31. Bölüm

37 7 1
                                    

Medya Ekim'in onu geçmişe gönderince bana tepkisi fbgfbgfb

NOT:

Bu bölüm biraz geçmişe gidiyoruz. Ekim ve David sevgili olduğu zamanlar.. Hem kızımızın hayatından bir nevi kesit olacak öyle düşünün.

Ekim....

Her gün bu okula gelmek  eziyetin başka seviyesi olmaya başladı artık. Neden durmadan okula gidiyorum ki zaten?

İstemeye istemeye girmiştim okulumun bahçesine. Arkadaşım sandıklarımın arkamdan dalga geçmeleri, kimsenin bana iyi niyetle değil de daha çok popülerlik peşinde olmasıyla nasıl burada mutlu olabilirim ki?

Dersin kitaplarını alıp dolabımın kapağını kapattıktan sonra koridordaki insanlara baktım. Hepsi ayrı kafalardaydı. Bilmiyorum belki ben abartıyordum fakat bunlar neden bu kadar boşlar?

"Ne dersin bu akşam, sen garip kişi, sen biçare,

Ya sen kalbim, sen ki vaktiyle çiğnendin ey kalbim,

Ne dersin en güzel, en iyi, en sevgili yâre,

İlahi bakışıyla nasıl şenlendin ey kalbim?" 

Bir anda kulağıma gelen sesle yerimde zıplamıştım. Arkama döndüğümde ise şaşkınlığım alışkanlık duygusuna geri dönmüştü. Gelen sevgilim David'di. Her gün bana farklı şairlerin şiirlerini okurdu . Hikayelerini anlatır heyecanını dile getirirdi. Benim ne kadar ilgimi çekmediğimi bilse de bir şekilde heyecanlıymışım gibi yapıyordum.

Şiirden anlamıyorum da biraz.

"Günaydın David..."

"Günaydın sevgilim, bugün ayrı bir mutlusun." şaka yapıyor sanmıştım fakat cidden beni mutlu sanıyordu ya da öyle görmek istediği için öyle konuşuyordu.

"Biliyor musun bu şair  19. yüzyılın en önemli Frɑnsız şɑirlerinden. Yɑşɑdığı dönemde kurulmɑktɑ olɑn modern Pɑris'in metropol yɑşɑntısı üzerine inşɑ ettiği edebiyɑtı ve eleştiri yɑzılɑrı modernist estetiğin hɑbercisi sɑyılır." tabletinden okuduğu bilgiyle tekrardan emin olmuştum.

David nasıl olmamı istiyorsa öyle davranıyordu.

Peki beni bu ilişkide tutan şey neydi ki?

O bilgilerini anlatırken bizde sınıfa geçip oturmuştuk.  Cam kenarına geçip elimdeki kitapları masaya bırakmıştım. Yanımda duran David ise sandalyesini yanıma çekip başını omuzuma koymuştu.  Temastan cidden nefret ediyordum ve David bunu bildiği halde de devam ediyordu. Yerimde hareket edince David'de anlamış olacak ki başına kaldırmıştı.  Sınıfa göz gezdirdiğimde ise herkes kendi gruplarıyla takılıyordu. Kimsenin bakışı bize değmezken o dolu gözleriyle bize daha doğrusu bana bakıyordu. 

Loura Zumthor...

Okulun amigo takımının kaptanıydı kendisi. Bütün lisenin gözdesi ve mükemmellik abidesi olan kişi. Her şeye kolaylıkla sahip olabilen kız tek sevdiği çocuğa ulaşamıyordu. Çünkü o benim yanımdaydı...

Onun hiç kötülüğünü görmedim. Daha doğrusu kimse onun kötülüğünü görmedi. Bir ona bir de yanımda oturan adama baktım. David tabletinde bir şeyler yazmaya  çalışırken bense ona yabancı gibi davranıyordum. Kabul ilk başlarda ona hayran duyuyordum. Zaten ondan sonrası olan olmuştu. David'in en yakın arkadaşı Brandon sevgili olmamız için cidden çok uğraşmıştı. Sonunda da olduk fakat daha iki aydır sevgili olmamıza rağmen hiç onun yanında kendimi Ekim gibi hissetmiyordum. Sanki  Türk yanım bastırılmış gibiydi. Sadece amerikalı kimliğim varmış gibiydi ve bu durum beni fazlasıyla geriyordu.

Benim HayatımWhere stories live. Discover now