~10~

144 16 60
                                    

Sabah erkenden kalkıp hazırlanmıştım. Bugün şu suçluları bulup Konaha'ya götürmezsem ve görev uzarsa Gaara çekilmez bir hâl alır diye düşünüyordum.

Hemen köyün çıkışına gitmiştim. Ve Gaara'yı beklemeye başlamıştım.

"Ah, nerede kaldı bu? Onu beklerken çöle kış gelecek." Diye kendi kendime konuşurken son söylediğimin ne kadar mantıksız olduğunu düşünüp hafif kıkırdamıştım.

"Neye gülüyorsun?"

Bir anda arkamdan gelen ses ile irkilmiştim. Olduğum yerde sıçrayarak bana 'aptal'a bakar gibi bakan Gaara ile karşılaşmıştım.

"Ö-öyle sessiz bir şekilde gelinir mi be?! Yüreğim ağzıma geldi!" İstemeden kekelemiştim. Gaara bana hâlâ aynı bakışı atıyordu. Hemen kendimi toparlamış ve konuşmaya devam etmiştim. "Neyse, hadi gidelim. Seni beklerken ağaç oldum zaten!"

"Beklemeyip erkenden gidebilirdin. Belki gözümün önündeki pislik yok olurdu."

Bana 'pislik' diye hitap etmesi gerçekten canımı sıkmıştı. Benden bu kadar nefret etmesini beklemiyordum.

Onunla daha fazla laf dalaşına girmek ve konuyu uzatmak istememiştim. Çünkü köylerin arasındaki buzları eritmeye başlaması bu göreve bağlıydı. Onunla tartışmam sorun olabilirdi.

Gaara'ya sırtımı dönerek yürümeye başlamıştım. Bir yandan da ona seslenmiştim. "Yürümeyi düşünüyor musun?"

Onun yürüyüp yürümediğini umursamıyordum. Ne hali varsa görsün. Diye içimden geçirmiştim. Ve koşmaya başlamıştım.

...

Epey bir zamandır ne Gaara ne de ben konuşmamıştım. Uzun süredir koştuğumuz için mola vermiştik ve ona, o yokmuş gibi davranıyordum.

Aslında ona bu şekilde davranılmasını ve davranmaktan hoşlanmıyordum ama bunu hak etmişti.

Önümdeki kum tepelerine bakıp dudak büzerek konuşmaya başlamıştım.

"Sanırım kum fırtınası olacak. Bu şekilde o suçluları hayatta bulamayız."

"Yani?"

Ellerimle hareketler yapmıştım. "Yani diyorum ki hani kum'u kontrol edebiliyorsun'ya belki fırtınayı durdurabilirsin!"

"Olmaz." Diye kestirip atmıştı. Ona sinirli bakışlar atarak ilerlemiştim. Önüne geldiğimde ellerimi onun gibi göğsümde birleştirmiştim.

"Nedenmiş o?"

"Çünkü kum fırtınası büyük bir kum yığını olarak geliyor. Ayrıca dağınık hareket ediyor o yüzden chakramı burda harcayarak hiçbir şey elde edemem."

Gayet sakin konuşsa da bakışlarında gördüğüm öfke içten içe pek de sakin olmadığını gösteriyordu.

Kafamı sallamıştım. "Peki o halde bende fırtınanın içinden geçerim böylece bir an önce suçluların görüldüğü köye varırım." Diyip arkamı dönerek yürümeye başlamıştım ki bir anda ayağımın havaya kaldırılması ile baş aşağı dönmüştüm.

Ayağımı neyin tuttuğuna bakınca kum görmek garip gelmişti. "Gaara, bırak beni! Beni engelleyerek kendini kahraman mı sanıyorsun!? İndir beni!" Bağırırken bir yandan da kumun tutuşundan kurtulmak için çabalıyordum.

"Şuan da o fırtınaya yaklaşırsan ölümün kesin olur buda Konaha ile olan barış antlaşmasını bozmuş gibi görünmemize neden olur."

"Yani?"

"Yani oraya gitme fikrini kafandan çıkarmadığın sürece seni bu şekilde tutmaya devam edeceğim."

"Dalgamı geçiyorsun be!? Veya şakamı yapıyorsun?! Hangisiyse komik değil bunu bil!" Bağırmaya devam ederken hâlâ kumun tutuşundan kurtulmak için çabalıyordum.

Ōtsutsuki Gücünde Uzumaki (Gaara x Jun) Where stories live. Discover now