10 (Lara)

15.5K 924 178
                                    

Görseldeki Handsome'ın yemek yerkenki hali🤣

Geçmiş..

"Onu ne zaman bırakacaksın?" diye sordum. içimdeki sese. Aynanın karşısına geçmiş, gözlerime bakıyordum. Kehribar rengi olan gözlerim, o, benimle iletişim kurdukça, kırmızının bilmem kaç tonuna dönüyordu. Korkmuyor değildim. Korkuyordum. Bütün bu olanlar çok garipti. Acaba şizofreni falan mıyım, diye düşündüğüm bile oldu. Olur mu, olur.

"Çıkmaz ayın son çarşambası." diye cevap verdi, hırlayarak. Ne? Tamam, bunu beklemiyordum. Bu şey tam bir... Salak. Şurada ciddi bir şey konuşuyoruz, değil mi? Ne bu hareketler? İç sesi(yani Clara'yı) da azarladığıma göre, konuya dönebilirim.

"O kim ve sana ne yaptı? " bu soru Clara'yı (Kendisine böyle hitap etmemi istiyor) sinirlendirmişti. Deli gibi bağımaya başladı. Akıllı olduğundan şüpheliyim. "Kes sesini, soru sormanı istemiyorum..!!" Trip mi attı o? İyi de, ne dedim ki? "Git ve Handsome'a bak. Gitmek isterse, sakın izin verme." Emredersin. Pekiiii şu konaya da değinelim, 'neden salak gibi her dediğini yapıyorum abiii' Kollarıma ip taksında tam olsun bari. Ve... Hangisine bakacaktım Allah aşkına, iki tane zebellah gibi herif vardı oda da.
"Gözlerine dikkat et." dedi. "yeşil gözlü olanı elinden kaçırma." Oldu, görürsem söylerim. Gözlerimi devirdim istemsizce ve merdivenlere doğru yöneldim. Bir, iç sesin kölesi olmadığım kalmıştı, o da oldu. Te Allah'ım ya!

Tam merdivenden çıkacağım sırada, bir bağırtı duydum yukardan. Handsome mıdır, nedir, o adamın kaldığı odadan. Koş komutuyla birlikte odaya doğru koşmaya başladım. Ağzına *ıçtığım Clara'sı bir rahat vermedi.

Kapının kilidini çevirip içeriye daldım. Bakış açıma bir adet Handsome girdi. Ellerini başının arasına almış, yatakta oturuyordu. Bu hangisiydi? Benim geldiğimi hissetmiş gibi kafasını kaldırınca, gözlerine bakma fırsatım olmuştu. Ama bunun gözleri yeşil değildi ki. Nerede benim yeşil gözlüm? Benim mi? Höst ula, höst!

"Neydi o, az önceki sesler?" diye sordum, gözlerimle etrafı tararken. Yoktu. Clara'nın küfürlerini umursamadan devam ettim sözüme. "O nerde?"

"Kim?" diye sordu karşımdaki adam, umursamazca. (Şeytan desem, daha doğru olur.) Clara kudurmuştu. "Kim olacak aptal, tabi ki Handsome denilen adam. Seni buraya boşuna mı diktim?" Galiba, birazcık öyle olmuş.

Clara'nın deyimiyle İkinci Handsome, ayağa kalktı ve duvara monte edilmiş olan boy aynasına doğru ilerledi. Yüzünde, bir gülümseme gördüm. Bu da neydi şimdi? Kafadan terelelli.

Gözlerini aynadan ayırmadan konuştu, "Kaçtı." Ve Clara'nın hiç çekilmeyen o hırlamaları... Tanrımmmm!!! Yine mi?

💥💥💥💥

YAZARIN DİLİNDEN
Bir kaç saat sonra...

"Ey Clara" diye bağırdı Aşil. "Nasıl yaparsın böyle bir şeyi, ne hakla Lara'yı o kapıdan geçirirsin." Clara yutkundu. Aşil kapının arkası, onların deyimiyle 'İkinci Dünya'nın Cumhurbaşkanıydı. (Hahaha:)) Hal böyle olunca, bütün büyülere o hükmediyordu. "Ben çok özür dilerim. Böyle olsun istememiştim. Sadece Lara'yı bu durumdan kurtarmak istemiştim."

"Peki, o şu an nerede?" Diyerek araya girdi Handsome. Aşil Handsome'ın araya girmesine sinirlense de, onun haklı olduğunu biliyordu. Bu yüzden, sesini çıkarmadı.

Lara Handsome için önemliydi. Bunu çok önceden Handsome ölmeden önce fark etmişti. Hayata gözlerini kapatmadan önce söylediği son isimdi, "Lara." Bir zaman sonra öğrenmişti Handsome'ın, Lara'yla geçmişini, ama bunu kurcalamak istememişti. Handsome da bu konuda çok hassastı zaten, tek söz ettirmiyordu. Ve Aşil, onu üzmek istemezdi. Lara'nın hiçbir şeyi hatırlamaması, Handsome'ın işine geliyordu, işini kolaylaştırıyordu.

"Merak etme Handsome, Lara'yı kurtaracağız." dedi Aşil ve, ekledi. "Yardım etmeniz gerek." Gözlerini Clara ve İkinci Handsome dikti. 2 Handsome'ın bakışları yerdeydi, kabul etmezse başına geleceklerini biliyordu. "Emredersiniz." dedi mahçup bir sesle. O sadece Clara'ya inanmış ve kötü olmak istemişti, başına geleceklerden hiç haberi yoktu. Nasıl hem iyi, hem kötü olabilirdi ki? O da bir tercih yapmıştı, sadece kötü olmak için.

Aşil'in bakışları Clara'ya döndü. Clara'nın başı dik ve gözleri soğuk bakıyordu. Yaptıklarından zerre pişman değilmişçesine... "Ben yardım falan etmiyorum." dedi Clara ve, ayağı kalkıp çıkışa doğru yürümeye başladı. "Sanırım bu konuda da yalnızsınız."

"Üç gün!" Clara yürümeyi bıraktı. Ve yüzünü Aşil'e doğru döndü. Ne demeye çalışıyordu bu adam, ne üç gününden bahsediyordu. "Sana üç gün mühlet, ya Lara'yı bulup herşeyi düzeltirsin, ya da buradaki hayatına "elveda" deme zamanın gelmiş demektir." Diye devam etti sözüne Aşil, elveda kısmını tırnak içinde belirtirken. Handsome mutlulukla gülerken, Clara'nın gözleri korkuyla büyümüştü.

LARA
Bir kaç saat önce...

Açlıktan ölmek üzereydim. Mutfak dolabını açıp içinde ne var, ne yoksa masaya çıkardım. Oturup yemeye başladım. Bu nasıl bir açlıktı bendeki? Daha önce hiç bu kadar acıktığımı hatırlamıyordum. Daha doğrusu hiçbir şey hatırlamıyordum. Neyse.

"Sakin ol istersen." Kafamı kapıdaki sese çevirdim. Çevirmez olaydım. Tövbe! Oğlum git, lens falan tak lan. O ne?

Second Handsome güldü. "Bana da var mı?" Gel buyur der gibi masayı gösterdim. Benim komutumu bekliyormuş gibi geldi ve masaya oturdu. Yavaşşş! Sanırım aç kalacaktım.

"Allah doyursun." Bunu söyleyen Clara'ydı. "Şu an tek derdimiz yemekti, değil mi?" Suratım asıldı. Sen nereden çıktın ya?! "Senin olmayabilir ama, benim karnım aç. Sonuçta sen bir sessin." Bak ondan şüpheliyim, bu nasıl bir iç ses hala aklım almıyor.

Ben Clara'yla konuşurken red eyed handsome, yemeklerin yarısından fazlasını yemişti bile. Sinir şey! Hızına yetişemiyorum mübarek!. Mide değil teneke sanki. Sonunda konuşabildi. "Rahat bırak kızı." Ağzı dolu olduğundan tükürükleri yüzüme sıçramıştı. Iğğkkk! İğrenç!

"Sana ne oluyor be!" Clara sinirle bağırınca, çiğnediğim lokma boğazıma takılmıştı. Ben öksürük krizi geçirirken Handsome telaşla yerinden kalkıp, bana su yetiştirmeye çalışıyordu. Sanırım ölüyorumdum. Öhhö öhhö!

Clara'nın "Lara kendine gel!" Dediğini duyuyordum ama cevap veremiyordum. Nefes alışlarım acı vermeye başlamıştı. Odama gitmek için yerimden kalkınca, başım dönmüş ve yere düşmüştüm. Bay kırmızı göz yanıma koşmuş suyu bana içirmeye çalışıyordu. Hayır, olmuyordu, yutamıyordum.

Nefes alışlarım yavaşlamış, gözlerim kapanmaya başlamıştı. Kaderde, boğazına yemek takılarak ölmek de varmış. Ben böyle kaderin... Taaaa..... Fuck to adalet yani. İki lokma bir şey zıkkımlanak dedik, olana bak hele. Lonet olsun içimdeki yemek sevgisine. Lonet olsun içimdeki Hands- kes lan ne alaka?

Gözlerim kapanmadan gördüğüm şey beni şok etmişti. Bu bendim. Karşımda durmuş kırmızı gözlerini bana dikmişti. Sonra Handsome'ın sesini duydum.

"Burada, bu kadar kalması bile mucizeydi Clara. Sonuçta o bir, yarı ölü."

Bir dakika, bir dakika... Bu meteor kadın Clara mıydı? Allah vergisi, Maşallah! Neyse. Asıl konuya dönmeliyim. Ne? Yarı ölü mü? Daha yeni dank etti. Kaç köşeli acaba?

ANAHTAR "Handsome" Where stories live. Discover now