Otel odası aslında küçük bir daire gibiydi. Salonu ve iki odası bulunan bir suitti. İki odada çift kişilikti, odalarla ilgili detaylı düşündüğümde aklımda fazla müstehcen görüntüler yer alıyordu. Bu yüzden şu an bunu düşünmek istemiyordum.

Saat 11'e gelmek üzere olduğu için kahvaltı için geç kalmış sayılmazdık. Bu yüzden ilk olarak kahvaltı yapmaya karar vermiştik. Güneş hanım üzerini değiştirmek istediği için otelde on dakika kadar oyalanmak zorunda kalmıştık. Ben de bu fırsatta makyajımı tazelemiştim.

Şimdi arabada Dağhan'ın aldığı konuma doğru gidiyorduk. Benim gelmeden seçtiğim mekanlardan biriydi. Daha önce geldiğimde gidip kahvaltısına bayıldığım bir yerdi. Şimdi aynı yere sevgilimle gitmek garip geliyordu ama bir yandan içim sıcacıktı.

Gördüğüm kafeyle Dağhan'a boş park yerini gösterdim. "Şuraya park edebilirsin." Dağhan arabayı park ettiğinde hep beraber inip kafeye geçtik.

İzemAslan hikayesine ekleme yaptı.

Bu kez Güneş'in istediği yere oturduğumuzda Fransa'nın bayıldığım kahvaltılık kruvasanlarından seçmiştim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bu kez Güneş'in istediği yere oturduğumuzda Fransa'nın bayıldığım kahvaltılık kruvasanlarından seçmiştim. Dağhan'da benden yana olurken Güneş içinde her türlü çikolatanın bulunduğu bir kruvasan seçmişti. Tatilde olduğu için bu 4 gün onu özgür bırakıyordum, aksi halde sabah kahvaltısında kesinlikle çikolata yiyemezdi.

"Biraz daha yersem patlayacağım." Dağhan iki kruvasan yiyebileceğini düşünüp iki tane almış ve tahmin ettiğim gibi ikincisinde tıkanmıştı.

"Söylemiştim sana." Bilmiş bir şekilde konuştuğumda Güneş çikolatalı ellerini Dağhan'a doğru uzattı.

"Siler misin?"

Islak mendilden birini açıp Güneş'e uzandı Dağhan. Onun küçük parmaklarını dikkatle silerken ben de keyifle kahvaltımı yapmaya devam ettim.

"Ne zaman Disneyland'e gideceğiz?"

Dağhan'a sorduğu sorudan sonra sandalyesinden kalkıp ona uzandı. Yapışık ikiz gibiydiler, Güneş sürekli Dağhan'ın kucağındaydı. Dağhan yine onu kırmadı ve belinden tutup kucağına oturttu.

Yanağına bir öpücük bıraktı ve cevap verdi. "Yarın gideceğiz güzelim."

Güneş'te daha fazla üstelemeden onayladı. Yarın diyorsak biliyordu ki yarın gidilecekti, bu yüzden bugün gidelim diye tutturmazdı.

"Abla bak." Güneş, Dağhan'ın kolundaki tokayı gösteriyordu bana. "Dağhan ağabey hiç çıkarmıyor tokamı." Gülümsedim ve onun küçük eline uzanıp öptüm.

"Söz verdi sana bir tanem, sözünü tutuyor." Yüzünde mutlu bir gülümseme oluştu.

İkisi birbiriyle sohbet ederken onların bir fotoğrafını çektim. Bu tatilden bol bol anı biriktirmek istiyordum.

Canlı | TextingWhere stories live. Discover now