Bölüm 8

2.3K 123 6
                                    

     Mutfak masasına oturmuş tabağına bakarak denizde yaşadıklarını hatırladı Alya. O bir kurt adamdı biraz korkmuştu ama Saul'un ona karşı olan beden dili sakinleşmesini sağlamıştı. Kucağında oturmuş ve sadece baş başa kalmanın tadını çıkarmışlardı. Belki bir kaç kez ateşli bir şekilde öpüşmüşte olabilirler. Dudaklarının tek taraflı gülümsediğini hissetti. Onu güneşten daha fazla yanmaması için evine getirmişti. Zaten teni o kadar yanmaya müsaitti ki asla kendi doğal tenine hiç dönemiyordu hep yanmış bir tene sahipti. Önündeki tabağa yine dikkatini verdi. Çırpılmış yumurta, iki dilim bacon ve yanına iki kiraz domates. Gelir diye düşündüğünden tavada Saul içinde bir porsiyonluk yapmıştı ama görünürde yoktu. Acaba bu gerçeği öğrendiği için gider miydi? Ona elveda demeden mi gidecekti? Kendini bu adama bu kadar erken kaptırmasına ne demeli? Yoksa fantastik bir kişi olduğu için mi ona içten içe Saul'u kendinin olduğunu düşünüyordu.

     Saul onu evine bıraktıktan sonra evine geri döndü içten içe yanına gitmek istiyor ama bunu yaparsa olacak olanlarla nasıl başa çıkacağını bilmiyordu. Onun ne olduğunu öğrenmişti. Onu yanında götürmek istese bölgenin alfası izin verir miydi? Veya onu sürüye götürse babası buna ne derdi? İnsanlara kendini deşifre etmişti. Eşi bile değildi. Sadece ona karşı bir arzusu vardı. Farklı bir şeydi. Eş bağı değildi. Peki ya neydi?

"Merhaba Şikayetiniz nedir?" Alya görüntüsünden hoşlanmadığı kırklı yaşlardaki erkek hastasına sorusunu yönlendirdi. Dayanamamıştı evde olmak onu boğmuştu. Saul'e ulaşıp zaman geçirmek istemişti ama o kadar da üstüne düşmek istemedi. Gelen gece nöbeti teklifini geri çevirmemişti. Saat sabah 5:36'yı  gösteriyordu. Gelen tek tük hastaya sırayla kalkıp bakıyorlardı. 

"İshalim ve kusmam var" dedi adam.

"Ne zaman başladı? En son bu şikayetleriniz başlamadan ne yediniz?" adamın ağzından çıkacak her kelimeyi dikkatlice dinleyip kayıt defterine not alıyordu. 

"Gece sekiz sularında başladı ve en son normal pilav ve yoğurt yedim." dedi rahatsızlığını belirtecek şekilde. 

Bazen bazı hastalarda belli bir yüz ifadesi olurdu ve işinin ehli olan tecrübeli sağlık çalışanları hastanın sorununun ne olduğu hakkında fikir yürütürlerdi. Alya da aynen bunu hissetti MI dedikleri kalp krizi yüz ifadesi vardı adamda. "Sizi rahatlatacak bir iğne yapabilirim size ama hiç göğüs ağrınız oldu mu?" Diye sordu Alya oturduğu yerden hareketlenirken. 

"Bir kaç gün önce sol tarafımda bir ağrı oldu sırtıma doğru ama sonra geçti şimdi bir şey hissetmiyorum" deyiverdi adam ama göğsünü ovarken. 

"Yaşınızı da göz önüne alarak bir EKG çekelim sonra iğnenizi yapayım ben" Alya adamı sedyeye yatırmış çoktan EKG proplarını göğüs ve el kollarına yerleştirmeye başlamıştı. Ekrandaki parazitli görüntünün yerini esas dalgalar alınca; ikinci derivasyon dedikleri D2 dalgasında kendi tabirleriyle oturmuş bir kalp krizi dalgası vardı. O sırada onu merak eden iş arkadaşı geldi. Adamı panikletmek istemeden "Damar yolu açsak ya MI şüphesi" demekle yetindi. Yılların acil ve ambulans deneyimi ölümcül kalp dalgalarında uzmanlaşma demekti. Kardiyolojiyi çok anlamazdı derinlerde işi yoktu ama Kalp krizi dalgalarını gayet iyi anlayabilir ve asla şaşmazdı. Normal şartlarda doktorları o saatte uyur ancak hasta kötüyse ve hemşire çağırırsa hastaya bakmaya gelirdi ama bu nöbetteki doktoru çok iyi ve etik çalışan bir adamdı. Diğer hemşirenin de gelmediğini fark edince hemen muayene odasına geldi. "Doktor bey MI kanlar alındı, yükleme yapıldı sevk için konuş istersen" Tüm bunlar sadece beş dakika içinde gerçekleşti. İşte bir kalp krizini teşhis edip müdahale etmek bu kadar kolaydı. 

     Alya kendinden ve vicdanı rahat bir şekilde Kardiyoloji bölümüne sevk edilen hastanın arkasından baktı. Saul'u da o mu kurtarmıştı? Bu adamda olduğu gibi iç güdülerini izlemişti. Ölmesi muhtemel bir adamı herkese karşı gelerek yaşama tutundurmuştu tabi onunda güçleri sayesinde olmuştu ama belki de buna ön ayak olmuştu değil mi? Yine aklına Saul geldi.  Toparlanmalıydı. Bir erkeğe bu kadar takıntılı olduğunda hayatının alt üst olması çok kolay olmuştu. O boyun eğmezdi. İstediğini almasını bilirdi ama son mağlubiyeti bunu yapamadığını gayet iyi göstermişti. Siren sesleri acil servise yaklaşırken hasta için kendini düşüncelerinden arındırdı. Ambulans sedyesinde altmışlarında kadın bir hasta girdi kapıdan sonrasında da O girdi. Kaybettiği savaşı... 'Neden burada?' diye düşünmeden edemedi. Her zamanki gibi o flörtüz bakışları, umursamaz gözünün altından bakan kara gözler. Hiç düşünmeden gözünün önünde duran bir şey fark etti Saul ile olan benzerlikleri inanılmazdı...

BENİMUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum