4. Bölüm

16 1 1
                                    

-Yazardan;

Onur Alp, çok zor ve atışmalı da olsa Nehir Ay'ı ikna etmişti. Şimdi bavulunu hazırlarken onu izliyordu. Temiz yüzünü düşünüyordu, temiz kalbini. 2 aydır takip ettiği bu kızın yakından bu kadar ilgi çekici olabileceğini düşünmemişti hiç. Onu korumak istiyordu. Masum hayatı olan ve hayatını normal sürdüren birini korumak istiyordu Onur Alp.

Daha önce birçok sevgilisi olmuştu, aşık olmuştu. Şimdi ise karşısında hiç dokunmayacağını düşündüğü biri duruyordu. Ne yapacaktı onunla? Nasıl başa çıkacaktı? Ne olacaktı eğer Nehir Ay'ın başına bir şey gelirse?

İsmini düşündü kendi kendine. Nehir Ay Işıl. Kendi gibiydi ismi. Nehir gibi yerinde duramayan, Ay gibi parlak ve bir o kadar doğal, soyadı gibi de ışıl ışıl bir kızdı. Gözleri de öyleydi.

Uzun siyah saçlarını inceledi Onur Alp. Bakımlı, parlak ve sağlıklı saçlarını.

'Çocukken nasıldı acaba?' diye geçirdi içinden. Hayal ettiğinde gözünde yaramaz ve tatlı bir çocuk belirdi gözünde.

Annesinin hayır dediği oyuncağı almak için sürekli ağlayan Nehir,

Ergenliğinde eve girmeyip cazibesiyle erkekleri kışkırtan, geri dönüp yüzlerine bakmayan Nehir,

Büyüdüğünde annesine bakan, işine eline almış her haftasonu yeğenini gezdiren Nehir.

-Onur Alp Derla'dan;

"Hazır mısın?"

"Hıhı." Soğuk yapıyordu. Haklıydı. Burada bir hayatı vardı. Ama her şey onu kurtarmak içindi. Eski hayatına dönmesini kolaylaştırmak içindi. Başına bir şey gelmeden gitmesi gerekiyordu.

"Hadi çıkalım o zaman." 3 bavul ve 2 çanta almıştı... 'Sahi mi?' gibi bir bakış attığımda 'Bunu sen istedin' gibi bir bakışla karşılık vermişti.

Çıktığımızda Nehir bir çanta bir bavul taşırken, geri kalanını da ben taşıyordum.

Geri dönüp evine baktı, kapıyı kilitledi ve arabama doğru ilerledik.

"Neden annenle yaşamıyorsun?" Dediğimde sorduğum sorunun anlığıyla göz göze geldik.

"Annem yalnız yaşamam için zorladı beni, kendi ayaklarımın üstünde durmam gerekiyormuş." Anlayışla kafa salladım.

Her şeyi bagaja ve arka koltuklara koyduktan sonra Nehir öne, ben de şoför koltuğuna geçtim. Arabayı çalıştırıp yola koyulduk.

"Uyumak istediğin zaman söyle, durayım arkaya geçersin. Çantaları öne alırız."

"Gerek yok, burada da uyuyabilirim."
Kafa salladım.

"Onur?"

"Evet?"

"Neden uçakla veya otobüsle gitmiyoruz? Kanada çok uzak."

"İzini bulmalarını zorlaştırmak için."

"Peki kim bu adamlar? Neden benim peşimdeler onca şirket varken?"

"Başka bir şirketin ceo'su ile de uğraşabilirlerdi. O zaman da o sorardı 'Neden benim?' diye."

Hüzünle kafa salladı.

"Öyle bir şey olsaydı başka şirketin ceo'sunu mu koruyacaktın?"

Telefonum çaldı.

"Efendim Bekir"

"Abi her şey tamam, hallettik. Kızı aldın mı evden?"

Telefon arabaya bağlıydı navigasyon için. Bu durumda konuşulanları Nehir de duyuyordu.

Biz Şimdi Neyiz?Où les histoires vivent. Découvrez maintenant