[3]

1.4K 164 58
                                    



bir duz yazi bolumumuz olmasin mi ya


elimde ağırlık yapan kitapları hızlı adımlarla yürüyüp yanına ulaştığım chan'ın kollarına bıraktım. ne olduğunu anlamadan sinirle bana dönse de beni görünce sessiz kalmış ve kitapların hepsini almıştı. bana karşı olan sakin tutumları yüzümde gülümsemeye sebep olduğunda neredeyse sekerek yürümeye devam ettim. kendi aralarında konuşan jeongin ve jisung'ın yanında ulaştığımda jisung'ın elini tuttum.

sohbetleri benim yanlarına ulaşmamla saniyelik dağılsa da beni gördüklerinde devam etmişlerdi. bir yandan onları dinleyip bir yandan da kampüsün içinde gözlerimi gezdiriyordum. dönemin ortasında olmamıza rağmen güneş öyle güzel parlıyordu ki, güzel bir gün olmasını sağlıyordu.

jisung elini elimden kurtardı ve beni kolu altına aldı. ellerimi beline sardım bende.

dersten hepimiz yeni çıkmıştık ve bir şeyler yemek için dışarı çıkıyorduk.

"ne yemek istersin bebeğim?"

omuz silktim ve jisung'a döndüm. "fark etmez, hızlı bir şeyler olsun bir dersim daha var benim."

"senin bu seçmeli derslerin beni bile yoruyor."

gülümsedim jeongin'in söylediğine. "ortalamamı yükseltiyor." ders çalışmayı severdim, edebiyata aşıktım. bu yüzden seçtiğim ve gördüğüm her dersi seviyordum. okuduğum bölüme aşıktım.

kampüsten çıkmak üzereyken içime dolan farklı ama bir yanda da rahatsız edici duygu ile adımlarım yavaşladı. tam o sırada yanımdan hızla geçen beden ile durdum. arkamı döndüğümde siyah ceketli, elinde kaskı olan birinin yanımdan geçtiğini fark ettim.

sanki o da hissetmiş gibi bir iki adım attıktan sonra durdu. sırtı ile bakışırken yavaşça bana döndü ve göz göze geldik. kahve gözlerimiz buluştuğunda ve anlam veremediğim bir tanıdıklık hissi etrafımızda döndüğünde onun kim olduğunu çıkarmaya çalıştım.

ve bu uzun sürmemişti.

"şerefsizin biri okulun yolunu hatırlamış."

gözleri kendisine söylenen cümle ile benden ayrıldığında sanki üstümden bir ağrılık kalkmış gibi hissettim.

felix ona yaklaşıp selam verip sarıldı. "seni okula getiren şeyi merak ettim doğrusu minho."

o lee minho'ydu.

"kulüp işleri için işte," dedi üstünkörü bir cevapla. "biri benimle grup olmayı kabul etmiş."

"senin gibi sorumsuzun teki ile kim grup olmak ister?"

"bilmiyorum. temayı bile seçmiş. artemis ve orion."

arkadaşlarımın gözleri gizliden bana döndüğünde kafamı eğdim ve jisung'a sokuldum.

"hadi gidelim." dedim kısıkça ve kendim ile birlikte yürüttüm onları. minho, felix ve seungmin'i arkamızda bıraktığımızda biz çoktan önümüze geçmiş chan'a yetişmeye çalışıyorduk.

jisung'un kolunun altından çıktığımda chan'ın yanına adımladım. "acıktım chan! biraz daha hızlı yürüyemez misin?" chan yan gözle bana bakmaya başladığında tehlikede olduğumu anladım. yine de onunla uğraşmaya devam ettim. "gerçekten, gittikçe yaşlanıyorsun."

"hyunjin, kitapların yeri boylayacak." diye sessiz uyarısını yaptığında güldüm ve arkasından ona sarıldım. "tamam! şakaydı sadece koca bebek."

"burada tek bir bebek var." diye alayla söylendiğinde sadece gülümsedim çünkü bebek gibisin denilmesi artık bir iltifat gibiydi.

birlikte sıkça geldiğimiz bir kafeye geldiğimizde geniş bir masaya oturduk. bir yanımda chan diğer yanımda jisung vardı. çok düşünmeden pizza sipariş ettik. önden içeceklerimiz gelirken sipariş ettiğim meyveli gazozu yudumladım usulca.

kafenin bahçesinde oturduğumuzdan sigara içibiliyordu. bu yüzden jisung yemekten önce bir sigara yaktı. çatık kaşlarla ona döndüm ve koluna yavaşça vurdum. "yemek yeseydin önce." dedim. omuz silkti ve sigarasından bir nefes çekti.

jisung ile üniversitenin ilk günü ben yanlış dersliğe gittiğimde tanışmıştık. neredeyse iki yıl oluyordu. kendisi ile bambaşka tarzlarımız olsa da ve başta birbirimizden pek hoşlanmasakta şimdi çok yakındık. diğerleri gibi sadece üstüme düşmüyor aynı zamanda birlikte her türlü deliliği yapabileceğimiz alan da tanıyordu.

"sen beni boş ver," masaya eğildi. "seninle tanıştığımız gün dersliği kaybetmene sebep olan motorlu çocuk."

nefesimi tuttum ve sakince cümlenin devamını bekledim.

"oydu değil mi?"

sessiz kalıp utanarak eğdim başımı. oydu ve ben iki yıl sonra onu unutmuşken tekrar karşıma çıkmıştı.

ve onu tekrar görmek, lavender haze dinlemeye benziyordu.



ilk basta bunlari hic tanismamis gorusmemis yapicaktim ama bu kliseye asik oldugumdan bu yolda ilerlemeye devam dedim🙏🏻

bu arada bu hyunjin biraz starry eyes hyunjin'i hatirlatiyor

neyse gidiyorum by💘

meet me at midnight, hyunhoWhere stories live. Discover now