"Tutmayalım biz seni oğlum." Annem bize kaş göz yapıp peşinden gelmemizi işaret etti. Lale'ye baktım ama o Tuğrul abiye bakıyordu. Tuğrul abi Lale'ye kısa bir bakış atıp önüne döndü ve ilerledi.

Birbirlerine selam vermemiş olmaları tuhafıma gitmişti.

Fulya teyzenin evinin önünde durduğumuz zaman Barlas'ın arabasının da burada olduğunu görüp heyecanlandım. Evden ikisi de birlikte çıktığında annemle selamlaşıp yanıma geldi Barlas. Ona gülümseyip parmak uçlarına dokundum.

Doğmuştu şimdi güneşim.

"Candan teyze Liya'yı bugünlük almam gerek. Onunla vakit geçireceğiz çünkü," dedi Barlas anneme bakıp.

Annem Fulya teyzeyle bakıştı. Sonra bize dönüp, "Gidin tabii," dedi gülümseyip. Barlas elimi tutup arabaya ilerletti ikimizide. Benim için ön koltuğun kapısını açıp oturmama yardımcı oldu. Ön taraftan dolanırken giydiği siyah gömlek ve siyah deri ceket ikilisine bakıp içimden bir maşallah çektim.

Arabayı çalıştırdığında uzanıp yanağımdan da öpmüştü. Gülümseyip başımı koltuğa yasladım ve onu izledim yol boyunca.

Barlas arabayı durdurduğunda geldiğimiz yere bakarken anlamayarak kaşlarım çatılmıştı. Eski bir sinema salonuna getirmişti bizi. Yanıma gelip elini belime sardı. Yürümeye başladığımızda, "Niye buraya geldik?" diye sordum.

"Sürpriz." Çok üstelemeyip sürprizin ne olduğunu görmeyi bekledim.

Eski bir sinema salonuydu burası. Bildiğime göre buranın sahibi adam restore edilip kullanılmasına karşı olduğundan burayı hep böyle bırakmış. İnsanın anıları olan yerleri kolayca yıkması beklenemezdi zaten. Adamın eşiyle beraber burada yayınlanan filmleri olmuş hep.

Kadın ölmüş adam arkasından eksik kalmış.

Ahşap kapıyı aralayıp içeri girdiğimizde dışarının aydınlık olmasına rağmen içerisi çok karanlıktı. Barlas'ın koluna tutundum. Karanlıkta, dar alanda kalamıyordum artık. Nefesimi kesiyordu, kalbim ağrıyordu. Bana hep o günü hatırlatıyordu çünkü.

Barlas koluna tutunduğumu fark edince, "Yanındayım," dedi ve elimi sıkıca tuttu. Telefonunun ışığını açıp önümüzü o şekilde aydınlattı. Yerlerde eski biletler atılıydı. Toz ve kir çok fazla vardı ama buraya biri girse anılarını hatırlamaktan geriye kalamazdı.

Barlas'la birlikte bir sinema salonuna girdik. Büyük alana bakarken istemsizce gözlerim irileşti. Barlas ön taraflara yürüttü ikimizide. Ben buranın güzelliği karşısında büyülenmiş gibiydim. Burayı diğer yerlerden ayıran şey kesinlikle insanı içine çeken ve muazzam görünen atmosferiydi. Salonun insanı heyecanlandıran bir yapısı vardı.

En ön koltuklardan birine oturduk. Barlas'ta hemen yanıma oturmuştu. "Film mi izleyeceğiz?" diye sordum başımı omzuna yaslayıp gülerek. Kendimi çok huzurlu hissetmiştim.

"Birazdan anlarsın." Saçlarımın üzerine öpücük kondurup telefonunu çıkardı. Çok değil beş dakika sonra ekranda geri sayım çıktı ve bu arada Barlas'a dönüp, "Keşke mısır alsaydık," demiştim.

Film izlerken mısır tıkınmak ayrı bir zevk veriyordu insana.

Başım omzuna yaslıyken elimi ağzıma kapatıp esnedim. Gözlerim de kapanmıştı. Gözlerimi tekrar açıp ekrana baktığımda gördüğüm görüntü ile donup kaldım, tepki bile veremedim.

"B–Barlas," diye kekeleyip bedenimi öne eğdim. Ekrana kilitlenmiş kalmıştı bakışlarım. Çünkü izlediğimiz film değildi. Benim her yaşıma ait olan güldüğüm, eğlendiğim görüntülerdi.

KOMİSER BEY | texting ✓Where stories live. Discover now