2. bölüm

27 2 2
                                    


Arabama binip konuma doğru yola çıktım. Aklımda birkaç soru vardı. Kimdi bu? Evimi ve numaramı nereden biliyordu? Beni nereden tanıyordu? İşten biri miydi? Aklıma dank eden fikirle kırmızı ışıkta durup hızlıca telefonumu aldım, navigasyon sayfasından çıkıp Yağmur'u aramak için aramalar sayfasına girdim. Yağmur benim sekreterimdi. Her işime koşuyordu.

Telefon 2. çalışında açıldı.

''Nehir Hanım iyi misiniz? Sizi bekliyorum imzalamanız gereken mühim belgeler var.''

''Yağmur sana bir numara atacağım, sorgulamanı istiyorum. En kısa zamanda bilgileri at. Birazdan şirkette olurum.''

''Nasıl isterseniz. İyisiniz umarım?''

''Hızlı ol.''

Biraz sert davranmıştım ama vakit kaybedemezdim. Birkaç saniye sonra ışık yanınca hızlıca yola koyuldum. 7 dakika içerisinde konuma vardım.

Stresli, gergin ve korkmuş hissediyordum. Kim sizi birden bir konuma gelmenizi söyleyip, gitmezseniz evinize gelmekle tehdit eder ki? Hem de tanımadığınız biri.

Elimi yumruk yapıp geldiğim evin zilini çaldım. Numaraya 'geldim' gibisinden bir mesaj yolladım. Zili çaldıktan birkaç saniye sonra kapıyı tanımadığım biri açtı. O muydu?

''Hoşgeldin.'' 

O'ydu.

''Hoşbuldum. İçeri geçmesem?''

''Korkmana gerek yok, rahatsız olduysan bahçeye geçebiliriz?''

Kafa salladım, telefon ve birkaç dosyasını alıp önümden yürümeye başladı. Ev 2 katlıydı, sade ama lüks bir evdi. Dıştan ışıklandırması vardı. Sarı ledler krem ve kahve tonlarındaki evi daha güzelleştirmişti. Bahçede birçok bitki dikiliydi. Hiç bilmediğim çiçekler bile vardı. Köşeye konulmuş yeşil bir hamak tarzı salıncak vardı. Üstünde de kitap duruyordu. Daha çok incelemeden bahçedeki kahverengi kamelyaya yöneldik.

Tam karşıma oturup dosyaları açmaya başladı. Sessizliği aynı anda böldük.

''Adını-''

''Bu dosya-''

''Sen söyle''

''Lütfen söyleyin''

''Adınızı söylememekle ısrarcı mısınız, diyecektim. Malum evine geldiğim kişiyi tanımak isterim. Sonuçta siz benim evimi dahi biliyorsunuz.''

Koyu ama çok parlak, yeşil olduğu aşırı belli olan gözleriyle iki gözüme de sırayla bakıyordu.

''Bu dosyaları okumalısın Nehir, tehlikedesin.''

Donakalmıştım. Ne demekti şimdi bu? İstemsizce ufak güldüm.

''Tehlikedeyim öyle mi? Teşekkürler şaka için ama lütfen ne söyleyecekseniz söyleyin ve gideyim. İşlerim var.''

''Ciddiyim Nehir. Baban öldüğünden beri yerini kapmak isteyen adamlar var. Seni kolay yem olarak görüyorlar. İnan bana istedikleri zaman kapabilirler.''

Derken telefonuma bildirim geldi. Yağmur'un mesajına bakarken aklım onun dediklerindeydi. Beynim dediklerini tekrarlıyordu.

Yağmur: Nehir Hanım hiçbir sonuç bulamadım. Diğer bankalara numarası kayıtlı mı diye kontrol ettirdim. Sadece ismini öğrenebildim. Onur Alp Derle.

Nehir: Tamam teşekkür ederim.

Ona doğru baktığımda önümde dosya vardı. Şaşkınlıkla dosyayı aldım ve incelemeye başladım. Üzerimde bakışlarını hissediyordum. Tehlikedesin derken? Beni nereden tanıyordu? Kimdi bu Onur? Aklımda milyon tane soru varken dosyanın fotoğrafını çektim. Geri uzattığımda teşekkür ettim.

Biz Şimdi Neyiz?Where stories live. Discover now