Ona ihtiyacım demiştim ama ihtiyacım falan yoktu. Hem ihtiyacım olsa Barlas'la yan yana olma fırsatını kaçırmamak için gel derdim ama ona hediye alacaktım. Bu sefer yanımda olmaması gerekiyordu.

Kızıl saçlarının dağınık kısımlarını düzeltip, "Ne zaman biter?" diye sordum. Kafasını kaldırmadan yazmaya devam ederken, "Az kaldı," diye mırıldandı. Oflayıp geriye yaslandım. Dağılan eşyalarımı toplayıp çantamın içine koydum. Kahvemin sonunu içtiğim zaman telefonum çalmıştı.

Serhat abim arıyordu.

Gamze dikkatini tamamen önünde ki kağıda vermişti. Açıp kulağıma koydum ve, "Efendim abi?" dedim. Abim gürültülü bir ortamdaydı. Neresi olduğunu merak ettim.

"Liya neredesin?" Sinirli çıkan sesine kaşlarımı çatıp, "Okulda," dedim. Nolmuştu bu deliye?

"Gamze nerede?"

"Yanımda."

Küfür ettiğini duymamla, "Yavaş ol abi," dedim. Küfür etmezdi bana karşı. Gamze'yi sorup üstüne birde küfür etmesi meraklanmama neden oldu. Abim bir şey demedi. Gürültü sesi gittikçe azalırken şimdi sesini daha iyi anlıyordum.

"Gamze'ye versene telefonu." Şaşkınlıkla telefonu Gamze'ye uzatıp, "Abim," diye açıkladım. Gözlerini kırpıştırıp yutkundu. Elinden kalemi bırakmamıştı ve konuşmuyordu.

Bu ikisi arasında her ne oluyorsa yüksek doz akımdan çarpılıp gidecektim. Tamamen kötü bir elektrik vardı aralarında. Kabloları mı yanmıştı?

Her ne konuşacaklarsa duymak istemiyordum çünkü her insanın özeli vardı. Barlas'la konuşmamı Gamze duysun istemezdim mesela. Abim de olsa konuştuğu özel özeldir. Biri beni dinlese çirkef birine dönüşürdüm.

Kafenin içinden çıkıp dersliklerin olduğu bölümde, yeşillikler içinde oturan bedenlere ilerledim. Oturan kişiler genel olarak arkadaşlarımdı. Boş bulduğum tek yer Azra'yla Betül'ün arasıydı.

Betül'ü hiç sevmesemde mecburen oturdum.

"Naber Liya?" Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp güneş yüzünden kıstığım gözlerimle, "İyiyim," dedim Yusuf'a. Yusuf iyi çocuktu ama Selim'in arkadaşıydı. Selim pisliğin tekiydi. Şerefsizti, yalancıydı. Ona güvenip seven aklıma tüküreyim ben.

Azra'nın uzattığı çekirdekten alıp ortamda dönen sohbete kulak kesildim. Mustafa yanında oturan Çiğdem'in yüzüne yaprak fırlatıp, "O partiye herkes gelecek. Sen ve Gamze'de dahil Liya," dedi sonra bana bakıp.

Parti olacağını eskiden ilk öğrenen ben olurdum ama şimdi son öğrenen oluyordum. Vay be. Yaşlanmışız.

"Geliriz de ne partisi bu?"

"Ya bizim derslikten ve yan derslikten bazı kişilerin olacağı, kafa dağıtmak amaçlı verdiğimiz bir parti. Uzun zaman olmuştu eğlenmeyeli."

Partileri severdim hele ki okuldakilerin yaptığı. Gidecektim eğer bir sorun çıkmazsa. Gamze'de gelirdi ama ben Barlas'ın da gelmesini istiyordum. Mustafa'ya, "Başka biri daha gelebilir mi?" diye sordum.

Başını sallayıp, "Sana torpil çok," dedi göz kırpıp yanındaki Çiğdem'le atışmaya devam ederken.

Biraz daha onlarla sohbet edip kalktım. Gamze masada oturmaya devam ederken yüzünü elleriyle kapatmıştı. Sandalyemi yaklaştırıp, "Abimle tam olarak ne oluyor?" diye sordum ellerini yüzünden çekip.

Burnunu çekti. Yeşil gözleri kızarmıştı. Ağladığı belli oluyordu ve Gamze kolay kolay ağlayan biri değildi. Elimi tuttu sıkıca. Gözlerinde ki ıslaklıkları silip, "Bugün onunla buluşmak istemiştim ama cesaret edip gidemedim," dedi.

