25.Bölüm "Final"

193 22 12
                                    

Kayra ile karşı karşıya oturmuş birbirimize bakıyorduk. İkimizde konuşmuyorduk. Ben onun konuşmasını bekliyordum, o konuşacak cesareti bulamıyordu. En sonunda derin bir nefes aldı ve içinde resimler olduğunu düşündüğüm küçük tahta kutuyu açtı.
"Beni hiç bölmeden dinlemeni istiyorum." dedi gözlerime bakarken. 
Başımla onayladım.
"Beni bu adam büyüttü." dedi elindeki resmi bana gösterirken.
"Ailemin geçmişi karaymış ve bir grup adam onları öldürmüş. Nasıl olmuşsa ben o olaydan kurtulmuşum. Resimde gördüğün adamın çocuğu olmuyormuş bu yüzden beni evlatlık edinmiş. İki sene öncesine kadar her şey güzeldi. Ta ki o adamlar tekrar ortaya çıkana kadar. Onları öldürmek için plan yapıyorduk ama bu planı uygulayamadık. Sizinle takıldığım bir gün adamlar evi basmış. O zaman kaybettim zaten benim ailem olan kişiyi. Seni bırakıp gitmemin nedenine gelirsek. O olaydan sonra adamlar peşime takıldı ama ben her seferinde atlatmayı başarıyordum. Ama o gün yapamadım işte. Sizi öğrenmişler. Tehlikedeydin ve ben seni kaybetmeyi göze alamazdım. Bu yüzden gittim. Tao'yu arayıp sürekli iyi olup olmadığınızı sordum. Sen burada acı çekerken ben orada daha fazla acı çektim. Seni seviyorum Mina gerçekten. Lütfen beni affet. "

Yutkundum. Böyle bir neden beklemiyordum.
" O adamlara noldu peki? "
"Öldüler."  dedi düz bir sesle.
"Sen mi öldürdün? "
"Hayır."
Bir süre yüzüme bakıp acıyla gülümsedi.
"Bana güvenmiyorsun değil mi?"

Bu soruyu soracak belki de en son kişiydi Kayra. Ben ona o kadar çok güvenmiştim ki. Dediklerine inanıyordum. O bir adamı öldürecek biri değildi.
"Dediklerine inanıyorum."
"Peki bana güveniyor musun?" dedi umutla parlayan gözleriyle.
"Neden sana güveneyim? Tekrar beni bırakıp gidesin diye mi?"
"Tehlikedeydin!" diye bağırdı. Sonra ise daha sakin bir ses tonuyla devam etti.
"Benim yüzümden başına bir şey gelmesine izin veremezdim. Eğer gitmeseydin sadece sen değil çevremde olan herkes ölecekti. Kaan'ın ve Duygu'nun ölmesini ister miydin?"
Onların ölmesini düşünmek bile kalbime bıçak saplıyordu. Zor zamanlarımda, iyi zamanlarımda her zaman yanımdalardı. Duygu'yu kıskandığım zamanlar Kaan bana güzel bir dille Duygu'yu kıskanmamam gerektiğini anlatmıştı. Kayra gittiğinde de çok destek olmuşlardı. Sadece onlar değil çocuklar da yanımda olmuştu zor zamanlarda.

"Özür dilerim. Ama bana kalırsa beni affetmelisin çünkü sizin güvenliğiniz için buradan gittim."
Bu durumda bile kaybetmediği ukalalığına gülmek istedim ama gülmedim.
"En azından not bırakabilirdin. İkizimin düğünü senin yüzünden mahvoldu! Ne hale düştüm haberin var mı? Düğünün başlamasına az bir süre kala seni aramaya çıktım. Olabileceğini düşündüğüm her yere gittim. Ama ne seni ne de sana ait bir şey buldum. Duygu'nun düğününü kaçırdım. Geri döndüğümde içim çıkana kadar ağladım. Yanımda kim vardı biliyor musun? Her zaman yanımda olan Duygu ve Kaan. İkizimin düğünü devam ederken Kaan beni oradan çıkardı ve ben kendimi iyi hissedene kadar benimle ilgilendi. O neden gitmiyor Kayra? O her zaman yanımda. Senin bu yaptığını korkaklar yapar."

Sessiz kaldı. Yaptığı şeyin farkındaydı. Onu hemen affetmemi mi bekliyordu?

"Seni elbet affedeceğim Kayra ama bu hemen olmayacak. Şimdi git buradan."
Yüzüme baktı yine. Sonra ise evden çıktı.
****
Kafede çocuklarla toplanmış Kayra'yı affedip affetmeyeceğimi tartışıyorduk. Olayları anlattığımda Tao'ya tavır almıştık ama hemen affetmiştik onu.
"Affet bence."
"Bence de ama hemen affetme sürünsün biraz." dedi Kaan. Böyle demesi gayet normaldi o zamanki halimi en iyi o görmüştü. Başımı salladım. Kayra'yı elbet affedecektim zaten sonuçta bizi korumak için gitmişti. Bunca zaman ona olan sevgimin azaldığını düşünmüştüm ama onu gördüğümde anladım ki ona olan sevgim bir gram bile azalmamış.

1 sene sonra~
"Heyecanlı mısın?" dedi Duygu bana gülümseyerek.
"Dalga mı geçiyorsun? O kadar heyecanlıyım ki düşüp bayılacağım şimdi."
Kocaman gülümsedi.
"Ben gidiyorum."
"Nereye?"
Gözlerini devirdi.
"Düğün başlayacak değil mi Mina? Kayra birazdan kapıda olur. Ben diğerlerinin yanındayım."
Duygu çıktığı gibi Kaan girdi odaya.
"Küçük kardeşim evleniyor." diyip sarıldı bana. Benden ayrıldığında yavaşça saçımı çekti.
"Çok güzel olmuşsun."
Kocaman gülümsedim.
"Teşekkür ederim."
Kapı açıldı ve içeri Kayra girdi. Siyah takım elbisesiyle o kadar yakışıklı olmuştu ki.
"Ben sizi yalnız bırakayım."
Kaan odadan çıktığında hala birbirimize bakıyorduk. Yanıma gelirken gözlerinin dolduğunu fark ettim. Ellerimi tuttu.
"Çok güzel olmuşsun" dedi hafifçe gülümseyerek.
"Bütün erkeklerin gözünü kapatmak zorunda kalacağım."
Kahkaha attım.
"Abartma."
"Sence abartıyor muyum?" dedi şaşırarak.
"Eminim ki uzaylılar bile bu güzelliği görmek için düğünümüze gelecek."
Bir süre gülümseyerek birbirimize baktık. Alnımdan öptü.
"Hadi gidelim."

4 sene sonra ~
"Dikkat edin!" diye seslendim ortalıkta koşturan çocuklara.

Bu dört sene içinde çok şey değişmişti. Neredeyse hepimiz evlenmiş ve çocuk sahibi olmuştuk. Duygu ile Semih'in bir oğlu, benim ve Kayra'nın da bir kızı olmuştu. Değişmeyen tek şey ise arkadaşlığımızdı. Mutlaka haftada bir kere birbirimizi görmemiz gerekiyordu. Hepsi çok iyi kadınlarla evlenmişti ama Duygu'yla aramıza almıyorduk onları. Yani elbette iyi davranıyorduk ama buluşmalara onların gelmesini istemiyorduk.
"Fotoğraf çekilelim." dedi Çağrı.
Kamerayı ayarlayıp koşturarak yanımıza geldi. Hepimiz gülümsedikten sonra flaş yüzümüzde patladı. Bu güzel bir anıydı.

Black PearlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin