2 (O Kız)

15.7K 1K 197
                                    

On sekiz, on dokuz yaş arası bir grup genç, yolda yürürken yolun ortasında duran, tekerlekli sandalyede, bir kız gördüler. Saçları saman sarısı, bakışları donuk olan bu kız onları ürkütmüştü. Kıza hızla yaklaşan arabayı görünce, ona doğru koşmaya başladılar. Yanına varınca elleriyle arabaya 'DUR' işareti yaptılar. İçlerinden esmer bir oğlan, sandalyeyi, yolun karşısına doğru sürüklemeye başladı. Kaldırıma çıktıklarında, sandalye taşa takılıp devrilmiş, kız yere kapaklanmıştı. Ağız üstü. Hay aksi!

Çocuklar kızı yerden kaldırmak istemiş, kız buna izin vermemişti. Patlamış dudaklarını umursamadan dizlerinin üzerinde oturdu ve korkuyla karşısındaki sandalyeye baktı. "Se-sen iyi misin?!" dedi. Sesi kesik kesik çıkmıştı. Bu sorunun ona sorulması gerekiyordu. Onu sürükleyen esmer oğlan kendisine söylediğini sanıp, pişmanlıkla konuştu. "Özür dilerim, yanlışlıkla oldu. Sen de yolun ortasında durmasaydın." Sonradan farketti ne kadar saçma bir cümle kurduğunu. 'Sende yolun ortasında durmasaydın.' O da ne demekti? Görmüyor muydu kızın, tekerlekli sandalyeye hapsolduğunu?

Kız tekrardan "sen iyi misin?" deyince kendisiyle konuşmadığını anladı. İyi de kiminle konuşuyordu? Karşısında kimse yoktu ki. Kız bu sefer bağırarak "Hey, sana diyorum," dedi ve sanki karşısında biri varmış gibi sandalyeyi deli gibi sallamaya başladı. "Kendine gel, kendine gel diyorum sana!" Hareketleri, akıllı bir insanın yapacağı hareketler değildi zaten. Bir kaç kişi kendini tutamamış, gülmüştü.

İçlerinden kızıl saçlı, mavi gözlü bir kız vardı. Kendini on yaş büyük gösteren makyajı ve üzerine geçirdiği elbise demeye bin şahit isteyen şeyle, erkeklerin ilgisini çekmeye gelmişti belli ki. Kız konuştu. "Deli sanırım. Tatlım evin nerde, bırakabiliriz istersen." "Bade sus!" diye uyarıda bulundu, yeşil gözlü yakışıklı bir oğlan. Bade gözlerini devirdi. Yeşil gözlü meteor şu sakat kız için, kendisine bağırmıştı. Bade kendini bir yerlerden falan atmalıydı. İnsanlık adına böylesi daha iyi olurdu.

Kız sinirle Bade'ye doğru döndü. "Ne diyorsun sen ya? " sonra diğerlerine baktı, "siz de ne gülüyorsunuz?" Gözleri kısa bir an yeşil gözlü oğlana takıldı. O gülmüyordu. Kız sorgulamadı. "Benim değil onun yardıma ihtiyacı var." dedi boş sandalyeyi göstererek. Çocukların rengi atmıştı. "Kimin?" diye sordu esmer oğlan, kız anormal bir şey söylerse kaçıp gidecek gibi bakıyordu.

Tuhaf tuhaf bakma sırası kızdaydı. "Onun."dedi, boş tekerlekli sandalyeyi, tekrar gösterdi. Ama nasıl olurdu? Kız falan yoktu. "O buradaydı..." sesi şaşkın çıkıyordu. "Tekerlekli sandalyede bir kız vardı. Sarışındı." Kız, kendi akli dengesinden, şüphe etmeye başlamıştı.

"Kendisinden bahsediyor sanırım." dedi adı Emir olan, kumral saçlı bir oğlan. Kız Emir'e ters ters baktı. Ne kendisinden bahsetmesi? Bunlar lafı başka taraflarından mı anlıyorlardı? Yerinden kalkabilse Emir'i, döndüre döndüre döverdi. Birde utanmadan kendisiyle dalga geçiyordu.

Yeşil gözlü yakışıklı "yaklaşma kanka, ısırır." diyen arkadaşını umursamadan dizlerinin üzerine çöktü. Kızın gözlerine bakabilmek için. Arkadaşları ne kadar acımasızdı öyle. Bir insana bu şekilde davranılır mıydı hiç? Hele ki bu bir kadınsa... Kızın gözleri kehribar rengiydi ve oğlan adeta büyülenmiş bir şekilde konuştu. "Evin nerede?" 'Bu gözler...' diye geçirdi kız içinden. Ve bir şarkı mırıldandı sessizce.

*Bakarım bazen etrafıma,
Yaşadıkları aslında bir hatıra (Son Feci Bisiklet-Elektrot)

ANAHTAR "Handsome" Where stories live. Discover now