Kaşlarımı kaldırıp yanaklarımın içini şişirdim. Abimi tanıyordum. Bir şey için uğraş veriyorsa bu onun için önemli bir konu olduğundandır. Gamze farkında mıydı bilmem ama abim, böyle davranmaya devam ederse uzaklaşırdı.

Gamze abimi kendisinden bilerek soğutmaya çalışmasa da yaptığı hareketleri onu bu şekilde gösteriyordu. Abim sözlere çok önem veren biri olduğundan Gamze'ye büyük ihtimalle bir daha zor güvenirdi.

"Onu istemiyor musun?" Net bir cevap vermeliydi.

Gözlerime baktı uzun uzun. Başını eğip, "İstiyorum," diye mırıldandı.

Gidin sevişin o zaman kardeşim. Allah'ım ya.

"Lan niye kaçıyorsun o zaman?"

Güldü. Ağlarken gülüp, "Barbie kızlar lan demezler," dedi burnunu çekip başını omzuma koyarken.

"Her insanın içinde bir mağara insanı yatar. Barbie de olsan aşko kuşko da olsan."

"Hadi gidelim ya." Masanın üzerini toplayıp kağıtları Sibel'e vermeye gittiğinde onu çıkış kapısının önünde bekliyordum. Güneş yüzüme vurduğundan gözlerimi kısmış elimle kaşlarımın üzerine gölge yapıyordum.

Gamze'yi beklemeye devam ederken aniden ismimi duymamla arkamı döndüm. Kaldırımın üzerinde ki bedeni görmemle genişçe gülümseyip, "Kerem," diye sevinçle çığlık attım resmen. Ona doğru koşup boynuna sarıldım. Sırtıma kollarını dolayıp, "Yavaş kız," dedi.

"Sen ne zaman döndün Amerika'dan?" Geriye çekilip yüzüne baktım. İki yıl olmuştu Amerika'ya gideli ve çok üzülmüştüm gitmesine. Çünkü kardeşim olarak görüyordum onu ve şimdi tekrar görüyordum.

Sakal bırakmayı sevmezdi önceden ama şimdi sakal bırakmıştı. Mavi gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Hiçbir farkı yoktu sadece olgunlaşmıştı.

"Sürpriz yapmak istedim."

"Güzel sürpriz oldu." Bir süre daha ayak üstünde sohbet ettik. Numarasını değiştirmişti. Kaydettim tekrar. Türkiye'ye temelli döndüğünden bahsetmişti.

Kerem salak mısın kuzum? Amerika'dan Türkiye'ye gelinir miydi?

"Gamze nerede ya? Onu da çok özledim."

"Çıkar şimdi gel şöyle." Okula doğru yürürken kolunu omzuma atmış saçlarımı karıştırmıştı. Elini iteleyip güldüm. Hiç sevmezdim bu hareketi. Geri döndüğü için mazur görecektim bu seferlik.

"Akşam müsait misin?"

Benim cevap vermeme gerek kalmadan ne zaman geldiğini bilmediğim Barlas, "Benimle akşam," diyip kolunu omzuma attı ve beni göğsüne doğru çekti. Kerem'e kıstığı gözlerinin ardından üstten bir bakış atıp, "Arkadaşı tanıştırmayacak mısın bir tanem?" dedi omzuma dokunurken.

Kıskandı kurban olduğum. Öperim ama.

"Kerem liseden beridir arkadaşım. Amerika'dan dönmüş. Bizi görmeye geldi."

Kerem elini uzattı Barlas'a. Barlas önce eline baktı. Sonra ise elini sıktı ama Kerem'in buruşan yüzünü görmemle karnını dürttüm Barlas'ın. Çocuğun elini kıracaktı.

"Memnun oldum."

Barlas cevap vermedi. Ortamda ki gerilimi azaltmak adına, "Bizim işimiz vardı Kerem. Sonra görüşürüz," dedim ve Barlas'ın çekiştirmesine uyup arabasını park ettiği yere ilerledik.

Ön kapıyı açıp oturdum. Barlas'ta sürücü koltuğuna. Hiçbir şey demeden arabayı çalıştırmak için eğilmişken, "Barlas," diye mırıldandım.

Barlas ani bir şekilde kalkıp yüzümü avuçladı ve beni sertçe öpmeye başladı. Kabul çok haşin olmuştu bu ama hoşuma gider.

***
Kerem LİYA'YA NASIL SARILIRSIN KÖPEK DEFOLLLLL

Kaos yaklaşıyor haberiniz olsun :))))

Ben diğer kurgulara bölüm yazmaya kaçar 🏃🏽‍♀️

Öpücükler kuzularımmm😽💚

KOMİSER BEY | texting ✓Where stories live. Discover now