BÖLÜM 68• GÜN 93'''

En başından başla
                                    

Tutsakların yanında tuhaf bir şekilde huzurlu hissederken Kutay'a karşı düşüncelerimin huzursuzluğa neden olmasını istemiyordum.

Onların yanında güvende hissetmek istiyordum. Bir kafeste değilmişim de bir evdeymişim gibi.

"Baştan söyleyeyim," dedi Mete uyarırcasına. "Neler söylediğini biliyoruz. Eğer geçmişinde... Birine yaptığın iğrenç bir şeyi duyarsam Ölüm'den önce ben, seni öldürürüm. Nasıl olsa buradan çıkamayacağız. Çıkacak olsak bile Ölüm'ün benim hakkımda bildikleri yüzünden temiz çıkamam." Duraksadı. "Kaybedecek bir şeyim yok ama koruyabileceğim biri var."

Boğazım düğümlenirken gözlerimin dolmaması için kafamı hafifçe geriye yatırıp birkaç kez gözlerimi kırpıştırdım. Belki korumak istediği ben değildim, ablasının bende gördüğü silik varlığıydı. Yine de bu, sözlerinin gerçekliğini değiştirmiyordu.

"Aynen, bak katil oldun şimdi," dedi Gökhan sabır dilenircesine tavanı izlerken. "Ya sabır, ya sabır..." Mete ona soğuk bir şekilde gülümsedi.

Kutay, Mete'ye bakarken kaşları çatılmıştı. Korkmuşa benzemiyordu. Yalnızca, "Kötü bir dinleyicisin," demekle yetindi.

Mete'yle konuşmalarımızı düşünürken dudaklarım tebessüm etme çabasıyla titredi. "Hayır, değil," derken sesim yumuşaktı. Bana karşı değil.

Kutay burnundan derin bir nefes aldı. "Aynen, herkes o kadar iyi dinleyici ki nokta olarak birinin anlatımımı bölmesini kullanıyorum," derken sesi alaylıydı. "Sana karşı bu evde herkes iyi bir dinleyici olmuş olabilir, prenses. Benim gibi bir şerefsizden sana tavsiye: İnsanları sadece sana olan davranışlarına göre değerlendirme. Her zaman başka bir yüzleri daha vardır. Her zaman."

Ses tonu yüzümü buruşturmama neden oldu. Dediklerinde haklıydı fakat ben zaten insanlara kolay güvenen biri değildim. Kime güveneceğimi de ona soracak değildim. 

Mete adamına göre davranıyordu. İsterse dünyanın en iyi dinleyicisi de olabilirdi. Sadece... Kutay'a hak ettiği muameleyi gösteriyordu.

"Prenses," diye yankıladı Egemen alayla. Gözlerimi ona kaydırdım. Benim takılmadığım kelimeye mi takılmıştı? Kaşlarım şaşkınlıkla yükseldi.

Kutay sırıtarak ona baktı. "Tepkini merak etmiştim."

Egemen göz devirdi fakat cevap vermedi. Hem eğlenmiş, hem de sinirleri bozulmuştu. Yüzü bazen zihnimde açık bir kitaba dönüşüyordu. Ezbere bildiğim satırlar gibi hissettirirken onu okumak kolaydı.

"Her neyse, sözümü kesmeden dinleyin," dedi Kutay. Ellerini kovuşturup dirseklerini dizlerine yasladı ve bir süre öyle durdu. Gözleri dalıp gitmişti. "Videoda gördüğünüz kişiler, benim arkadaş grubumdu. Hayatım boyunca girip çıktığım tonla arkadaş grubu olmuştu fakat bu farklıydı. Üniversite çağı... Daha özgürdük işte. Bir şeyler yapacak daha çok imkanımız vardı." Muhtemelen bunu asla deneyimleyemeyecektim.  "Grubun hepsiyle tanışmamı o gruba dahil olan Cengiz sağlamıştı. O... İntihar eden arkadaşımdı." Kelimeler dilinde bir ağırlık bırakmış gibi durdu. Gözleri benim üzerime çevrildi.

Dudaklarım titrerken bakışlarımı ondan ayırdım ve parmaklıklı pencerelere çevirdim. Dudaklarımı birbirine bastırıp titremesini gizledim. Kutay'la empati yapmak istemiyordum. En azından... Bu konuda istemiyordum. Birinin intiharında suçlanan kişi olmak nasıl bir histi, iyi bilirdim. 

Neyse ki intihar konusu üzerinden devam etmedi. "Videoda dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama... Gerçi belli de olmuyordu, neyse. Cengiz kahverengi saçlı, kahverengi gözlü, düz insandı. Ortalama bir görünüşü vardı fakat ortalamanın da üstünde iyi bir kalbe sahipti. Bizim arkadaş grubunu düşününce Cebrail gibi bir şeydi saflığı. Onun yanında olmayı seviyordum çünkü olduğumdan daha iyi biriymiş gibi hissetmemi sağlıyordu. Onun yanında en az onun olduğu kadar iyi olmak istiyordum. Tamamen ona dönüşmek istiyordum. Bu yüzden... Ona biraz hayrandım da."

OYUNBAZ 7 TUTSAK 1 ÖLÜ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin