2. İş

7.2K 229 35
                                    

Keyifli okumalar...

Akrebin kıskacının arasındaydı zaman. Yelkovanın atamadığı çığlıklar benim içimde patlarken, geçmeyen vaktin zehri her dakikayı ele geçirmekteydi. Gözlerim sahneye çıkmış elindeki mikrofona konuşan adamdaydı ancak kulaklarım kuzenim Ceylin'in anlattıklarıyla dolmuştu.

"Yeni evli McCartney çifti. İngiltere'den gelmişler, söylediklerine göre dedelerinin amcasının eviymiş burası. Hatırası var diyorlar... Haftanın üç günü burada kalmamı teklif ettiler. Maaşı da iyi, tek yapmam gereken her zamanki işimi bırakıp burada her denileni yapmak... Akşam sekizde işi bırakıp sabah yedide kalkacağım... Fal bak, dedikodu yap nereye kadar böyle devam edecekti değil mi? Biliyor musun sigortası da var."
Tek derdimiz sigortaydı zaten!

"Buraya gelebilmek için bana 'söz veriyorum kimseyle konuşmayacağım, hiç bir şeye karışmayacağım, sessizce yerimde oturacağım' diyip benden çok kişiyle konuşmuş bir de üstüne iş teklifi almışsın, tebrik ederim. Evi satın alacaklarından nasıl bu kadar emin olabiliyorlar? Evi almış gibi bir de kendilerine çalışan seçmeleri sana da saçma gelmedi mi? "

Bana boş boş bakmaya başladığında aslında yanıtı biliyordum.
" Yine eşeğin altında manda arıyorsun Aslı. Bırak biraz mutlu olayım. Yıllarca milletin eline bakıp uydurma tavsiyeler vermekten canım çıktı. Hem belki paraları çok nereden biliyorsun? Gelmişken çalışan bulmak istemeleri normal değil mi?"

Eşeğin altında manda mı?

"Haklısın Ceylin, henüz satın almadıkları eve çalışan bulmaları kadar normal bir durum yok. Sen de haklısın."
Daha fazla laf anlatmamın anlamı yoktu. Bezginlikle gözlerimi devirip önüme döndüm. Fiyatlar verilmeye başlamış, numara yazılı küçük pankartlar yukarı kaldırılıp indirilmeye başlanmıştı. Rekabet artmış, Ceylin'in konuştuğu çiftin gerginliği yüzlerinden okunmaktaydı.

Masadaki su şişesinden bardağıma su doldurup küçük yudumlarla içmeye başladım. Boğazım kurumuş, kalbim hızla çarpmaya başlamıştı. Hızlı hızlı alıp verdiğim soluklarımı düzene sokmak istesem de ister istemez sonucu merak ediyor, heyecanlanıyordum. Fiyat tahmin edilenin çok daha üstüne çıkmış verilen rakamlar ağzımızı açık bırakıyordu.

"Aslı benim duyduğumu sen de duydun mu? Kaç milyon dedi o? Ben onunla ömrüm boyunca yaşarım. Yok, ben onunla torunlarımı bile yaşatırım. Ev alırım. Evler alır kiraya veririm. Araba alırım. Yazlık alırım. Kendime medyum evi açarım. O para ne öyle?"
Zenginin parası züğürdün çenesi...

" Dünya kadar paran olsa hepsini eve yatırıp kiraya vermek mi hayalin? Millet dünyayı gezeceğim, farklı kültürler, tatlar deneyimleyeceğim, eğleneceğim, tatile gideceğim der; bizim hayalimiz iki ev alıp tembellik yapmaktan ileri gidemiyor."
Gerçekten hayallerimiz bu kadar basit hale mi geldi? Geçim sıkıntısı, hayat şartları bizim pembe hayaller kurmamıza engel olmaktaydı. 25 yaşında iki genç kadının kuracağı hayaller böyle olmamalıydı...

" Ne yapalım Aslı? Başımızı sokacak bir evimiz oldu da gezmemiz mi kaldı? Neler yaşadığımızı bilmiyormuş gibi konuşma lütfen. Az mı ağzımızın kokusuyla üç kuruş para için gece gündüz çalıştık? Milletin kahrını çektiğimiz günleri ne çabuk unuttun? Buraya gelirken taksiye verdiğin paradan sonra dönüşte kiminle eve dönsem diye içten içe plan yapmıyor musun? "

Haklıydı. Söyleyecek tek söz bile bulamıyordum. Bizi geçmişten ve kurmayı bile başaramadığımız hayal dünyasından çekip çıkaran alkış sesleri oldu. McCartney çifti evi almıştı. Evin eski sahibiyle el sıkışan çiftin yüzünden okunan mutluluğu net olarak görebiliyordum. Onlar kadar mutlu olan bir diğer kişi de yanımda coşkuyla alkış tutuyordu.

REST +18Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora