30.Bölüm

15 1 0
                                    

Bir tuhaflık sinsilesi içerisinde dolanıp gidiyormuşum gibi. Etrafımda artık olaylar dönüyor ve hiçbir şeye yetişemiyormuş gibi hissediyordum. 

Bu döngü nasıl başladı nasıl devam edip bitecek kavrayamıyordum da. Sadece sağlayabildiğim kadar uyum sağlamaya çalışıyordum.

Tıpkı şu anda da olduğu gibi.

Arzu hanımla restorandın teras kısmında oturmuş garsonların hazırladığı masaya bakıyordum. Garsonların işi bitmiş olacak ki afiyet olsun dedikten sonra gitmişlerdi. Gerginlik vücudumu iyice sararken o ise çayından bir yudum alıp manzaraya bakmıştı.

 Gerginlik vücudumu iyice sararken o ise çayından bir yudum alıp manzaraya bakmıştı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Manzara cidden çok güzeldi. Önümdeki çaydan bir yudum alıp geri yerine koydum ve gözlerimi sadece manzaraya çevirdim. Madem ikimizde konuşmuyoruz  o zaman sessizce manzarayı izlesem bir sorun olmazdı.

"Seni neden kahvaltıya davet ettiğimi az olsun tahmin ediyorsun diye düşünüyorum Ekim'cim." yani aslında biliyor muyum bende bilmiyorum.

"Yani biraz biliyor gibiyim..." dediğime gülmüştü sadece. Bu kadın cidden kraliyet soyundan falan geliyor herhalde. Bu kadar kibar olamazsın yani.

"Seni aslında iki aile arasındaki buzların erimezi için çağırdım. Kızım ve ben oldum olası bir anne kız ilişkisine sahip bir şekilde yaşamadık. Onun hep uçuk kaçık hayalleri vardı. Çok zeki, eğlenceli, farklı bir anlayış biçimine sahip bir kızdı. Küçüklüğünde de öyleydi. Deden yani eşim annendeki bu farkı fark eden ilk kişiydi. Bir sürü teste girdi zekasını ölçek için. Sonucu zaten biliyorsun da dahi çıktı. Bu kadar zeki bir kız olması elbette Sayer ailesini gururlandırmıştı. Fakat o burada kalmayı hiç istemedi. Uzay gezegenler hep ilgisini çekti. O yüzden de herkesten gizli Nasa'ya hayalindeki çalışmaları göndermiş. Kabul edildi edilmesine de biz istemedik. Yanımızdan ayrılmasını kabul etmedik ve sonunda da büyük kavga ettik. Annen bir gece ansızıın kimseye haber vermeden gitmişti. O gün evde büyük kavgalar gürültüler oldu. Deden o gün benim kızım yok dedi ve bütün bağlantısını kesti. Nereye giderse gitsin bir kızı ve bir oğlu vardı. Melek'i bir daha adını ağızına bile almadı. Her ne kadar kızımla aramda güçlü bir bağ olmasa da kötü olmuştum. Sonra zaten babanla evlendi ve daha da işler karıştı. Babanın Müslüman olmaması dedeni daha da delirtti. Şimdi görsen yanına bile gidilmiyor. Sinirli huysuz bir herife dönüştü..."

Arzu hanımın anlattıkları az buçuk tahmin edebiliyordum fakat dedemin hayatından  annemi bu kadar çıkarabileceğini tahmin etmemiştim. Bu kadar kırdınız annemi? Annem sadece hayallerinin peşinde koşmak istemiş ve bunu da başarmış. Sırf onlar istemedi diye mutlu olmadığı bir hayatın içinde yaşamayı kim ister ki?

Çayından tekrar bir yudum alında denize döndü tamamiyle. Galiba bu konuyu açmak onu üzmüştü fakat o üzüldü diye annemi hiç yerine koyamam. Kim bilir tek başına koca ülkede nasıl tutundu ne acılar çekti. Ailesi burada beraberken o ise tek başına sırf hayalleri var diye tek başına bırakıldı.

Benim HayatımWhere stories live. Discover now