12. BÖLÜM

23 4 41
                                    

"Yağmur bayıldı." Dedi.

Bütün sorunlar bizim başımıza geliyordu. Yurtta olmayan olay kalmadı neredeyse.

"Ne demek Yağmur bayıldı Canan? Nasıl oldu? Neredeler şuan?" Diye bütün sorularımı sıraladım.

"Sakin ol. Ya ben Sibelle konuşuyordum yemekhanedeydik, bana Yağmurun bir kaç gündür yemek yemediğini, morelinin bozuk olduğunu söyledi. Zaten iki gündür sadece bahçede yalnız başına oturuyordu. Bizde Sibelle odaya Yağmurun yanına gittik, ona yemek vermek için. Odada yoktu. Sonra lavaboya baktık. Yerde baygın bir şekilde bulduk. Sanırım kusmuş ve ondan sonra bayılmış." Dedi.

Yağmur neden yalnız başına bahçede oturuyordu?

Ve neden yemek yemiyordu!?

"Tamam tamam. Şuan Hastanedeler mi?" Diye sordum. Meraktan çatlıyordum ama telefonuma bakan sadece Canandı!

"Evet. Yağmuru öyle görünce direkt koşup bizim yurttaki Polis Abilere haber verdim. Onlarda Hastaneye gittiler." Dedi. Yağmur depresyona girmiş olabilir miydi? Ama öyle bir kız değildi.

"Tamam Canancım. Çok teşekkür ederim. Görüşürüz." Deyip telefonu kapattım. Sibel telefonu açmadığı için Atakanı tekrar aradım ama oda açmıyordu.

Benim telefonlarım neden hep açılmamak zorunda!

Üstüme hırka alıp evden çıktım. Mustafa Alp'in yanına gidiyordum. Neden mi? Çünkü bende Kasır Can'ın numarası yoktu. Aralarında en sağlıklı düşünebilecek kişi Kasır Can'dı. Ve onu arasam açardı.

Atakan aşkım ağlıyor...

Mustafa Alp'te Kasır Can'ın numarası vardır. Yani en azından ben öyle düşünüyorum ve düşünmekle haklıyım çünkü arkadaşlar.

Mustafa Alp'lerin evine giderken onu yolda Adem'le konuşurken buldum. Ne alakaydı? Mustafa Alp daha geçen Ademi kıskandığı için bana kızmamış mıydı?

Oysa şuan gayet sakin konuşuyorlardı. Her neyse şuan bunu düşünemezdim. Odağım Yağmurdaydı. Yanlarına gittiğimde ikiside bana baktı.

Aynı anda "Ne oldu keçi?" Dediler.

Şaka mı bu? İkisinide Babaannemin oklavasıyla dövmek istiyordum.

Aynı anda aynı kelimeleri söyledikleri için birbirlerine aval aval bakıyorlardı. Tabiikide Mustafa Alp'in bakışları sinir doluydu. Adem'e baktığımda ona baktığımı fark etmiş olmalı ki ani bir hızla bana döndü.

"Ne oldu?" Diye sordu.

"Şey ben Mustafa Alp'le bir şey konuşacaktım da." Dedim. Adem çocukluk arkadaşım olmasına rağmen ondan çekiniyordum.

"Tamam konuşun." Dedi ve ellerini cebine koydu.

Adem defol.

"Belli ki özel. Sen git en iyisi Ademcim." Mustafa Alp öyle deyince ona hak verdim. Ve Ademe bakmadan konuşmaya başladım.

"Evet. Ben seni parkta bekliyorum. Gelirsin Mustafa Alp." Dedim ve kaçar adımlarla parka doğru gittim.

Arkamı dönüp baktığımda Adem sinirli bir şekilde bana bakıyordu. Onunla sonra konuşacaktım. Şuan yeri ve zamanı değildi.

Parka geldiğimde yaklaşık on dakika sonra Mustafa Alp yanıma geldi ve Banka oturdu.

"Hiç gelmeseydin. On dakika oldu!" Diye ona kızdım.

"Beni bu kadar özlediğini söyleseydin daha erken gelirdim keçi." Dedi. Gerçekten küstahın önünde gideniydi!

"Her neyse şuan seninle tartışmayacağım. Telefonunu ver." Dedim ve elimi ona uzattım.

ZAMANSIZ ZAMANWhere stories live. Discover now