Bölüm 5

3.2K 157 1
                                    


     Neden gelmişti ki buraya? Halbuki nöbetten çıkalı daha bir saat olmamıştı. Evine gidip uyumalı dinlenmeliydi. "Geldin!" diye bir ses işitti ve akabinde arkasından kucaklanıp havaya kaldırıldı Alya. Kafasını onu kaldıranın kim olduğuna bakmadan anlaması normal miydi? Saul ona sanki yıllardır aynı şekilde dokunuyor ve bedeni bunu biliyormuşçasına ters bir tepki vermedi. Ayakları yere inerken onu saran kollar olduğu yerde dönmesini sağladı. Yüzleri bir birine çok yakındı.  Bir adım gerileyen Alya etrafına baktı. Tanıdık çok az yüz gördü. Çoğunu tanımıyor hatta buralı olduklarından da şüphe ediyordu. Kimse kimsenin umurunda değildi. 

   "Gelmeyeceksin diye o kadar korktum ki. Şu duvarlardan evinin ışıkları ne zaman yanacakta kendi verdiğim partiyi terk edip yanına geleceğimin planını yapıyordum" sanki gizli bir şey söyleyecek gibi Alya'nın kulağına eğilen Saul "İnan bunun planını defalarca kafamda kurup kurup yaşadım" deyip kıkırdadı. Kulaklarındaki kıkırtı Alya'nın birden kendini Saul'e doğru adım attırdı ve ellerini göğsüne koydu. Aralarındaki enerji o kadar kuvvetliydi ki bir kaç kişi onlara göz ucuyla bakmıştı. Saul bunu hissetti ve Alya'yı ellerinden tutup bara doğru hareket ettirdi.

"Ne içmek istersin?" diyen Saul'e bakan Alya bir düşündü. Ne içmeliydi? "Tatlı, soğuk, alkollü bir şarap" deyiverdi.  

"Bize Passito di pantelleria" Dedi Saul elini 2 işareti yaparak. İlk kez duyduğu kelimeleri idrak etmeye çalışan Alyanın eline bir kaç saniyede yarısına kadar  kehribar rengi sıvıyla dolu bir kadeh yerleşti. Yıllar önce şaraplara merak salmış ama yine sıkılması sonucu gerçekten şarapları tam olarak öğrenemeden geçmiş bir hevesinin yarıda kaldığını fark etti,  önce şarabını daire şeklinde çevirip çıkan kokuyu kokladı sonra ağzına bir yudum alıp babasının ona öğrettiği gibi ağzında bir tur çevirip yavaşça yuttu.  Bal, kayısı ve kuru incir tadında soğuk ; gözleri Saul'e kaydı damağında çok yoğun bir tat bırakan şarap dünyadan kopmasına gözlerinde kaybolmasına sebep oldu.

 "Beğendin mi?" 

"Hiç böylesini içmemiştim. Çok tatlı ve rahatlatıcı"  

Partinin daha sakin olduğu evinin arka bahçesine geçtiler. Oradaki Bahçe salıncağına yerleştiler. "Gelmek istemedim ama sanki gelmezsem bir şey olacakta ben kaçıracağım gibi hissettim." dedi Alya.  "Gelmeyeceğini düşünerek sana kurduğum planları demin anlattım sanırım" Saul cevabını kulağına eğilerek yineledi. 

"Nerelisin?" dedi Alya

"İtalya"

"Aksanın ve şarap bilginden anlamalıydım." kadehini kaldırıp kalanı su gibi mideye indirdi Alya. "Bana bu şarabın ismini bir daha söyleyebilir misin?"

"Passito di pantelleria"

"Passi... her neyse bir kadeh daha alabilir miyim?" Alyanın ağzından kelimeler dökülür dökülmez Saul çoktan yerinden kalkmış ve gözden kaybolmuştu. Bu akşam rahatlayacaktı eğlenecekti ve uzun zamandır kendini kapattığı zindanından çıkaracaktı. Elinde şişeyle birlikte gelen Saul bardağına yine tadımlık seviyesinde şarap döktü. "Bence düzgün bir şekilde dökersen daha rahat içmiş oluruz" Deyiverdi Alya. 

Alyanın bu dediği komiğine giden Saul " Bence yavaş olmalıyız sonradan çarpan bir içki içiyoruz" dedi ve gözlerinin içine kadar gülümsemesi ulaştı. 

"Bence bu akşamı çok rahat, sınırlar olmadan ve sana gerçekten benim kim olduğumu göstermem gerektiğini düşünüyorum. Yoksa ..."

"Yoksa ne?  Senden kaçar mıyım?" Diye Sordu Saul

Şarabını tek dikişte bitiren Alya daha da rahatladığını zincirlerini kırdığını hissetti "Hayır öyle değil. Bu akşamdan başka beni böyle göremezsin diyecektim" Alya'nın kıkırdaması SAul'u iç güdüsüne yenik düşürerek tek hamlede yanında oturan kadını yüzleri birbirine bakacak şekilde kucağına almasına sebep oldu. O kadar hızlıydı oldu ki Alya yüzüne vuran esintinin doğal olarak esen bir yel olduğunu düşündü ta ki kendini bir eli şarap bardağını tutarken diğer eli de Saul'un boynundaydı. 

"Bana kendini göstersene bu akşam." burunları bir birine değdi değecek durumdayken bacaklarının altında kendini Alya'ya biraz daha yaklaştırdı Saul "Aylardır rüyalarıma giriyorsun. Seni bulana kadar akla karayı seçtim. Şuan burada bu şekilde olmamız için kimlere boyun eğdim bilemezsin Alya" dudakları bir birine o kadar yakın ki birbirlerinin alıp verdiği nefesi soluyorlardı. Her iki taraftan belinin ellerle sarıldığını hisseden Alya'nın içi ürperdi verdiği tepkiden Saul'un yüzünde çapkın bir gülüş belirdi. Neden ona bu akşam karşılık vermiyordu? Kendini birden geri çeken Alya elindeki şarap bardağını koyacak bir yer bulmaya çalıştı. Ne olduğunu anlamayan Saul onu izledi. Daha üç saniye önce romantizmin üst seviyelerindeki an bozulmuştu. Alya bardağını çimin üstüne bıraktı ama hala Saul'un kucağında oturuyordu. Sanki tanıdık birini görmüşçesine Saul'un arkasına baktı bir an ve hiç bir mimik veya duygu durumunu değiştirmeden Saul'u dudaklarından öptü. 

     Mutluluk, heyecan ve şaşkınlığını toparlamaya çalışan Saul öpücüğe karşılığını vermekte gecikmedi. Vücudundaki saf boşluğun azar azar dolduğunu hissetti. Aidiyet duygusunun böyle bir şey mi olduğunu düşündü. Kendini birine ait hissetmek, onunla tamamlanmak. Dillerinin birbiriyle olan danslarında her hareketle aralarındaki bağ güçleniyordu. Kucağındaki bedenin üzerinde olan baskısı gitti bir anda. Ne olduğunu anlamadı öpüşmeleri bitmiş kucağı boştu. "Burada herkesin önünde seninle sevişmeyeceğim" eliyle etraftaki insanları gösterdi Alya nefes nefese

BENİMWo Geschichten leben. Entdecke jetzt