15. Kütüphane

688 37 40
                                    

Bu bölümü TheeAshleyy   ithaf ediyorum önceki bölümlerde yorum yaptığı için

Keyifli okumalar

Sıcak çaydan yükselen buhar yüzümü yalarken dudaklarımı gerip minik bir yudum aldım, yanacağımı bile bile. Bölünmüş bir parça gevrek, ezine peynir, siyah zeytin ve kuru domatesten oluşan kahvaltım bitmeye yakındı. Aklımda bir gün önce yaşadıklarım vardı. Baybars'ın söylediklerinden ne kadar uzak durmaya çalışsam da "acaba?" sorusu bir kurt gibi içimi kemiriyordu. Başımı iki yana sallayıp saçmalık tüm bunlar diyerek kahvaltıma döndüm. Yalnız yaşadığım evde ses olması umuduyla aldığım televizyonu izlemeyeceğimi bile bile açtım. Sabah haberleri zaten bozuk olan moralimi yerle bir etmek için başlamıştı. Yine kaza, cinayet, ölüm haberleri, değişen ekonomi, ikiye bölünmüş halk... İnsanı mutlu edecek, yüzünü güldürecek pozitif bir haber yoktu ama yine de açıp bakıyorduk her gün insanların ne kadar daha zalim olduğunu görebilmek için. Yandaş medya, daima yalan haber yapanlar, halkı galeyana getirenler... Ve hepsi de doğru haberin kaynağı olarak kendilerini gösterirler. Yaptığım işi, boyutlarını çok iyi biliyordum ve ben de onlardan biriydim. Maalesef.

Beklediğim haberi ekranda göremeyince tekrar kapattım televizyonu. Sabah sabah başka moral bozukluklarına gerek yoktu. Çocukken kitap okumayı o kadar çok severdim ki, kitap kahramanlarıyla rengarenk hayallere dalardım. Şimdi hayatın gerçekleri yerine yine hayallere dalmak ve tüm günü kitap okuyarak geçirmek için neler vermezdim...

Aklıma gelen fikirle yerimde doğruldum. Bugünü kendime ayırabilirdim. Eskisi gibi halk kütüphanesine gidebilir, kitapların arasında kaybolabilirdim. Belki aklımdaki düşüncelerden de biraz olsun uzaklaşırdım. Mutlulukla masayı toparlayıp dişlerimi fırçaladım. Saçlarım yine kuş yuvasına dönmüş, içinde yumurta eksikti. Zar zor spreyle yumuşatıp topladım. Üzerime giydiğim bir kazak ve bir kot pantolonla hazırdım. Siyah montumu giyip çıktığımda dışarıda çok güzel bir hava vardı. Bugün yağmur yağmıyor, sonbaharı yaşamamıza izin veriyordu. Yüzüme çarpan soğuk rüzgar içimdeki neşenin balon gibi sönüp gitmesine neden olamayacaktı. Lise günlerine geri dönmüş gibi neşeyle ilerliyordum. Durağa geldiğimde bekletmeden gelen otobüs ve oturmak için bulduğum yer sanki bir işaret gibiydi. Camdan akıp giden şehrin manzarasını izlerken içimde son zamanlarda dalgalanan ruhsal değişimlere anlam veremiyordum. Bir gün coşkulu, neşe içinde adeta kuş gibi şakırken başka bir gün kolumu kaldıracak gücüm olmuyor, hüzün ve anlamsız kalp kırıklıklarıyla boğuşuyordum. Bugün de o neşeli günlerden biriydi sanırım.

Otobüs ineceğim durağa yaklaştığında kalabalığı zar zor yarıp kapıya doğru ilerledim. Otobüste yer bulup otursan inmesi dert, ayakta gitsen tutunacak yer bulması dert... Tıklım tıklım otobüs korna ve ani bir frenle durduğunda kulaklarımın duyduğu küfürlerden yanaklarım kızardı. Düşmemek için elimi uzattığımda yanlışlıkla yaşlı bir amcanın eline dokundum.
"Fesübhanallah! Abdestim bozuldu. Dikkat etse be kızım! Namaza gidecektim."

Sabah sabah Şafii mezhebinden bir amcaya denk gelmiş olmam inanılır gibi değildi. "Aniden durunca elimi tutunmak için direğe uzattım amca. Özür dilerim." Sanki bilerek yapmışım gibi hala hayıflanmıyor mu? Fesübhanallah!

Otobüsün açılan kapılarından kendimi zar zor dışarı attım. Arkamdan homurdana homurdana yürüyen insanları duyabiliyordum. Herkeste bir acele, telaş... Bir yere yetişmek için koştura koştura gidiyorlar sanki. Ama maalesef günlük yaşamın bir parçası olmuş telaş, acelecilik. Etrafımdaki koşuşturmacayı izleyebilmek için biraz daha oyalanmaya karar verdim. Yakındaki bir parka yürüyüp belediyenin dikmiş olduğu çeşit çeşit kaktüslerin arasından ilerlemeye başladım. Minik, ince, kalın, büyük, çiçekli, çiçeksiz ama hepsi dikenli. Kocaman dikenlerini dışarı vermiş kimseyi yanına yaklaştırmıyor. Sevgi istiyor belki ama yalnızlığa olan düşkünlüğü daha ağır basıyor. Belki de kalbi bir kere kırıldı bir daha kırılmamak için zırhını kuşandı. Halbuki özü, susuz kalmış birisine can olabilecek kadar faydalı. Dikenli zırhı aşmayı başarana hayat suyu... Kalplerimiz gibi. Kalbim gibi... Kapalı bir kutuda sakladığım, kırılmasından korktuğum kalbim, yaklaşmasını bilenle hayat bulmaz mı? Kim bilir?

REST +18حيث تعيش القصص. اكتشف الآن