Otoparkta ki Dağhan'ın arabasına geldiğimizde Açelya'nın arka koltuğa geçmesiyle bende ön tarafa oturdum. Dağhan kemerini takarken Açelya'ya doğru döndüm. "Aç mısın? İstersen bir yere gidebiliriz." Dedim. Buraya kadar gelmişti ve bize karşılıksız bir iyilik yapıyordu. Onu en iyi şekilde ağırlamak istiyordum.

"Ben otelde yerim, zahmet etmeyin lütfen." Onun çekingenliğine karşı tebessüm ettim. "Olur mu öyle şey, götürürüz biz." Dağhan'a döndüm. "Değil mi Dağhan?" Diyerek devam ettim.

O da beni onaylarcasına kafasını salladı. "Elbette, sevdiğin bir şey var mı?"

"Yakında bir yere gidebiliriz, özellikle istediğim bir şey yok." Çekingenliğinden dolayı böyle olduğunu biliyordum ama istediği şeyi söylesin istiyordum.

"Açelya, sen bize karşılığını veremeyeceğimiz bir iyilik yapıyorsun. Bırakta biz de elimizden geldiği kadar senin sevdiğin bir şeyleri yapalım." Tüm samimiyetimle konuştuğumda Dağhan'da bana onay vermişti.

Çekingen bakışları bizim üzerimizde dolaşırken cevap verdi. "Kumpir yemedim hiç, deneyebilir miyiz?" Dağhan anında onaylamış ve telefonundan bir adrese yol tarifi almıştı.

Önüme doğru dönerken Açelya'nın bakışları hala gözlerimin önündeydi. Neden bilmiyordum ama ona baktığımda gözlerinde çok farklı bir şeyler hissediyordum. Hayattan hiçbir beklentisi yok gibiydi, yaşama isteği yok gibi. Belki de ben yanlış anlıyordum, emin değildim.

Hep beraber bir kumpirciye geldiğimizde boş masalardan birine geçerek oturduk. Kısa bir süre sonra siparişlerimiz geldiğinde hep beraber yemeye başlamıştık. O yalnız hissetmesin diye kendime de söylemiştim fakat pek iştahım yoktu. Bu yüzden zorla birkaç lokma aldım.

"Sevdin mi?" Dağhan'ın sorusuyla Açelya ona baktı.

"Garip bir tadı var ama sevdim galiba." Diyerek cevap verdi. Kumpirinde kalan lokmaları bitirdikten sonra bana doğru dönmüştü. "İzem abla, sana bir şey sorabilir miyim?"

"Elbette."

"Ben de hukuk okumak istiyorum, sen çok zorlandın mı okurken?" Sorduğu soruya tebessüm ettim. "Kolay olduğunu söylersem yalan söylemiş olurum. Fazlıyla zordu. Özellikle son iki senesi okulu bırakmayı bile düşündüm ama her seferinde sonunda o cübbeyi giyeceğimi kendime hatırlatıp daha çok çalıştım."

Anlattıklarımla gözleri parıldamıştı. "Çok istiyorum ben de." Demişti içli içli. Karşımda bir avukat adayı olması beni güldürdü. "Eminim bunu başarabilirsin. Ayrıca artık ben varım, bana her türlü konuda danışabilirsin. Üniversite tercihlerinde ve sonrasında ki süreçte elimden gelen her şeyi yaparım."

Bana teşekkür ettikten sonra konunun kapanamsıyla bu detayı aklıma kazıdım. Muhtemelen Açelya beni rahatsız etmemek için ne seçimlerinde ne de sonrasında derslerinde benden destek alacaktı ama ben çoktan kafama koymuştum. Ondan önce ben ona ulaşıp yanında olacaktım.

Kumpirciden çıktıktan sonra biraz sahilde yürümüştük üçümüz. Açelya genelde sessiz olsada konuştukça bize biraz daha alıştığını görmüştüm. Derslerinden ve yurttaki hayatından bile biraz bahsetmişti bize. Ayrıca henüz 2 yaşındayken ailesiyle birlikte bir kaza geçirdiğini ve ailesini kaybettiğini üstün körü anlatmıştı bize. Ailesini kaybetmesi yetmezmiş gibi henüz iki yaşındaki ufacık bebeği hiçbir akrabası istememişti. Bu yüzden yurtta büyümek zorunda kalmıştı Açelya.

Dağhan'ı da yurttaki arkadaşlarıyla beraber izliyorlarmış. Dağhan'ın, Güneş için yaptığı yayını izlediği gibi test yaptırmak istediğini de söylemişti fakat o zaman 18 yaşına girmediğini bu yüzden yaptırmadığını söylemişti. Dün 18 yaşına girer girmez test yaptırmıştı ve şanslıydık ki olumlu sonuç almıştık.

Canlı | TextingWhere stories live. Discover now