17 | Yarınların Tamiri

4.5K 315 279
                                    

Oy vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayın lütfenn, hepsini okuyorum ve sizi çok seviyorum. 🤍

17.
"Dün gece seni düşündüm durdum."

Bazen bazı ağırlıkları kaldıramıyordun.

Maketim sanki kürdandan yapmışım gibi kendini tüm parçalarıyla yere bırakırken artık sinirimden ağlama raddesine gelmiştim.

Kaçıncı denememdi bu? Birkaç gün sonra jüri karşısında ağlamamın da bir faydası olmayacaktı. Daha önce de bir sürü köprü yapmama rağmen bu seferki koyduğum her ekstra ağırlıkta yıkılıp duruyordu. Sanki ilk kez yapıyormuşum gibi neyi yanlış yaptığımı da bir türlü anlayamıyordum.

Köprü maketinin devrilen parçalarıyla birlikte yere çöktüm ve boş amfide, dizlerimi kendime çekip ağlamaya başladım.

Ben de kaldıramamıştım.

Üstelik makete de kendi üzerime de konan şey yük bile sayılmazdı. Demek ki ikimiz de o kadar güçsüzdük.

Ya da ben güçlü bir maket bile yapamayacak kadar güçsüzdüm. Her şey benimle ilgiliydi.

Telefonumun zil sesini duymamla kafamı kaldırmadan reddetme tuşuna bastım. Kollarımın arasından görebildiğim kadarıyla arayan Can'dı.

Dün gece Baran'la yaşadığım saçmalıktan sonra apar topar eve girdiğim için doğal olarak neden sokaktan geldiğimin cevabını verememiştim. Bütün gece onlarla oturmuş, bir şey çaktırmamaya çalışmıştım ama ikisinin de bazı tahminleri olduğunu biliyordum.

Telefonu uçak moduna almak için elime aldığımda Can tekrar aramaya başladı. Belli ki devam edecekti. Gözlerimi sildim ve ağladığım belli olmasın diye öksürerek açtım telefonu. "Efendim?"

"Almaya geldim seni." dedi. "Hadi gel."

Elimi dudaklarıma götürdüm. Çenem titriyordu. "Şu an pek doğru bir zaman değil ki." dedim. "Maket yapıyordum."

Dün geceki halimi gördüğü için, Baran'ın üstüme bırakıp gittiği saçmalığa ve bütün gece yansıtmamak için çabalasam da negatif anlamda değişen ruh halime şahit olduğu için ısrar etti. "Bigem.. Hadi güzelim kapıdayım ben."

Gözlerimi silerken "Tamam." dedim. Olayları bilmese de üzgün olduğumu biliyordu ve eminim merak da ediyordu. "Geliyorum."

Kalemlerimi ve malzemelerimi toplayıp ruh halimden bile kötü olan maketimi acımadan çöpe attım. Kampüsün dışındaki arabasına yürürken artık ağladığımı saklamaya gerek duymuyordum. Muhtemelen tüm yüzüm kızarmıştı ve zaten Can beni çok iyi tanıyordu.

Ben de artık kendimi tanıyordum. Sanırım hayatım boyunca, her olayda kendimi suçlamaya hazır bir pozisyonda bekleyecektim. Biri bana haksızsın dediğinde bunu kabullenip kabuğuma çekilmeye, her an özgüvensiz hissetmeye yatkındım hep.

Ama şu an özgüvensiz ya da haksız hissetmiyordum. Hissettiğim tek şey kırgınlıktı.

Çünkü en azından Baran'ın söylediği gibi aklını futbola verememesinin suçlusu olamayacağımı bilecek kadar emindim kendimden.

Üstümdeki bu yarım kalmışlığın sorumlusu ben değildim.

"Kalacağım ben bu dersten." dedim arabaya biner binmez selam bile vermeden. "Kesin kalacağım, çok kötü yapıyorum her şeyi. Mahvettim maketi de. Can ben neden her şeyi mahvediyorum?"

Üçlü SavunmaWhere stories live. Discover now