Bölüm 15

1.4K 102 1
                                    

"Merhaba gençlik" Alya yüksek enerjisiyle servisteki nöbeti biten arkadaşlarına seslendi. Onu görenler hemen toparlanmaya başladılar. Nöbet devri en sevilen andı, gidecek olan için. "Neyimiz var?" beş yataklı gözlem alanında yatan hastaları işaret ederek. "Şu bir numara yirmi iki yaşında, erkek hasta. Hızlı taşikardi ile geldi, 5mg beloc infizyon ettik ama hala düşmedi, tahlil sonuçlarını bekliyoruz." Alya oğlana baktı rahat değildi babası başında bekliyordu. Görüntüsünü sevmedi. İleri tetkik için devir bitince doktoruyla görüşecekti. "Üç numaradaki hasta elli yedi yaş bayan, göğüs ağrısı, bir stent mevcut elektrokardiyogram temiz ama ne olur ne olmaz diye bir troponin görmek istedik." kadın rahattı bir sıkıntısı olmadığı belliydi. "Ha bir de müşhade de araç içi trafik kazamız var. Tomografi çekildi temiz gözlem süresi bitince cerrahiden taburculuk için gelecek." Birinci yatak dışında hiçbir hastasında bir sıkıntı sezmedi Alya arkadaşlarını uğurladıktan sonra ve diğer nöbet arkadaşları gelince herkes işe koyuldu. O bu akşam yatan hastaların olduğu bölümde kalmayı tercih etti. Onların izlem ve takibini yapmak istedi. Tabi arada muayene odasında hasta bakmaya devam etti. Görüntüsünü sevmediği çocuğun her iki koldan tansiyonlarını aldı ve dengesizlerdi. Her iki kolda tansiyon farkı vardı, nabızları hala düşmemiş ve terliyor çocuk huzursuzluğu olduğunu dile getiriyordu. "Neden huzursuzsun?" çocuğun aklını dağıtmak istedi Alya belki konuşturulunca biraz kafası dağılır bir değişiklik görürdü. "Motor süremeyeceğim yine. Zaten bir aydan fazladır ayağım alçıdaydı diye süremedim." dedi oğlan. Alyanın dikkatini çeken şey ayağındaki alçının olmadığını fark etmesiyle "Alçın nerde?" "İki gün önce çıkarttık." Alya duyduklarıyla bütün parçalar yerine oturmuştu. "Hemen geliyorum" deyip doktorun yanına gitti. Acil o gece hiç olmadığı kadar yoğun ama hep poliklinik hastalarıyla uğraşıyordu. Gözlem alanındaki hastaların takibi Alya gibi deneyimli ve dikkatli sağlık personelinin eline kalmıştı. "Doktor bey bir numaralı hastayı pulmoner emboli protokolü tomografi için merkez hastaneye göndermelisiniz." dedi tek seferde. Gözlüğünün altından Alyaya bakan doktor neden bu kanıya vardığını soracakken "İki gün önce ayağı alçıdan çıkmış yaklaşık bir aydır alçıdaymış ayağı. Nabızlar inmedi, terliyor ve kollarda tansiyon farkı var bende pulmoner emboli var diye bağırıyor semptomları." Alyanın bu dediğiyle doktor biraz durakları düşündü ve eliyle sevk kağıtlarının olduğu dosyalara yöneldi. Hastadan o esnada ekstra kan tahlilleri alan Alya içinde bir huzursuzluk hissetti. Bu huzursuzluk sanki ona ait değildi. Sonra idrak etti Saul ile işaret bağına sahip olmuşlardı ve bu onun huzursuzluğuydu. Hastayı on beş dakika içinde hazırlayıp merkez hastaneye doğru sevk ettiler. Alyanın huzursuzluğu giderek büyüdü işten kaynaklı değildi. Saul huzursuzdu. Nöbet bu şekilde çok berbat geçmeye başladı. Alyanın karnına ağrılar girmeye, midesi bulanmaya ve başı dönmeye başladı. Bu onun bedeninden kaynaklı değildi.
                   ****
Saul Alya gittikten sonra ortalığı toparladı bilgisayarını açıp skype 'de online oldu ve annesiyle konuşmak için onu aradı. "Merhaba bebeğim" annesinin tatlı sesi kulaklarına geldiğinde onu özlediğini fark etti. Hiç bu kadar onlardan uzaklaşmamıştı. "Merhaba anne nasılsın" dedi sesindeki özlemi gizlemek istercesine. Annesinin beş evladı içinde en favorisi oydu bunu yadırganmaz şekilde belli ediyordu. "Ne zaman geliyorsun. Özledim seni." annesinin dudağını bükmesine gülerek "iki güne geliyoruz annecim" Saul Alya ile geleceklerini haber etmek istedi. İlk önce annesine anlatıp çıkar yol bulmalıydılar. "Geliyoruz derken hayatım yoksa eşini mi buldun? Ah Max yetiş Saul eşini bu..." "Anne! Hayır! Beni dinlemelisin" Anne kurt daha cümlesini bitirmeden Saul'un itirazını duyar duymaz hemen susup ona bakmaya başladı ve eliyle acele bir şekilde anlatması için salladı. "Babam?" Saul babasının orada olmasını istemedi önce annesinin öğrenmesi ve ona yol göstermesi gerekiyordu. "Banyoda en iyisi toplantı odasına gideyim. Sanırım önemli" tek kaşını kaldırmış laptopunu şarz ettiği masadan alıp toplantı odası dediği yere doğru ilerledi annesi. "Neler oluyor Saul?" tüm heyecanı gitmiş şimdi karşısında gerçek bir Luna görüyordu Saul. "Anne ben..." "Ya tek seferde anlatır kurtulursun ya da babanın buraya gelmesi çok uzun sürmez" dedi hemen anne. " Kaza geçirdiğimi biliyorsun. Beni kurtaran sağlık görevlisini teşekkür etmek için buldum. Tamam itiraf edeyim teşekkür etmek için değildi onu gerçekten görmek istedim. Ölümün kıyısındayken mi ben onu bir melek gibi görmüştüm yoksa gerçekten de öylemi diye..." biraz duraklayan Saul annesinin devam etmesi için ona beden diliyle işaretini yakalar yakalamaz "Anne ben ona aşık oldum. Bizden biri değil o bir insan evladı. Ama şöyle bir sıkıntı var o Adadaki bir leopar adamın eşiydi..." Annesinin içindeki kurdun kulaklarının kalktığını sanki gördü gözleri açılıp onu sessizce izlemeye devam etti "Anne şu on yıl önce çıkan kural yüzünden kızı reddetmiş kız buna rağmen yaşadı. Bizim varlığımızdan haberdar değil ama bir o kadar da bizden haberdar. Anne biz işaret bağıyla bağlandık." "NE YAPTIN!" bu ses babasından gelmişti. Annesinin favorisi olabilirdi ama babasının olmadığı kesindi. Görüntüye giren babasına mahcup şekilde el sallayan Saul "Neden böyle bir şey yaptın Saul?" babası hiç olmadığı kadar uysal ve ilk kez ona gerçekten uzlaşı yoluyla iletişim kuran bir baba gibi sormuştu. "Kurdumla beraber onun yanımızda olması gerektiğini düşündük. Uzak durmak için her şeyi yaptım baba..." Saul biraz durakladı anne babasına baktı "inanın sadece biraz yanında vakit geçirip gelecektim ama buradaki Luna onun hakkındaki şeyi söyleyince kurdum onu daha çok sahiplenmek için savaşmaya karar verdi" "Sadece kurdun mu bebeğim?" Annesi sanki kırılmasını istemediğini yanlış bir kelime ağzından kaçırmamak için kısa ve öz bir soru sormuştu. "Hayır anne sadece o değil. Ben zaten onu istedim. Baksana bana bu yaşımdayım ve hala eşim yok ve olacağını sanmıyorum. Abim ve ben eş bulamayacağımız bariz belli" Saul şikayet etmiyordu ama abisini işin içine koymak zorunda hissetti sıradaki Alfa oydu ve kendisi zaten sıranın üçüncü sırasındaydı. "Saul sürü senin bir insan evladıya eşleşmeni belki kabul ederdi ama eş bağı olmadan bunu onlara kabul ettirebilir miyim emin değilim" babasını kendine karşı hiç olmadığı kadar sevecen görmeye alışık değildi "sadece tanışın sürüye tanıtmayalım. Eğer tamamen olmaz derseniz onunla burada yaşamaya razıyım baba"
                      ****
Alya huzursuzluğunun içinde kaybolup gitmişken siren sesiyle kendine geldi. İçeriye giren tabiki Kaya'ydı. Yanında durduğu sedyenin üstünde yetmişlerinde tombul nefes alıp vermede zorlanan teyze oturuyordu. Kaya hastayı doktora devrederken Alyada hastayı ileri tetkik ve rahatlamasını sağlamak için işe koyulmuştu. Bu akşamın bayanlara idrar sondası takma görevi onundu tek kadın çalışan olduğu için. Malzemelerini hazırlayıp kadına en uygun yoldan sondayı takabileceği bir pozisyon verdi  ama tombul olması yalnız  yapamayacağı bir işleme dönmüştü. Kaya hiç davet beklemeden ona yanaştı ve işlemi yapması için yer açtı. Kaya burnuna dolan kokuyu daha iyi almak için Alyanın daha çok dibine girdi. Kokuyu anlamıştı işaret bağı! Ayak parmaklarından saç diplerine kadar elektrik çarpmışa döndü. Kendi eşini işaretleyememişken kurt bozuntusu Alya'yı işaret bağıyla işaretlemişti. Sinirden köpürürken bir şey aklına geldi bu bağın tamamlanması için tek bir yol vardı. Oda kendini Alya'ya açık etmekti. Bunu yapmış mıydı? Alya işini halleder etmez karşısında tir tir titreyen Kaya'ya baktı. Gözleri kehribar sarısı gibi parlıyordu. Gözleri ona kilitlenmiş ama onu görmüyordu.  Kaya Alya'yı fark eder etmez hiçbir şey  söylemeden hışımla hastaneden ayrıldı. 

BENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin