.

"Bence kalkabilirsin, garip gözüküyor dışarıdan."

"Ta-tabii doğru."

Aptal gibi tam kalkamadım, düşecek gibi oldum ama toparlayarak kalktım. Bir kıkırdama sesi geldi. Suratına dikkatli bir şekilde ancak şimdi baktım. Çok güzel bir gülüşü vardı. Tebessüm ettim sadece.

"Kendin eve rahatça gidebilecek misin? İstersen şuradan ekmeği alıp koluna gireyim. İçim rahat etmez yoksa."

"Abartma be, şu kadarcık yerden düştük. Bir şey olmaz, beraberce yaptık bu durumu. Suçlu değilsin yani."

Hafif sekerek ilerlemeye başladı.

"Asya, bekle biraz. Belki düşündüğünden fazla incinmiştir. Şuradan ekmeği alıp geleyim. Hem komşumu böyle yalnız bırakmak istemem."

Bir bacağına bir bana baktı. Kollarını göğsünde bağlayıp duvara yaslandı.

"Ne diyeyim. Nazik bir beyefendiyi kırmayayım. Aklın kalacaksa, içimiz rahat etsin. Ekmeği al gel bekliyorum."

Koşulsuz İtaatWhere stories live. Discover now