31. bölüm

4.9K 185 30
                                    

Allah icin şuraya bir seyler yazın da sohbet edelim. Yalnizliktan ölmek uzereyim. (Bir de aşksızlıktan)

Demir beni kimden isteyecekti, bilmiyordum. Benim ailem yoktu ki. Olduğunda dahi varlıkları ile yoklukları birdi. Kına da yapmazdım ben. Düğün de istemiyordum zaten. Gelecek kimim vardı? Hayriye teyze, Demir, Yaman abi ve ben.

Böyle düğün mü olurdu? Hayriye teyze gelini evden telli duvaklı çıksın istemez miydi? Çok da taktığım söylenemezdi gerçi.

"Bir hafta, belki daha fazla yokum." Dedi Demir birden söze girerek. Ağzıma tıkmak üzere olduğum elmayla birlikte anında elim durdu ve bakışlarımı Demir'e çevirdim.

"Ne?" Diye sordum.

"Göreve gideceğiz Defne," Dedi gözlerini kaçırarak. "Bunu şimdi mi söylüyorsun Demir?" Diye sordum sinirle.

"Üzülecektin. Nasıl söylesem bilemedim. Özür dilerim." Dedi yanıma yaklaşarak.

"Şimdi üzülmedim mi? Hem niye üzüleyim? Sen vatan görevini yapıyorsun. Ben senin yareninsem beklemesini de bilirim. Evet belki yüreğim ağzımda bekleyeceğim ama değecek Demir."

Gözlerini kaçırdı. Bir şey demedi. Ne diyecekti ki? Sinirim çok bozulmuştu. Her şeyi son anda söylemek zorunda mıydı? Ben ona öyle yapıyor muydum? Empati yeteneği sıfırdı. Belki de abartıyordum. Bilmiyordum ama eğer ben böyle bir şey deseydim. Yani eğer asker olsaydım ve böyle bir şey deseydim bana çok büyük tepki gösterirdi.

Çünkü bu haber son anda söylenemezdi. Söylenmemeliydi ya. Belki şehit düşecekti diğer vatan aşkıyla kavuran şehitlerimiz gibi. Bana o zaman mı haber verilmesini istiyordu? Bir süre benimle konuşmada iyi olacaktı.

"Beni bir süre yalnız bıraksan iyi olacak Demir." Dedim arkamı dönüp kapıdan çıkarak. Arkamdan gelen ayak seslerini duyuyordum.

Kolumdan tutmuş, beni kendine çevirmişti ama ne yüzüne bakıyordum ne de başka bir yerine.

"Bırakır mısın? İstemiyorum." Dedim kolumu kurtarmaya çalışarak. Tabii ki bırakmadı.

"Bebeğim, aşkım; özür dilerim. Bak gerçekten çok pişmanım. Evet, daha önce söylemeliydim ama söyleyemedim. Neden söylemedim ki amına koyayım! Affet be güzelim." Dedi yanaklarımdan sayısını sayamadığım kadar öperek. Çenemden, gözümden, alnımdan... Her yerimden öpmüştü. Trip atıyordum, kırgındım ama bana temas ettiğinde geri çekilemiyordum.

Dudağım yine son durağı olmuştu. Sikecektim ama artık!

Dudakları dudaklarıma dokundu. Öpmedi. Sürttü, beni bekledi. Dayanamayacağımı biliyordu ama sonuna kadar dayanacaktım.

"Seni seviyorum." Dedi dudaklarıma bir öpücük bırakarak ve eliyle belimi okşadıktan sonra umudu kesilmiş gibi geri çekildi.

Dayanamıyordum. Demirsizlikten ölecektim. Ben de Demir hariç herkese anksiyete vardı. Tişörtünden tutarak dudaklarını dudaklarımla kavuşturdum.

Dudakları dudaklarımla bir süre durduktan sonra karşılık vererek elini belime koydu ve beni sertçe kendine çekti. Göğsüm göğsüne çarpmıştı ve onun kalp atış seslerini kulaklarımda yankı yapacak kadar çok duyuyordum.

Demir'in kalbi benim için atıyordu. Benim için bu kadar hızlı atıyordu ve benim için bu kadar tutku içerisindeydi.

Her şey benim içindi.

Nefessiz kalana kadar öpüştük. O alt dudağımı dişlerken ben de üst dudağını emiyordum. Dudakları dudaklarımdan ayrıldığında, "Çok güzelsin. Eşsizsin." Diyerek çeneme ıslak bir öpücük bırakmıştı. Yavaşça çenemden aşağıya iniyor ve boynuma da o eşsiz ve sulu öpücüklerini bırakıyordu. Boynumu geriye atarak ona daha fazla yer açtım. Dudaklarının kıvrıldığını hissetmiştim. Ben de aynı karşılığı vererek ellerimi ensesine götürdüm ve saçlarıyla oynamaya başladım. Her bir öpüşünde içimdeki ateş cayır cayır yanıyor ve kendini belli ediyordu.

Tişörtümün yakasını aşağı çekiştirerek. Kendine daha çok alan açmaya çalıştı fakat kıyafetim buna izin vermeyince gözlerime bakarak tişörtün uçlarını tuttu. Bir nevi benden izin alıyordu. Başımı onaylarcasına salladıktan sonra bir hışımla tişörtü üstümden çıkarmış ve gerdanıma öpücükler bırakmaya devam etmişti.

Göğsüme yaklaştıkça heyecanım iki katı artıyordu. Sütyenimin açıkta bıraktığı göğsüme ilk önce öpücük bıraktı daha sonrasında ise emerek dişlerini geçirdi. Bu beklemediğim hareket yüzünden inleyerek başımı daha ne kadar arkaya atabilirsem, arkaya attım.

"Demir!" Dedim inleyerek. Bu daha fazlasını istiyordum demekti.

Ama yapmadı. Göğsüme son kez bir öpücük bırakarak beni kucağına aldı ve alnıma da sayısını sayamadığım kez öpücük bırakarak benimle beraber yatak odasına girdi.

ASKER HATTI | TextingWhere stories live. Discover now